İskender Fahrettin Sertelli

İskender Fahrettin Sertelli


İskender Fahrettin Sertelli, eski PTT genel müdürlerinden Ali Ramiz Sertelli ile Tahire Sertelli’nin üç çocuklarının en büyüğü olarak İstanbul Beykoz’da dünyaya geldi. İskender Fahrettin’in doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir.

İskender Fahrettin, babası Ali Ramiz Efendi’nin Akka’ya sürgün ve sonrasında da Hayfa Telgraf Müfettişliği’ne tayin edilmesi sebebiyle çocukluk yıllarını bu iki şehirde geçirdi. O yaşlarda, sürgün hayatı yaşamasının kendisine birtakım avantajları oldu. Bunların başında babasının memuriyeti esnasında Hayfa’da İngiliz Koleji’ne başlaması gelmektedir. Sonrasında ise tarihi bilinmemekle beraber yine küçük yaşlarda İzmir’de Amerikan Kolejine başlamış olan Sertelli’nin bu vesileyle erken yaşlarda dil öğrenmesi, ileride ona yüzlerce kitap yazdıracak engin birikiminin farklı kaynaklarla kaynaşma noktasını oluşturdu. Öyle ki kitap toplamaya ve tetkikine Ömer Hayyam’ın rubailerini İngilizce tercümesiyle başladı. Akka’da verilen bir ziyafette masada bırakılan bir kitabın, yemeklerden daha çok dikkatini çekmesi de küçük yaşlarda okumaya ve araştırmaya olan ilgisini gösteriyordu.

İskender Fahrettin, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a geldi ve ilk yazılarını gazetelerden ziyade dönemin dergilerinde yazmaya başladı. Aynı zamanda Posta ve Telgraf Kontrol Kaleminde memur olarak çalıştı. İskender Fahrettin, o yıllarda her gencin yaptığı gibi inkılap hareketlerine ve siyasi faaliyetlere kayıtsız kalmayarak İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Çarşamba Kulübüne dâhil oldu ve orada idari heyet azalığında bulundu. Posta ve Telgraf İdaresinden sonra Üsküdar Belediyesinde çalışmaya başladı. Balkan Savaşları’ndan sonra da Üsküdar Belediye Dairesine başkâtip olarak tayin edildi.

Sertelli, memuriyeti esnasında bazı arkadaşlarıyla birlikte Üsküdar Türk Ocağı’nı kurdu ve Üsküdar gençliğini Türklük mefkûresi etrafında birleştirmeye muvaffak oldu. Türk Ocakları, Cumhuriyet’in ilanından sonra yerini aynı düşünce ve hareketle halkevlerine devredecekti. İskender Fahrettin, Cumhuriyet’in ilanından sonra memleketin her köşesine yayılan bu kuruluşlarda, başta Eminönü Halkevi olmak üzere, çalıştı ve farklı konular üzerinde yazılar kaleme aldı. Bu durum göstermektedir ki İskender Fahrettin, ölümüne kadar olan süreçte çizgisini bozmamış ve kararlı duruşunu devam ettirmiştir. Türk Ocaklarını kurduktan sonra çatısında toplanan gençlerin okuma ihtiyacını karşılamak üzere bizzat kendisine ait olan ve toplamda 3400 cilt olan kütüphanesini evinden ocağa taşıdı.

İstiklal Harbi’nden sonra İskender Fahrettin, Ankara’ya gitti ve İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ’ın Emniyet Müdürlüğü zamanında, Emniyet-i Umumi Birinci Şube Müdürlüğü görevinde bulundu. Mustafa Ragıp Esatlı, Sertelli’nin bu görev sırasında memleketin dâhili ve siyasi işlerinde önemli roller oynadığını belirtmektedir. İskender Fahrettin Sertelli, 1928 yılında Akşam gazetesinde çalışmaya başladı ve ölene kadar bu birlikteliği devam etti. 1939 yılında ise Maliye Vekâletinin izni ve onayıyla birçok arama heyetinde görevler aldı.

Sertelli, Akşam gazetesinde çalışırken tifüs hastalığına yakalandı (1943). Aynı yıl İskender Fahrettin, bir gece ansızın kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayata gözlerini yumdu.

