Hasan Basri Çantay
18 Kasım 1887 tarihinde Balıkesir’de doğdu. Babası Balıkesir tüccarlarından ve ulemâdan Çantayoğlu Halil Cenâbî Efendi, annesi Sincanoğullarından Kepsutlu Hatice Hanım’dır. İlk tahsilini İbtidâ-i Kebîr Mektebinde gördükten sonra, Balıkesir İdâdîsine girdi. İdâdînin dördüncü sınıfında iken babasının ölümü üzerine ailenin geçimini sağlayabilmek için okulu bırakmak zorunda kaldı.
11 Ağustos 1907 tarihinde kendisine bir memuriyet verildi ve Nâfia Dairesinde çalışmaya başladı. Bu arada müftü Osman Nuri Efendi ile Müstecâbîzâde Âdil Efendi’den Farsça öğrendi. Balıkesir Mevlevîhânesi’nde Râgıbzâde Ahmed Naci Dede’den Arapça dersleri aldı. Bir taraftan Arapça ve Farsçasını ilerletmeye çalışırken, diğer taraftan edebiyat, hukuk ve felsefe ile meşgûl oldu.
İkinci meşrutiyetin ilânından sonra Balıkesir’de yayımlanan Nasihat ve Balıkesir gazetelerinde yazılar yazdı. Mutasarrıf Mümtaz Bey’den hukuk, iktisat ve maliye dersleri aldı. Sâmih Rıfat Bey’in mutasarrıflığı zamanında Yıldırım gazetesini çıkardı. 1913 yılında İdâre-i Husûsiyye’nin (Özel İdâre) ilk teşkilâtlanmasında Balıkesir Daimî Encümeni’nin başkâtipliğini yaptı. Daha sonra mutasarrıf Reşid Bey’in emriyle, bütün sorumluluğunu yüklendiği Karesi adlı bir gazete yayımladı. Balıkesir’de matbuat hayatının gelişmesinde önemli rol oynadı. Lise dengi olan Dârülhilâfe Medresesinde Türkçe, edebiyat, yazı ve Arapça muallimliği yaptı.
Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Ses Gazetesini çıkardı. Millî Mücadele sırasında yazı ve faaliyetleri ile Kuvâ-yı Milliyecilere destek verdi. Mütareke yılları boyunca milletinin haklarını savunan en hür ve yürekli yazıların yayın organı olan Ses’in kapatılarak, sahibinin İstanbul’a celbedilmesiyle ilgili emir geldiği zaman Çantay, Balıkesir’i temsilen, Birinci İzmir Kongresi’ne katılmak üzere şehirden ayrılmış bulunuyordu. Tevkif emrini öğrenince çareyi kaçmakta buldu. Burhaniye, Kepsut, Dursunbey kasabalarında ve köylerde dokuz aydan fazla dolaştı. O yörede Millî Mücadele’nin başlaması ve halkın silahlanması konusunda önemli faaliyetler gösterdi.
Birinci Büyük Millet Meclisine Balıkesir mebusu olarak girdi, hiçbir gruba temayül göstermeyip sonuna kadar bağımsız kaldı. Aynı mecliste mebus olarak bulunan Şair Mehmet Âkif ile yakın arkadaş oldu. Ondan Arap edebiyatı okudu. Mehmet Akif, Bursa ve Balıkesir çevresinden gelen Yunan mezalimi haberlerinin tesiriyle yazdığı “Bülbül” şiirini Çantay’a ithaf etmiştir.
Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönemi sonunda, Balıkesir’e edebiyat muallimi olarak döndü. 132 şehid çocuğunun eğitimi için kurulan yetiştirme yurdunun müdürlüğünü üstlendi. Zafer-i Millî Gazetesine yazılar yazdı. 1928’de aşırı zihin yorgunluğundan dolayı hastalandı ve bu sebeple emekliye ayrıldı. Zihnî faaliyetlerden uzak durmak ve yöneticilerin keyfî icraat ve baskılarından korunabilmek amacıyla birkaç yıl entellektüel zümrenin içinden ayrılıp, ziraat ve ticaretle meşgul oldu. Daha sonra tekrar dinî, ilmî ve edebî faaliyetlere dönerek telif ve tercüme eserler meydana getirdi.
