Erwin Rommel

Erwin Rommel

15 Kasım 1891 tarihinde Almanya İmparatorluğu’nun bir parçası olan Württemberg Krallığı’nda doğdu. Tam adı Johannes Erwin Eugen Rommel’dir.

Henüz on dört yaşındayken bir arkadaşıyla beraber tam ölçekte bir planör yaptı. Genç Erwin’in o dönem mühendis olma düşüncesi vardı ancak 1910’da babasının ısrarı üzerine 124. Württemberg Piyade Alayına subay adayı rütbesiyle katıldı ve sonra Danzig’deki Subay Hazırlama Okuluna gönderildi.

1911’in Kasım ayında okuldan mezun oldu. Ocak 1912’de ise teğmen rütbesini elde etti. Harpten önce tabur komutanlıklarında bulunan Rommel, 1929 ila 1933 yıllarında Dresden Piyade Okulunda ve 1935’ten 1939’a kadar Potsdam Savaş Akademisinde öğreticilik yaptı.

Savaş zamanındaki deneyim ve analizlerini kaleme aldığı Infanterie greift an (Piyade Hücumu) adlı kitabını 1937’de yayımladı. Çalışmasıyla Adolf Hitler’in de dikkatini çekti ve “Hitler Gençliği”nin eğitiminden sorumlu komutan olarak vazifelendirildi. 

1938 yılına gelindiğinde albay rütbesini haiz Rommel, Wiener Neustadt’daki Savaş Akademisi komutanlığına tayin oldu. Buradayken önceki kitabının devamı niteliğinde olan Panzer greift an (Tank Hücumu) adlı kitabını yazdı. Bir müddet sonra görevinden alınarak Hitler’in özel koruma taburunun komutanlığına getirildi. 

1940 yılında Fransa işgalinin başlamasından evvel 7. Panzer Tümeni Komutanlığına atandı. Söz konusu tümen daha sonra “Hayalet Tümen” olarak nam saldı. Çünkü çok çevik ve hızlı hareket eden tümenin haritalar üzerindeki konumunun tespit edilmesi zor oluyordu. Rommel bu görevinde ne kadar başarılı olduğunu ispat etti. Ayrıca İngiliz Yurt Dışı Sefer Kuvveti’nin karşı taarruzunu başarılı bir şekilde püskürttü. Meuse Nehri’ni geçen ilk birlik, Rommel’in birliği oldu.

Manş Denizi’ne ilk ulaşan Alman birliklerden biri 7. Panzer Tümeniydi. Burada hayati bir önem taşıyan Cherbourg Limanı’nı ele geçirdi. Ödül olarak Rommel terfi aldı ve 5. Hafif Tümen (akabinde 21. Panzer Tümenine dönüştürüldü) ile 15. Panzer Tümeni Komutanlığına atandı ki bu tümen 1941 yılının başlarında yenik ve demoralize olmuş İtalyanlara yardım etmek için Libya’ya konuşlandırıldı. Alman Afrika Kolordusu (Deutsches Afrika Korps) teşkil edildi. Afrika, Rommel’in komutan olarak nam saldığı yer oldu. Rommel, 1941 yılının çoğunu kendi organizasyonunu teşkil etmek ve Tuğgeneral Richard O’Connor komutasındaki İngiliz kuvvetlerine karşı seri yenilgiler alarak dağılmış olan İtalyan birliklerini toparlamakla geçirdi.

Asıl olarak buradaki savunmaya yardım etme amacıyla gönderilen Rommel, kendinden kat kat üstün olan İngiliz kuvvetlerini önüne kattı ve El Alamein’e kadar takip etti. Bu yaptıklarından sonra kendisine meşhur “Çöl Tilkisi” (Desert Fox) lakabı takıldı. Rommel, çok sayıda şaşırtmaca kullandı. Bunlardan bazıları; tankların ve araçların arkasına çalı çırpı bağlatıp tozu dumana katmasıdır ki bunu gören İngilizler çok büyük bir gücün kendilerine taarruzda bulunduğunu zannederek geri çekildi. 88’lik topların yarısını toprağa gömdürdü ve yaklaşmakta olan İngilizlere kötü bir sürpriz yaşattı. Mayın dedektörlerini yanıltmak maksadıyla her mayının yanına konserve kutuları gömdürdü. Bazen de araçları tahtadan tank hâline getirdi. Başarılı bir taarruzla İngiliz birlikleri Libya’nın dışına çıkarıldı fakat Mısır’a az bir mesafe kala saldırı tükendi ve Tobruk Limanı muhasara edildiği hâlde Avustralyalı General Leslie Morshead komutasındaki müttefik kuvvetlerinin elinde kaldı.

