Seyyid Lokman
Künyesi, Seyyid Lokman b. Seyyid Hüseyin el-Âşûrî el-Hüseynî el-Urmevî’dir. Tarihî kaynaklara doğum tarihiyle ilgili bir bilgi yoktur. Azerbaycan’ın Urumi/Urmiye kasabasında doğdu. Musul’a bağlı Harir kazasında kadılık yaptı, daha sonra İstanbul’a gelerek nişancı Feridun Ahmed Bey’e ve Sokullu Mehmed Paşa’ya intisap etti. Feridun Bey’in Zigetvar Seferine çıkmasıyla Seyyid Lokman tarafından yazılan eserin müsveddeleri Ebüssuud Efendi, İdrîs-i Bitlisî’nin oğlu Ebülfazl Mehmed Efendi gibi devrin önde gelen uleması tarafından beğenildi ve eserin temize çekilip padişaha gönderilmesi istendi. Böylece Zigetvar seferi ve sonrasını nazma çekmek üzere şehnameci tayin edildi. Şehnâmelerini Farsça kaleme aldı. Bursalı Mehmed Tahir, Seyyid Lokman’ın bu eserleri dışında pek çok şiiri olduğunu kaydetmektedir.
Tarihçi ve şair olarak Hoca Sadeddin ve diğer âlimlerin beğenisini kazandı. Çağdaşı olan Gelibolulu Ali ise onun şehnâmecilik gibi bir görevi yapabilecek seviyede olmadığını, şiir yönünün çok zayıf olduğunu, pek çok beyit yazmasına rağmen bunların düzensiz olduğunu, nesir olarak yazdığı eserlerdeki ifadelerin “lisân-ı ham” ile dolu bulunduğunu; Hoca Sadeddin’in, Seyyid Lokman’ı takdir etmesine bir anlam veremediğini söyledi.
Farsça ve Türkçe manzum ve mensur eserler kaleme aldı. Eserlerinin birçoğunda çok kıymetli minyatürler bulunmaktadır. Yirmi beş yılı aşan şehnâmeciliği sırasında, minyatür ve süsleme sanatçıları ve hattatlardan oluşan bir ekip kurdu.
II. Selim’in maiyetinde de görevlendirildi. III. Mehmed’in tahta geçmesinden sonra şehnâmecilik görevine Tâlîkî-zâde getirildiği için, 15 Muharrem 1004/20 Eylül 1595 tarihinde bu görevden alındı. Selânikî Mustafa Efendi; görevden alınmasını, III. Mehmed’in tahta geçmesinden itibaren Seyyid Lokman’ın nazım ve nesirde ihmali olmasına bağlamaktadır. Padişah, bu duruma rağmen Seyyid Lokman’dan daha önce başladığı eserini tamamlamasını istedi. Eğri Seferi için orduya katıldı, eserini tamamlamak için İstanbul’a döndü. Yaptığı çalışma padişah tarafından beğenilmedi, kenar defterdarlığı verilerek İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Bu olaydan sonra Mısır’a gitti. Tarihî kaynaklara göre 1601 tarihinden sonra vefat ettiği düşünülmektedir.
Eserleri şunlardır:
1) Zafer-nâme.
2) Selim Han-nâme
3) Şehinşâh-nâme
4) Hüner-nâme
5) Zübdetü’t-Tevârih
6) Kıyâfetü’l-insâniyye fî şemâili’l-Osmâniyye
7) Oğuz-nâme
8) Neseb-nâme-i Hümâyun,
9) Tercüme-i Mihr ü Müşteri,
10) Tercüme-i Lem’atü’l-Envâr,
11) Selef-nâme,
12) Halef-nâme,
13) Mu’âsır-nâme,
14) Moğul-nâme.
Kaynak: Ahmed Refik, Âlimler ve Sanatkârlar, Ankara: 1980, Kültür Bakanlığı Yayınları.