1950 yılından itibaren demokratik yönetimin sağladığı kısmi din ve vicdan hürriyetiyle birlikte başlayan, İslam dininin öğrenilmesi, öğretilmesi, yaşanması, yayınlar ve diğer vasıtalarla desteklenmesine dönük faaliyetlere, Hasan Basri Çantay da katıldı. Onun çalışmaları, bir taraftan eser telif etmek, diğer taraftan yol göstermek ve uyarılarda bulunmak şeklinde oldu.
Başta kendi çıkardığı Balıkesir, Karesi, Yıldırım ve Ses Gazeteleri olmak üzere; Zafer-i Millî, Türk Dili gazetelerinde; İstanbul’da yayınlanan Sebîlü’r-Reşâd ve 1950li yıllarda Ankara’da yayın hayatına giren İslâm dergileri olmak üzere çeşitli süreli yayınlarda pek çok makalesi yayımlandı. Makalelerinde H.Basri, H.B Çantay, Y, H, Muvahhid isimlerini, şiirlerinde ise Basrî, Hüznî, Serserî, Âşık Hasan, Sîretî, Nasuhî Dede, Kalender mahlaslarını kullandı.
Tarihî, ilmî, dinî, ahlaki, hukuki, edebî ve sosyal konularda pek çok makale kaleme aldı. Eserlerinde daha çok dinî, tasavvufi ve edebî konuları işledi. Şairlik yönü de güçlü olan Çantay özellikle Milli Mücadele’den sonra yazdığı şiirlerinde Mehmet Âkif’in etkisinde kaldı.
Din ve vicdan hürriyetinin sağladığı haklar bakımından uzun süren bir fetret döneminden sonra Türkiye’de başlayıp hızla gelişen faaliyetler, bir bakıma tabii olarak karşılanabilecek farklı görüşler, gruplar, usuller de ortaya koydu. Bu farklılık ve çeşitlilik içinde Hasan Basri Çantay, zengin ilmî, fikrî birikimi, siyasî tecrübesi ve güvenilir şahsiyetiyle, gruplar arasında hakemlik yaptı, görüş ve metodların isabetli ve uygulanabilir olanlarını belirlemeye çalıştı.
Böylece din âlimlerinin, muhafazakâr aydınların, hamiyetli zenginlerin yol göstericisi ve nihaî merci oldu. Yardımsever bir kişilik olması sebebiyle özellikle yazılarından hiçbir zaman telif ücreti almadı, gönderilenleri de iade etti. Üç ciltlik Kur’an Meali’nin gelirini ise çok sevdiği Balıkesir’de kendi adına yaptırılan camiye harcadı.
3 Aralık 1964’te İstanbul’da vefat etti. Mezarının çok sevdiği dostu Mehmet Akif’e yakın olması hususundaki vasiyeti üzerine, Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.
ESERLERİ
1922 - Mektepli Yavrularıma
1925 - Müslümanlıkta Himâye-i Etfâl
1939 - Zekâ Demetleri
1939 - Ülkü Edebiyatı
1954 - Fıkh-ı Ekber
1956 - Kırk Hadîs ve Meâlleri
1957 - Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm
1964 - Babamın Şiirleri
1964 - Kara Günler ve İbret Levhaları
1966 - Âkifnâme
Es-Sekâfetü’l-İslâmiyye fil-Menâtıkıt-Türkiyye
Basılmamış Eserleri
Dîvan-ı Lügati’t-Türk Tercümesi
Şifayı Şerîf Tercümesi
Huccetullâhi’l-Bâliğa Tercümesi ve Şerhi
Türk Savları
Kalendernâme
İslâm’da Cihad ve İdman
Ticari İkrar
Firar Hatıraları
Kaynak: Hacı Kurban Sağdıç, Arapçada Harf-i Cerle Geçişli Olan Fiillerin Türkçe Meâllere Yansıması: Elmalı, Ateş ve Çantay Tercümelerinin Mukayesesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, 2018.