Sertelli, Türk Edebiyatının gelişimi için onlarca eser ortaya koyarak Milli Kütüphanenin zenginleşmesini sağlamış üretken bir yazardır. Eminönü Halkevi bünyesinde yürüttüğü faaliyetlerle Türk toplumuna kendi imkânlarıyla fayda sağlamayı şiar edinmiş ve çıkarmış olduğu çocuk dergileri, çocuk romanları ve hikâyeleriyle çocuk gelişiminin önemine defalarca vurgu yapmıştır.

İskender Fahrettin; kendi döneminde oldukça tanınan, popülaritesi yüksek ve gerek okuyucu kitlesi gerekse edebiyat ve sanat dünyasından birçok kişinin saygısını ve sevgisini kazanabilmiş bir muharrirdir. Ancak ölümünden itibaren sahip olduğu bu özellikler, şaşırtıcı bir şekilde sanki kendisinden alınmışçasına yok olmuştur.

İskender Fahrettin’in eserlerinin çeşitliliği, yazmaktan hoşlanan bir tabiat sahibi olduğunu gösterir. Babasının sürgünden döndüğü yıldan itibaren kalemi eline almış ve ölümüne kadar neredeyse hiç bırakmamıştır. Sadece roman, hikâye ve makale yazmamış; bünyesinde çalıştığı gazetelerde çeşitli röportajlar yapmış, seyahat ve yolculukları sırasında kulağına ilişen, ona ilginç gelen ya da yazmaya değer gördüğü ne varsa her şeyi kendine has üslubuyla kaleme almıştır.

İskender Fahrettin, sürgün dönüşü ailesiyle birlikte İstanbul’a geldikten sonra ilk yazılarını gazetelerden ziyade dergilerde yazmaya başlar. Sertelli’nin ilk yazıları incelendiğinde, henüz 15-16 yaşlarında bir gencin bünyesinde barındırdığı kuvvetli gözlem ve analiz yapabilme yeteneği görülmektedir. O, sahip olduğu bu yeteneğe, âdeta bir toplum mühendisi olma misyonu ve vizyonu yüklemiştir. “Veraseti Saltanat Meselesi” başlıklı yazısı, İçtihat dergisinde, 12 Nisan 1905 günü yazılan ilk yazısıdır. 7 Nisan 1910 yılında kaleme almış olduğu ikinci yazısını Musavver Şebab dergisinde yazmıştır. “Cevheri Hayatın Kıymeti” ismini taşıyan yazısında talim ve terbiye kavramlarını, gençliğin yapı taşları olarak tanımlayarak bu kavramlar arasında derin sentezler kurmuştur. Ona göre bir maddenin, eşyanın, binanın ya da nebatatın esası ne kadar sağlam ve dayanıklı olursa onun üzerine bina edilecek hane, o nispette kavi olacak ve zuhur eden her türlü felaketlere mütehammil olacaktır.

İskender Fahrettin, 1926 yılında Maurice Dekobra’nın “Yataklı Vagonlar Mabudesi” isimli kitabını çevirmiştir. Bu kitap, yazarın ilk çeviri kitabı olma özelliğinin yanı sıra kendi zihninde önemli olduğunu düşündüğü ya da beğendiği eserleri çevirerek Türk edebiyatına kazandırması bakımından da önemlidir.

