Abdulla Sur
(23 Temmuz 1883, Gence - 8 Mayıs 1912, Tiflis)
Mirze Abdulla Mehemmedzâde (Abdulla Sur) XX. yy başlarında Edebiyat ve kültür sahasında en faal çalışan Azerî tenkitçilerinden biriydi. 23 Temmuz 1883’te Gence’de doğmuştu, ilk tahsilini Gence’deki Hayriye Mektebi’nde almış, burada çeşitli dünyevî ilimlerle birlikte Arap ve Fars dillerini de öğrenmiştir. Çok genç yaşta 1889’da- tahsil aldığı okulun öğretmeni olarak çalışmaya başlamıştı. Derin bilgisi, edebî zevki ve geniş muhakemesiyle çok kısa zamanda tüm Gence aydınları arasında tanınmıştı. İlk makaleleri, 1903’de Tiflis’te neşre başlayan "Şarki-Rus" gazetesinde yayınlanmıştı. Aynı yıl Tiflis’e göçtü. Bu gazetenin tashihçisi olarak çalıştı. Her sayıda O’nun yazıları yer alıyordu. Abdulla Sur’un 1903’den başlayan matbuat hayatı, gazetecilik faaliyeti onun kısa ömrünün sonuna kadar devam etmişti. Kafkaz’m farklı matbuat organlarındaki yazılarını, A. Sur, Mehemmedzâde, Qafqasiyalı, A. Tofig, Genceli, Abdulla Mehemmedzâde, Bir Adam ve başka adlarla yayınlatmıştı. "Şarki-Rus" kapandıktan sonra yeniden Gence’ye dönen Abdulla Sur burada öğretmenlik faaliyetini devam ettirir, aynı zamanda "Heyat" ve "İrşad" gazetelerine Edebiyat ve kültür konusunda makaleler yazar. Çağdaşları, bu yorulmaz ve verimli genci, bir yönüyle de güler yüzlü, hoş tavırlı, milliyetçi ve bütün öğrencilerinin gözdesi olan bir hoca olarak hatırlayacaklardı.
1906’da Abdulla Sur İstanbul’a gider. İkibuçuk sene burada yaşayarak, İstanbul Darülfûnun’un Edebiyat derslerine devam eder. Türk gazetelerinde makaleler yayınlatır. Hayatının istanbul döneminde en büyük ve en önemli eserini "Türk Edebiyatına Bir Bakış" kitabını yazmaya başlar. Hacmi bin sahifeden fazla olan bu kitabı bitirirse de yaymlatamaz. El yazması halindeki kitabın çoğu bölümleri yitmiş, yalnız ayrı ayrı parçalar kalmıştır.
İstanbul’da 1908 yılının Kasım ayma kadar yaşayan Abdulla Sur burada Osmanlı Edebiyatı üzerine araştırmalar yapmış, İbrahim Şinasi’nin "Şair Evlenmesi" eserini Azerbaycan Türkçesine aktarmış, Rus dilinde yazılmış bulunan coğrafyaya dair bir ders kitabını ise Türkçeleştirmişti. Bütün bunlarla bir arada üç ciltten oluşan bir antaloji hazırlamaya başlamıştı.
Azerbaycan’a döndükten sonra Abdulla Sur vatanının kültür hayatına daha büyük katkıda bulunmuş- 1910’da Gence’de "Edebiyat ve Senet" cemiyeti kurmuştu. Bu cemiyetin esas amacı genç ve istidatlı potansiyelleri gün ışığına çıkarmak, onlara ileriki eğitim ve tahsillerinde yardımcı olmak idi. Cemiyet, yeni Edebiyat ve sanat eserlerini ortaya çıkarmak için müsabakalar da tertipliyordu.
Klâsik ve çağdaş Azerbaycan ve Osmanlı-Türk Edebiyatının problemleri ile devamlı şekilde meşgul olan Abdulla Sur, dilin ve üslûbun sadeliği, anlaşılır olması meselesine oldukça büyük önem verirdi. Bu açıdan, eserlerini Arap, Fars ve Türk dillerinin sentezinden ibaret bir dilde yazan Abdülhak Hâmid ve Tevfik Fikret, Azerbaycan Edebiyatında ise Mehemmed Hadi gibi büyük senetkârların yaratıcılığını tenkitle, kullandıkları mürekkeb sun’î dilin, onların eserlerindeki fikiri ve düşüncelerin anlaşılmamasına yol açtığını iddia ederdi. XX. yy. Azerbaycan Edebiyatının tanınmış şairlerinden biri olan Ahmet Cavat, Gence’de Abdulla Sur’dan Edebiyat dersleri almış ve onun etkisinde kalmıştı. Sur ise Firidunbey Köçerli’yi öğ retmeni saymakla beraber, O’nun "Azerbaycan Edebiyatı" eserinin yazılmasında büyük yardımlarda bulunmuştu.
Abdulla Sur, 8 Mayıs 1912’de ağır bir hastalıktan sonra Tiflis hastanesinde ölmüş ve doğum yeri Gence’de defnolunmuştu. Onun vakitsiz ölümü münasebetiyle Hüseyin Cavid şöyle yazmıştı: "Bugün Qara torpaq ecelin pençeyi qehri Qafqaziya’nın, Rusiya Türklerinin, daha doğrusu bütün Türk ünsür-i necibinin yorulmayan, qehreman ve çalışqan bir övladmı ağûş-i ebedisine aldı... İşte o feal gene getdi. Nâkâm olaraq terk-i heyat etdi..."