Müttefik Kuvvetler Komutanı olan General Archibald Wavell, muhasarayı kırmak için iki saldırı (Brevity Harekâtı ve Savaş Baltası Harekâtı) yaptı ancak bunlar başarısızlıkla sonuçlandı. Pahalıya patlayan Savaş Baltası Harekâtı’nın başarısızlığından sonra Wavell’ın yerine Hindistan İngiliz Birlikleri Komutanı General Claude Auchinleck tayin edildi. Auchinleck, Tobruk’u kurtarmak adına 18 Kasım 1941 tarihinde Haçlı Harekâtı’nı başlatarak başarılı oldu. Crusader, Rommel için bir bozgun oldu, 7 Aralık 1941 tarihinde tüm birliklerine geri çekilme emri verdi. İtalyan ve Alman birliklerinin Tobruk civarından çekilmekte olduklarını gören Auchinleck, başarıyı genişletmek adına bu birlikleri izlemeye karar verdi. Birlikleri düzenli bir biçimde çekilen Rommel, 20 Ocak 1942 tarihinde birliklerini geri çevirdi ve kendilerini izleyen müttefik kuvvetlere karşı saldırı düzenledi. İngiliz kuvvetleri, bu beklenmedik taarruz karşısında Tobruk’ta savunma pozisyonu almak zorunda kaldı.

Rommel, klasik yıldırım savaşı taktiğini kullandı ve 24 Mayıs 1942 tarihinde saldırıya geçti. Gazzala’da İngiliz kuvvetlerini kanadının dışından dolanan bir çevirme harekâtına girişti. Bu çevirme harekâtı, Bir-Hakeim’deki güçlü birliklerini, pozisyonlarını savunamayacak duruma düşürdü. Böylece İngiliz birlikleri, kaçınılmaz gibi görünen muhasaradan kurtulabilmek için hızla geri çekildi. Rommel’in bu taarruzu sonucunda Tobruk, muhasara edilmiş bir hâlde Afrika Kuvvetleriyle Mısır arasındaki tek engel olarak kaldı. Ocak 1942’de Rommel’in talimatıyla bir haber (Rommel çekilmeye hazırlanıyor.) gizlice, Rommel’in karargâhından İtalyan Kuzey Afrika Başkomutanlığına doğru yayıldı. İtalyalı komutanlar ve kurmay subaylar buna çok şaşırdı. 18 Ocak’ta Kahire’de duyulan bu haber şaşırtmakla birlikte İngiliz Başkomutanı Auchinleck’i pek inandıramadı.

21 Ocak günü Rommel emrini orduya dağıttı ve düşmanı imha etmek amacıyla saldırıya geçti. Merselbrega’daki İngiliz İleri Karakolları Alman tanklarının hızla kendilerine doğru geldiğini görünce çok şaşırdılar. 21 Haziran 1942’de Tobruk, 33 bin askerle beraber teslim oldu. Müttefikler Mısır’a kadar çekilmek zorunda kaldı.

Rommel’in olağanüstü askerî başarısı onu yaşarken bir efsane hâline getirdi. Rommel’in taarruzu, Kahire’ye 90 km mesafedeki El-Alameyn’de durdu. I. El-Alemeyn Savaşı, bazı ikmal sorunları ve müttefiklerin yaptığı mevziler sebebiyle Rommel’in aleyhine sonuçlandı. Auchinleck’in zayıf İtalyan birliklerine sürekli ve tekrarlayan taarruzları Rommel’i Alman Afrika Birliklerini bir tür ilk yardım ekibi gibi kullanmak durumuna getirdi. Bu da müttefiklere inisiyatif tanıdı. Rommel’in Alam Halfa Muharebesi’nde müttefik hatlarını kırma teşebbüsü, Afrika’ya yeni gönderilen Tümgeneral Bernard Montgomery tarafından istikrarlı olarak püskürtüldü. Bunun sebebi, bölgenin haritasını çıkarmaya uğraşan Alman keşif kollarının çölde aslen İngilizler tarafından patlatılmış bir keşif aracının içinde buldukları ve gerçek haritaların basıldığı İngiltere’de bir karargâhta basılan haritaydı. Üzerinde seri numarası bile bulunan harita çok gerçekçiydi. Fakat Rommel, kurmaylarının ısrarı üzerine bu aldatmacaya kandı ve tüm savaş boyunca en büyük hatasını yaptı. Harita, bütün yollar Almanları İngilizlerin olduğu tarafa doğru sevk ediyordu. 

Yolların yerinde kum tepeleri, düzlüklerin yerinde ise yükseltiler vardı. Haritaya göre geçilmesi olanaksız yerlerde düzgün yollar ve patikalar mevcuttu. Almanlar bunu ancak taarruza başladıkları 30 Ağustos tarihinde fark edebildi. Bunun sonucunda kendilerini tanksavar tümenlerinin ve İngiliz tanklarının karşısında bulan Alman panzerleri hedeflerine ulaşamadı. Tanklar çok yavaş ilerliyor ve yoğun düşman ateşi altında kalıyordu. Rommel nihayet 1 Eylül’de yenilgiyi kabul ederek ilk başlangıç noktasına çekildi.