Çoğu sanatçı ve yazar gibi İskender Fahrettin de müstear adlar kullanmıştır. Sertelli eserlerinde, kendi adının yanı sıra Behlül Dânâ, Celal Cengiz, İshak Ferdi müstear adlarını kullanmıştır. Sertelli, kullandığı bu müstear isimlerden ilki olan Behlül Dânâ ile Server Bedii’nin yazdığı dizilerin benzeri polisiye eserler kaleme almıştır. İskender Fahrettin, Behlül Dânâ takma ismini, ilk defa 1927 yılında yazmaya başlayıp 1928 yılında tamamladığı polisiye hikâyelerde kullanmıştır. O dönemde polisiye ve cinayet konulu hikâyeleri yazmak yaygınlaşmış, âdeta bir moda haline gelmiştir. Bunların en önemli isimleri arasında, 1924 yılından itibaren Server Bedi müstear ismiyle yazmış olan Peyami Safa, Ebüssüreyya Sami, Hüseyin Nadir, Mustafa Remzi gibi isimler yer alır. İskender Fahrettin, İstanbul’un Arsen Lüpen’i Ele Geçmez Kadri’nin Sergüzeştleri (1928), Şeytan Hadiye’nin İngiltere’de Sergüzeştleri (1927-1928) ve Bir Türk Polisinin Amerika’daki Sergüzeştleri (1927) olmak üzere toplamda 3 seri polisiye hikâye kaleme almıştır.

Harf devrimini müteakiben İskender Fahrettin, Akşam gazetesinde çalışmaya başlar. Ölümüne kadar 80’i tefrika, 100’ü kitap halinde neşredilmiş toplamda 180 kitaptan oluşan külliyatının ilk romanı olan “Amerikalı Rakkasa’yı” 12 Ekim – 1 Aralık 1928 tarihleri arasında 72 tefrika halinde kaleme almıştır. Bu seriyi sırasıyla “Sahte Prenses” (1928), “Casus Mektebi: Mis Nora Davis’in Sergüzeştleri” (1929) romanları takip etmiştir. İskender Fahrettin’in romanlarından biri de “Abdülhamit ve Afrodit” adlı eseridir. Romanda Sultan Abdülhamid’in gözdelerinden Afrodit isimli bir kızın Yıldız Sarayı’nda oynadığı rolleri ve nihayet padişah tarafından Kız Kulesi açıklarında boğdurulduğu anlatılmaktadır. Ayrıca bu eser Atina’da, Akropolis gazetesinde tefrika halinde intişar etmiş ve bu sayede 80.000 olan gazetenin tirajı 100.000’e çıkmıştır. Hatta eser İtalyanca, Macarca ve Ermeniceye tercüme edilmiştir. Dönemin değer yargılarına uygun olarak yazılan romanda, nefret edilmesi gereken bir figür olarak kabul edilen II. Abdülhamid aşağılanmış olmakla birlikte, romanda anlatılanlar tarihi gerçeklerle uyuşmamaktadır.

 

İskender Fahrettin, hayatı boyunca yazarlık dışında pek çok alanda da kendini geliştirmiştir. Bu meşgalelerin en önemli örneklerinden birisi 1939 yılında yazmış olduğu “Bar Çiçekleri” romanının filme aktarılması ve bu filmin rejisörlüğünü bizzat kendisinin yapmış olmasıdır. Bunun dışında ticaret ve para kazanmanın sırlarını yazan Gasson’un 15 adet cep kitabını tercüme ederek gençleri ve okuyucularını ticarete teşvik etmiştir. İstanbul’da boş zamanlarını halkın dertlerini dinlemekle geçirmiş, şehrin farklı bölgelerine giderek İstanbul halkıyla röportajlar yapmıştır. Eminönü Halkevi bünyesinde çalıştığı zamanlarda, neredeyse halkevinin faaliyetlerinin tümünde bizzat bulunmuş ve yapılan her türlü aktiviteden kendi adına azami fayda görmeyi arzulamıştır.

1943 yılının Mayıs ayına kadar hız kesmeden yazılarına ve tefrikalarına devam eden İskender Fahrettin’in, 19 Mayıs 1943 tarihinde Akşam gazetesinde yer alan “Siyah Laleler” onun son romanı olacaktır.

Velut bir kalem olan İskender Fahrettin Sertelli, Osmanlı Devleti’nin son zamanları ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yaşamış bir yazar olarak hem bir devletin çöküş hem de yeni bir devletin kuruluş evrelerini görmüştür. Bu dönemde meydana gelen olayların gerek kişiliği gerekse eserleri üzerinde derin bir etkisi vardır. Örneğin Sultan İkinci Abdülhamid zamanında sürgüne gitmesi, onda birtakım güruhta olduğu gibi padişaha cephe alan bir izlenim oluşturmuş ve bu düşüncelerini kendisini popüler yapacak olan “Abdülhamid ve Afrodit” romanında da fazlaca işlemiştir.

