Ertuğrul Gazi

Ertuğrul Gazi

Kimliği ve hayatı hakkındaki bilinenler kısıtlıdır. Ertuğrul Gazi’ye ilişkin ilk bilgiler, 15. yüzyıl başında yazılmaya başlanan ilk Osmanlı kroniklerinde yer alır. Bu kaynakların birçoğunda Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in babasının adının Ertuğrul olduğu ve Oğuzlar’ın Kayı Boyu’na mensup bulunduğu belirtilmiştir. Ertuğrul Gazi’nin soyu Oğuz Han’a ve hatta oradan Nuh Peygamber’e kadar götürülür. Osmanlı Devleti’nin ilk yılları hakkındaki bilgilerin pek çoğu menkıbe niteliğindedir. İlk Osmanlı tarihçilerinden Ahmetî, Enverî ve Karamani Mehmet Paşa, Ertuğrul Gazi’nin babasının adının Gündüz Alp olduğunu yazmışlardır. Nitekim kazılarda ortaya çıkartılan, Osman Bey’e ait bir sikkede “Osman b. Ertuğrul b. Gündüz Alp” ibaresinin bulunması bu tarihçileri doğrulamıştır. Türk tarihinde hükümdar çıkartan Oğuz boylarından biri de Kayı Boyu’dur. Ertuğrul Gazi’nin dedeleri, Anadolu’nun fethi sırasında Sultan Tuğrul Bey ve Alparslan’ın emirlerinin maiyetinde olarak önce Ahlat bölgesine gelmişler ve buradan Anadolu’ya yapılan gaza ve fütuhat hareketlerine katılmışlar, daha sonra Ahlat emirlerine bağlanıp onların maiyetinde Gürcülere ve Trabzon Rum İmparatorluğu’na karşı savaşmışlardı. 13. yüzyıl başlarında Ahlat’ın Eyyûbîler’in eline geçmesi ve ardından Moğolların Ahlat bölgesini istila etmeleri üzerine Ertuğrul Gazi’nin dedeleri, Mardin’e gelerek kendileri gibi Kayı Boyu’na mensup bulunan Artukoğulları’na bağlandılar. Gündüz Alp ve beraberindeki Türkmenleri, Anadolu’nun içlerine gitmeye zorlayan ise Mardin ve çevresini Moğolların yağmalaması oldu. Gündüz Alp’e bağlı Kayı Boyu’na mensup Türkler, Mardin’den önce Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası’na ve Sürmeliçukur’a yerleştiler. Ancak Gündüz Alp’in ömrü vefa etmediği için kısa bir süre sonra Pasinler’de vefat etti. Bunun üzerine yerine oğlu Ertuğrul Gazi geçti.

Moğol İstilası Batıya Göçe Zorladı

Moğol istilasının Erzurum ve çevresini tehdit etmesi üzerine Ertuğrul Gazi’nin abileri Sungur Tekin ve Gündoğdu, Anadolu’da ilk yerleştikleri bölge olan Ahlat’a geri döndüler. Ertuğrul Gazi ise kardeşi Dündar Bey ile birlikte batıya doğru göç ederek Sivas yakınlarında konakladı. Bu konaklama esnasında Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaştığını ve Moğolların Selçuklu ordusunu bozmak üzere olduğunu gördü. Ertuğrul Gazi, Selçuklu ordusuna yardım edince savaşın seyri değişti ve savaşı Selçuklular kazandı. Neşrî’nin Cihannüma adlı eserinde tarihte Yassı Çemen Savaşı olarak geçen bu savaşın 1230 yılında Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad ile Harezmşahlar arasında yapılan savaş olduğu kaydedilmiştir. Savaştan sonra Alâeddin Keykubad, Ertuğrul Gazi’ye yardımlarından dolayı iltifatlarda bulunarak hilat giydirdi ve Selçuklu ülkesinde yaşamak için göç ettiklerini öğrenince Ankara yakınlarındaki Karacadağ ve çevresini ona verdi. Böylece Ertuğrul Gazi, aşireti ile birlikte 1230 yılında bir süre Karacadağ bölgesine yerleşti. Ardından da oğlu Savcı Bey’i Sultan Alâeddin Keykubad’a göndererek yeni yurt istedi. Osmanlı kaynaklarına göre sultandan gerekli izni aldıktan sonra, belki de daha verimli topraklar elde etmek üzere batıya doğru hareketle Bizans sınırlarına kadar gelerek Söğüt dolaylarına, Aşağı Sakarya Havzası’na yerleşti. Burada Bizans sınırlarındaki kasaba ve köylere karşı akınlar düzenlemeye başladı. Bu sırada I. Alâeddin Keykubad, ülkesinin batı sınırlarını itaat altına almak amacıyla Bizans topraklarına bir sefer düzenledi. Konya’dan 1231 yılında hareket eden ordu, Sultanöyüğü’ne (Eskişehir) geldiğinde Ertuğrul Bey de maiyetiyle birlikte buraya gelerek sultana katıldı. Selçuklu ordusuyla, İznik Rum İmparatoru Teodoros Laskaris’e bağlı birlikler arasında bugünkü Pazaryeri ile Bozüyük arasındaki Ermeni Derbendi denilen yerde yapılan savaşı, Ertuğrul Bey’in emrindeki akıncı süvarilerinin başarılı mücadelesi sonucunda Selçuklu ordusu kazandı. Bu haber Sultanöyüğü’nde bulunan Alâeddin Keykubad’a ulaştığında sultan çok sevindi ve Ertuğrul Gazi’yi taltif ederek Eskişehir ve çevresini kendisine verdi. Böylece Ertuğrul Gazi, aşireti için daimî bir yaşam alanı elde etmiş oldu.

