Hüseyin Avni Paşa
Ispartanın Şarkikaraağaç kazasında doğdu. Babası vergi mültezimi Ahmed Efendidir. Medrese eğitimi için İstanbula geldi. Müderris olan dayısının yanında altı ay eğitim gördü. 1937de Harbiye Mektebine girdi. 1842de mülâzım oldu, 1847de Erkân-ı Harbiyye sınıfına ayrıldı. Harbiye Mektebinden 1849da mezun oldu. Harbiye Mektebinde muallim yardımcılığı yapmaya başladı. 1852de, orduda yapılan düzenlemeyle beraber binbaşı yapıldı. Balkanlarda ayaklanma çıkınca, kaymakam unvanıyla Şumnuya gönderildi.Kırım Harbi çıkana kadar Sofya yöresindeki Balkan geçitleri istihkâmlarına nezaret etti. Kırım Harbi çıkınca, üstün başarılar göstererek miralay oldu. 1854te Erkân-ı Harbiyye reisi yapıldı. Batuma gitti. Savaştaki başarılarından dolayı kendisine üçüncü rütbe Mecîdî nişanı verildi. 1857de Mekteb-i Harbiyye bakanı oldu. Karadağ isyanı tekrar başlayınca, yine Rumeliye gönderildi. Görevini tamamlayıp İstanbula döndükten sonra, 1862de Dâr-ı Şûrâ-yı Askerî reisi, 1863te de ve Hassa Ordusu müşiri ve kaymakamı oldu.
Girit İsyanı başlayınca, Mart 1867de Girit kumandanlığı göreviyle oraya gönderildi. Daha sonra Girit valisi oldu. Serasker Namık Paşa azledilince 1869da seraskerlik görevine tayin edildi, ama Mahmud Nedim Paşanın sadarete gelmesi üzerine azledildi ve Ispartaya sürgüne gönderildi. On bir ay sürgünde kaldıktan sonra affedilip İstanbula döndü. Aydın valisi yapıldı, Bahriye nazırı oldu; fakat Şubat 1873te ikinci kez seraskerliğe tayin edildi.
Hüseyin Avni Paşa 15 Şubat 1874te sadrazam oldu. İlk icraatı, selefi Şirvânîzâde Mehmed Rüşdü Paşa gibi rakiplerini İstanbuldan uzaklaştırmaktı. Sadaretle seraskerliği birleştirerek idareye tam anlamıyla hâkim olmaya çalıştı. Fakat Nisan 1875te sadaretten azledildi. Azilden sonra ikinci kez Aydın valisi yapıldı, ama sağlık durumunu ileri sürerek bu görevden çekilmek istedi. İsteği kabul edildi ve Paşa Avrupaya gitti. Sultan Abdülazizin tahttan indirilmesi konusunda İngilizlerle anlaştığı iddiasıyla geri çağrıldı ve Ekim 1875te Selanik valiliğine atandı. Fakat kendi isteğiyle bu tayin değiştirildi ve Bursaya gönderildi. Mahmud Nedim ve Sakızlı Ahmed Esad paşalarla Şeyhülislam Hasan Fehmi Efendi gibi isimleri Hükûmetten uzaklaştırmaya çalıştı. Medrese talebeleri kışkırtılıp İstanbulda talebe-i ulûm hareketi başlatıldı. Gösteriler üç gün sürdü ve Mahmud Nedim Paşa istifa ettirilerek Mütercim Rüşdü Paşa sadrazam yapıldı. Hüseyin Avni Paşa dördüncü kez seraskerliğe tayin edildi. Midhat Paşa nazır, İmâm-ı Sultânî Hayrullah Efendi de şeyhülislam oldu. Böylece Sultan Abdülaziz düşmanlığında ittifak eden dört kişi, aynı Hükûmette görev almaya başladı ve Abdülazizin hali planlanmaya başlandı.
Hüseyin Avni Paşa, bu planı en çok uygulamak isteyen kişiydi. Önce, Saraya bağlı kumandanları İstanbuldan uzaklaştırdı. Kendisine yakın bulduğu kumandanlarla hal planını hazırladı ve Hükûmet üyelerini ikna etti. Şehirde çıkan bir hareketi bastırmak ve Padişahı korumak bahanesiyle asker, kışlasından çıkarıldı ve Dolmabahçe Sarayı karadan ve denizden kuşatıldı. Hüseyin Avni Paşa, Topkapı Sarayında bulunan Veliaht Muradı arabasına alarak Serasker Kapısına getirdi. Burada beklemekte olan sadrazam, şeyhülislam ve Midhat Paşa tarafından karşılanan yeni padişah, Dolmabahçe Sarayına götürülerek tahta çıkarıldı. Eski padişah Abdülaziz, önce Topkapı Sarayına, daha sonra da Feriye Sarayına nakledildi. Üç gün sonra, odasında bilekleri kesilmiş olarak ölü bulundu. Ölüm haberini ilk önce Hüseyin Avni Paşa duydu. Abdülazizin naaşını Feriye Karakolunun kahve ocağına naklettirdi ve naaşın doktorlar heyeti tarafından etraflıca muayene edilmesini engelledi. Seraskerin bu tutumu Abdülazizin ölümü üzerindeki şüpheleri artırdı. Abdülazizin kayınbiraderi olduğu söylenen Kolağası Çerkez Hasan Bey, Midhat Paşanın konağında yapılan bir toplantıda bulunan Hüseyin Avni Paşayı 16 Haziran 1876da öldürdü.