Öte yandan Balkan Savaşları’nın meydana geldiği dönemde, Bulgarların Edirne’yi işgali sırasında yapmış oldukları işkence ve kötülükler, kendisinde deruni milliyetçilik duygularını ortaya çıkarmış ve o dönemde yazmış olduğu Mektepli dergisinde de Türklük ve intikam propagandası yaparak bunu en belirgin şekilde dış dünyasına da yansıtmıştır. Cumhuriyetin ilanını müteakip yeni kurulan rejime de en büyük desteğini de onlarca kitap yazarak halkın bilinçlenmesini kendine bir vazife ve sorumluluk yükleyerek göstermiştir. Kısacası yaşamış olduğu her iki dönemi de eserlerinde işlemiş, bu dönemlerde elde etmiş olduğu tecrübelerinden eserlerinde istifade etmiştir. Sertelli edebiyatın roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, makale ve deneme türlerinde eserler vermiştir.

İskender Fahrettin’in kaleme almış olduğu ilk roman, Akşam gazetesinde tefrika olarak yayımlanan Amerikalı Rakkasa’dır. Roman toplamda 51 tefrika olmakla birlikte, ilk sayısı 12 Teşrin-i Evvel 1928 ve son sayısı 1 Kanun-i Evvel 1928 yılına aittir. İskender Fahrettin bu eserini Arap harfleriyle Elif ve Fe yani İ.F. imzasıyla yayımlamıştır. Bu romanını sırasıyla Sahte Prenses, Casus Mektebi: Mis Dora Navis’in Sergüzeştleri, Abdülhamit ve Afrodit, Bizans’ın Son Günleri gibi onlarcası takip edecek ve bu serüven, ölümü olan 1943 yılının Mayıs ayında son romanı olan Siyah Laleler’e kadar devam edecektir.

Sertelli, roman yazma konusunda oldukça üretken ve rahattır. Çünkü onun eserleri estetik birer roman olmaktan ziyade popüler roman türünde oldukları için kaleme alınması kolaydır.

İskender Fahrettin Türk edebiyatı içerisinde en çok eser üreten yazarlardan biridir. Özellikle roman türünde onlarca eser kaleme almıştır. Bunlar içinde yazarın en çok ağırlık verdiği roman konusu ise tarih olmuştur. Tarihin dışında eserlerinin konusunu aşk, macera, polisiye, bopstil, milli duygular, efsanevi kişiler, aile, casusluk, çocuk ve gerçek hayattan uyarlanan kimi olaylar oluşturmuştur.

ESERLERİ:

Kitap Halinde Neşredilen Romanlar:

Abdülhamit ve Afrodit

Afrika’da Deniz Altında İnsanlar (Çeviri)

Amerika’ya Kaçırılan Türk Kızı

Asya’dan Bir Güneş Doğuyor

Avcı Mehmet

Barbaros

Beşinci Kola Karşı Altıncı Kol (Çocuk Romanı)

Bin Bir Direk Cinayeti

Bir Deli Kızın Hatıra Defteri

Bizans’ın Son Günleri

Casus Mektebi: Mis Nora Davisîn Sergüzeştleri

Çanakkale’de Küçük Ahmet’in Kahramanlığı

Deliler Saltanatı

İkbal Kütüphanesi

Denizin Hücumu (Çeviri)

Evlat Sevgisi Aşkı Yendi

Harp Zenginin Kızı ve Kasa Hırsızları

Hint Fakirinin Esrarı (Çeviri)

Hint Yıldızı

İngiliz Casusu Lawrens İstanbul’da

İstanbul’u Nasıl Aldık?

Kaptan Scott’un Sergüzeşti (Çeviri)

Karakurum’dan Tuna’ya Türk Akını

Kemancının Kızı

Kubilay Han’ın Akınları

Kutuplarda Bir Türk Kızı

Meçhul Adalarda Seyahat (Çeviri)

Öldüren Kadın

Pınar Başında Ölen Kız

Prensesin Gerdanlığını Kim Çaldı?

