Can Gürzap

26 Mayıs 1944 tarihinde, İstanbul’da doğdu. Tiyatrocu Reşit Gürzap’ın oğludur.

1962 yılında Kadıköy Maarif Kolejini bitirdi. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünden mezun oldu. Londra’da Central School of Speech and Dramada eğitim aldı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda hem yönetmenlik hem de oyunculuk yaptı. TRT Radyosu’nda birçok radyo tiyatrosu hazırladı. 1971 yılında Arsen Gürzap’la evlendi. Türkiye’ye döndükten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde öğretmen, Devlet Tiyatrosu’nda da oyuncu ve yönetmen olarak çalıştı. 1978 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun kurucu müdürlüğünü üstlendi.

1973 yapımı “Bir İntihar” adlı televizyon filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. 

2004 yılında Kadıköy Maarif Koleji ve Anadolu Lisesi Mezunlar Derneği tarafından Kristal Martı Ödülü’ne, 2010’da ise GYTE Türkçe Topluluğu tarafından Türkçeyi En İyi Kullanan Tiyatro Sanatçısı Ödülü’ne layık görüldü.

1993 yapımı “Yorgun Savaşçı” filminin hem oyunculuğunu hem de senaristliğini üstlendi.

2004 yılında “Konuşan İnsan”, 2006 yılında “Söz Söyleme ve Diksiyon” ve 2012 yılında “Perde Arkasından” adlı kitapları yayımlandı.

1 Aralık 2023 tarihinde, İstanbul’da vefat etti. 

35’in üzerinde film ve dizide rol aldı. Bazıları şunlardır:

Unutulanlar (televizyon dizisi, 1974)

Kartallar Yüksek Uçar (televizyon dizisi, 1983)

Metres (1983)

Yangın (1984)

Ateşten Günler (televizyon dizisi, 1987)

Aşk ve Gurur (televizyon dizisi, 2002)

Aşk Beklemez (televizyon filmi, 2006)

Rüyalarda Buluşuruz (televizyon dizisi, 2006)

Kurtlar Vadisi Pusu (televizyon dizisi, 2007-2014)

Bir Avuç Deniz (2010)

Medcezir (televizyon dizisi, 2013, 2014)

Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (televizyon dizisi, 2016, 2017)

Can Gürzap: “Karşınızda Türk televizyon tarihini bizzat yaşayan birisi var. Televizyonda tiyatro oyununda oynamıştım, canlı yayınlanıyordu ve TRT'nin deneme yayınlarıydı. O zamanlar konservatuvar öğrencisiydim, yani yıl 1968. Üç tane tahta ayaklı kamerayla çalışıyorduk. O zamanın heyecanı başkaydı ama tarihe geçeceğimizi düşünmemiştim. Özel televizyonlar kurulduktan sonra televizyon dizilerine daha çok ağırlık verilmeye başlandı.”

“Kızım bana hep, ‘Baba bir kere de fakir adamı oyna.’ der. Ben de her zaman yapımcı ve yönetmenlere, ‘Bana fakir rolü verin, onu da çok iyi oynarım.’ derim ama ‘Sana nasıl fakir adam verelim?’ derler.”