Bizans Tekfurlarıyla Savaşarak Faaliyetini Artırdı

Selçuklu Devleti, doğudan gelen Moğol istilasına karşı, Batı’da Bizans’a karşı savaşı devam ettiriyordu. I. Alâeddin Keykubad 1231 yılındaki zaferden sonra bölgenin önemli merkezlerinden olan Karacahisar’ı kuşattı ancak bu sırada Moğolların Anadolu’ya girdikleri haberini alınca şehrin işgalini Ertuğrul Gazi’ye bırakarak geri dönmek zorunda kaldı. Ertuğrul Gazi ve beraberindeki Türkmen beyleri uzun süren bir mücadele sonucunda aynı yıl Karacahisar’ı ele geçirdiler. Elde edilen ganimetin beşte birini Konya’ya gönderdiler. Ardından Söğüt üzerine yürüyerek Osmanlı Beyliği’nin ilk başkentini ele geçirdiler. Ertuğrul Gazi, kazandığı zaferlerden sonra Konya’nın da icazetiyle Söğüt ve çevresini yurt edindi. Ertuğrul Gazi, aşiretine yurtluk edindikten sonra sınır boylarındaki Bizans tekfurlarıyla yakın ilişki kurdu. Özellikle Bilecik ve Osmaneli tekfurları ile geçinme yoluna gitti. Ertuğrul Gazi, aynı zamanda Selçuklular’ın Kastamonu uç beyi olan Hüsamettin Çoban’ın oğulları ile de dostluğunu ilerletti. Böylece kışları Söğüt’te, yazları da Domaniç yaylalarında geçirmeye başladı. Bu esnada zaman zaman da Bizans sınırlarına akınlar düzenledi. Bu akınlar sırasında Anadolu’ya akın akın gelen Türk boylarının beylerinden Akça Koca, Samsa Çavuş, Kara Tegin, Aykut Alp ve Konur Alp gibi tecrübeli uç beyleri de etrafında toplandı. Böylece Ertuğrul Gazi’nin aşiretinin etkinliği Söğüt sınırlarının dışına taştı. Osmanlı kaynaklarındaki rivayetlere göre Batı Anadolu’da Anadolu Selçukluları’na bağlı bir uç beyi olarak faaliyetlerini sürdüren Ertuğrul Gazi, 13. yüzyılın son çeyreğine kadar hayatını devam ettirdi. Bu dönemde Moğol istilasından uzakta aşiretini güven içinde yöneten Ertuğrul Gazi, hayatının son günlerinde aşiretin yönetimini oğlu Osman Gazi’ye bıraktı. Ölüm tarihi konusunda ihtilaf söz konusudur. Bazı kayıtlarda 1281-1282 yılları verilirken, bazı kayıtlarda da 1288- 1289 yılları verilmiştir. Kabri Söğüt ilçesindedir. 

Kaynak: Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, 1. Baskı Mayıs 2015, Ankara.