Sakın Beni Okuma!

Sokak Çocukları

Sudan Vahşileri Arasında (Çeviri)

Sümer Kızı

Tahtları Deviren Çocuk

Tanrının Oğlu

Tarihin Çocukları

Tayyare ile Devrialem Seyahati (Çeviri)

Telli Haseki

Temuçin ve Oğulları

Transatlantik Kundakçısı

Üç Çiçek Bir Böcek: Evlat Sevgisi mi Galip Aşk mı?

Yataklı Vagonlar Mabudesi (Çeviri)

Yılmaz Haydutlar Peşinde

Yirmi Beş Kocalı Kadın

Gazetelerde Tefrika Olarak Neşredilen Romanları:

66 Numaralı Casus

Abdülhamid Devrinde Saray Entrikaları

Akdeniz’de Türk Akıncıları

Aşık Garip

Aşk Dilencileri (Çeviri)

Bar Çiçekleri

Bayrağımı Nasıl Kurtardım?

Ben Kimin Metresiyim?

Bir Casusun Gizli Defteri

Çılgınlar Kulübü

Dalkavuklar Saltanatı

Dara ve İskender

Dişi Korsan

Endülüs’te Kemal Reis

Esir Pazarında Satılık Kadınlar

Filipin Adalarında Casuslar Düellosu (Çeviri)

Gökyüzünde Aşk Yarışları

Hırsız Kim?

2İstanbul’da Neler Gördüm (Çeviri)

İngilizlere Parmak Isırtan Casus: Yokohama (Çeviri)

İslam Tarihinde Türk Kahramanları

Kaptan Paşa Geliyor

Kara Yelkenli Kadırga

Kemal Reis’in İspanya Dönüşü

Koca Yusuf

Tuna Yıldızı

Koca Yusuf Amerika’da

Konuşan Mumyalar

Korsan Adalarında Murat Reis

Kubilay Han

Leyla ile Mecnun

Mehmetçik Geçiyor

Mukaddes Uçurum

Nazikter Kalfanın Hatıraları (Çeviri)

Nil Çocukları

Onu Ben Boğdum

Orduları Durduran Kadın

Plaj Bülbülleri

Sahte Prenses

Sanghay Batakhaneleri

Seba Melikesi Belkıs

Semiramis

Singapur Korsanları

Siyah Laleler

Şark Rumeli Bulgaristan’a Nasıl Geçti?

Taçları Çiğneyen Hükümdar

Tahir ile Zühre

Tanrının Oğlu

Turakina

Türkan Hatun

Yedikule Zindanlarında

Tefrika Halinde Neşredildiği Halde Bilgilerine Ulaşılamayan Romanları:

Abdülhamid ve Gözdeleri

Amerika’da Bir Japon Casusu

Aydın Reis

Bayezid ve Timurlenk

Bilge

Çölde Bir Türk Çocuğu

Dişi Kartal

Entellicens Servisin İçyüzü

Ferhat ile Şirin

Firavunun Kızı

Halifenin Sarayında Bir İspanyol Güzeli

Hançerli Kadın

Hep Kadın Yüzünden

Kaptan Paşanın Gözdeleri

Karadeniz Korsanları

Konuşan Kadavra

Kudüs Kızları

Murat Reis’in Çocukluk Hatıraları

Sümer Yıldızı

Topkapı Sarayında Casus Lukreçya

Tuna Boylarında Türkler

Venedik Zindanlarında

Yolunu Şaşıran Kadın

Zamora: Bizans Sarayının Rasputini

Hikâyeleri:

Cennetten Gelen Kitap

Çocuklara Küçük Hikâyeler

Bir Türk Polisinin Amerika’daki Sergüzeştleri

Şeytan Hadiye’nin İngiltere’de Sergüzeştleri

İstanbul’un Arsen Lüpen’i Ele Geçmez Kadri’nin Sergüzeştleri

Kaynak: İskender Fahrettin Sertelli’nin Hayatı Ve Dizi Polisiye Hikâyeleri Üzerine Bir İnceleme, Yüksek Lisans Tezi, Hakan Bengül, 2021