İkmal hatlarının Malta üzerinden sürekli baltalanması ve çölde geçmek zorunda kaldıkları uzun mesafeler dolayısıyla Rommel’in El-Alameyn’i uzun süre elinde tutması olanaksızdı. Yine de Rommel’in kuvvetlerini geri çekilmeye zorlamak için II. El-Alameyn Muharebesi gibi geniş çaplı bir operasyon gerekti. Hitler ve Mussolini’nin baskılarına rağmen Rommel’in kuvvetleri Tunus’a girene kadar bir daha durup savaşmadı. Rommel, Kasserine Geçidi Muharebesi’nde Amerikan birliklerine ağır bir darbe indirdi. Kendisi 1.000 asker ve 20 tank kaybetti; Amerikalılara 6.000 asker, 183 tank ve 200 top gibi çok ağır bir kayıp verdirdi. Rommel birliklerini Tunus’a kadar geri çekerek Hitler’in Tobruk zaferinden daha büyük zaferler elde etme hayaline ket vurmuş olsa da Stalingrad’da Hitler’in direktiflerine uyup ordusunun yok olmasına sebep olan Friedrich Paulus’un tersine o, birliklerini kurtarmış oldu.

Almanya’ya döndüğünde bir süreliğine işsiz kaldı. Fakat savaşın gidişatı Almanya’nın aleyhine dönmeye başladığı anda Hitler onu muhtemel bir müttefik işgaline karşı Fransa kıyılarını korumak üzere Ordu Grubu B’nin başına getirdi. Rommel kontrolü ele aldı ve onun talimatlarıyla kısa sürede milyonlarca mayın ve binlerce tank tuzağı ve engeli kıyı boyunca döşendi. Afrika’daki muharebelerden sonra Rommel, ezici müttefik hava üstünlüğü sebebiyle herhangi bir saldırı planının işe yaramayacağı sonucuna vardı. Tank birliklerini küçük gruplar şeklinde kıyıya yakın iyi korunaklı yerlerde mevzilendirerek çıkartma anında süratle çatışma bölgesine gelmeleri gerektiğini öne sürdü. İşgalin henüz kıyıdayken durdurulması gerektiğini savundu. Fakat komutanı olan Gerd von Rundstedt hava kuvvetleri kadar üstün ateş gücüne sahip Kraliyet Donanması sebebiyle işgalin kıyıda durdurulmasının mümkün olmayacağını düşünüyordu. Ona göre tank birlikleri büyük gruplar şeklinde oldukça içeride, Paris civarında mevzilendirilerek müttefiklerin içlere doğru yayılmasına müsaade edip arkaları sarılarak ikmal yolları kesilmeliydi. İki plan da Hitler’e sunulduğunda Hitler, tankları ortada bir yere yerleştirerek hem Rommel’in hem de von Rundstedt’in planlarını işe yaramaz hâle getirdi. Çıkartma günü bazı tank birlikleri, özellikle 12. SS Panzer Tümeni “Hitlerjugend” kıyıya yeterince yakındılar ve büyük güçlük çıkardılar. Fakat müttefiklerin kahir ekseriyeti ve Hitler’in yedek birlikleri zamanında serbest bırakmaması sonucu köprübaşı elde edildi.

17 Haziran 1944 tarihinde Rommel’in makam aracı Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait bir Spitfire tarafından taarruz edildi. Rommel başından önemli yaralar aldı. Bu meyanda 20 Haziran’daki başarısız Hitler suikastını müteakip Wehrmacht (Alman Ordusu) içinde sıkı bir soruşturma başlatıldı. Bu soruşturmalar, Rommel’in en yakın yardımcılarının komployla direkt bağlantısı olduğu yolunda sonuçlar gösteriyordu. Aynı anda yerel Nazi görevlileri de Rommel’in hastanedeyken Nazi liderliğini çok eleştirdiğini rapor ediyordu. Rommel’in hakikatte suikast teşebbüsüyle ne kadar ilintili veya ne kadar bilgi sahibi olduğu belirsizdir. Savaşın ardından eşinin ifadelerine göre Rommel, gelecek nesil Almanlara savaşın bir arkadan bıçaklama yüzünden kaybedildiği fikrinin hâkim olmaması için suikasta karşıydı. Rommel’e göre bir darbeyle Hitler yakalanmalı ve hesap vermek için halkın karşısına çıkarılmalıydı. Halk arasındaki saygınlığını hesaba katarak Hitler, Rommel’e, siyanür içerek intihar etmek veya Roland Freisler’in ünlü Halk Mahkemesi önünde yargılanmak arasında seçim yapmasını bildirdi.

14 Ekim 1944 tarihinde Rommel, kendi hayatına son verdi ve onurlu bir şekilde askerî törenle gömülmesine izin verildi. Savaşın ardından Rommel’in anıları Rommel Belgeleri ismiyle yayımlandı. 1960 yılında bir Alman savaş gemisine onun adı verildi.