John F. Kennedy

John F. Kennedy

John Fitzgerald Kennedy veya John F. Kennedy, kısaca JFK. (d. 29 Mayıs 1917, Brookline, Massachusetts – ö. 22 Kasım 1963, Dallas, Texas, ABD), Amerika Birleşik Devletleri’nin 35. başkanıdır.

Gençliği ve Eğitimi
Joseph Patrick ve Rose Fitzgerald Kennedy’nin dokuz çocuğundan ikincisiydi. Çocuklar arasında yoğun bir fiziksel ve düşünsel rekabetin bulunduğu bir aile ortamında, Katolik Kilisesi’nin dinsel öğretileriyle yetişti. 1940’ta Harvard Üniversitesi’ni bitirdi. İngiltere’nin savaşa hazırlıksız yakalanmasının nedenlerini ele aldığı bitirme tezi, sonradan Why England Slept (1940; İngiltere Neden Uyudu) adıyla yayımlandı ve büyük ilgi gördü.
1938’de altı ay süreyle Londra büyükelçisi olan babasının sekreterliğini yapan Kennedy 1941 sonbaharında ABD Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. İki yıl sonra Büyük Okyanus’un güneyine gönderildi ve bir savaş gemisinin komutanlığına getirildi. Komutasındaki geminin bir Japon destroyeri tarafından batırılması sırasında ağır biçimde yaralandıysa da, mürettebatını kurtarmayı başardı ve gösterdiği kahramanlıktan dolayı madalya aldı; 1945’te ordudan terhis oldu. Bu arada babasının siyasete atılmak üzere yetiştirdiği ağabeyi Joe savaşta ölmüş ve ailenin bu konudaki beklentilerini gerçekleştirme görevi de John’a düşmüştü. John, akademik alanda çalışmayı ya da bir gazeteci olarak yükselmeyi planlamış olmasına karşın, bu durum karşısında siyasete atılmaya karar verdi.

Siyasi kariyeri
Kongre üyeliği ve senatörlüğü

1946’da Massachusetts eyaleti 11. seçim bölgesinden Demokrat Parti’nin adayı olarak katıldığı seçimlerde, Cumhuriyetçi rakibini ağır bir yenilgiye uğrataran henüz 29 yaşındayken Kongre üyeliğine seçildi. 1948 ve 1950 seçimlerini de kazanarak Temsilciler Meclisi’nde üç dönem (1947-53) görev yaptı. Bu görevi sırasında çalışma koşullarının iyileştirilmesini, ücretlerin yükseltilmesini, kiraların ve fiyatların düşük tutulmasını, sosyal konut yapımının ve yaşlılara yönelik sosyal güvenlik hizmetlerinin yaygınlaştırılmasını savundu.
Dış politikada Soğuk Savaş’ı ilk destekleyenlerden biri oldu. Truman Doktrini’ni ve Marshall Planı’nı desteklemekle birlikte Truman yönetiminin Asya’da izlediği politikayı sert biçimde eleştirdi ve Dışişleri Bakanlığı’nı Çan Kay-şek’i Mao Zedong’la işbirliğine zorlamakla suçladı. 1952’de Henry Cabot Lodge’a rakip olarak Senato seçimlerine katıldı. Annesiyle, kız kardeşleri Eunice, Patricia ve Jean’in eyaletin her yanında Kennedy çayları düzenleyerek destekledikleri seçim kampanyasına binlerce gönüllü katkıda bulundu. Kampanyayı 27 yaşındaki kardeşi Robert Kennedy yönetti. Kennedy aynı yılın sonbaharında Lodge’u 70 binlik bir oy farkıyla yenilgiye uğratarak Massachusetts eyaletinden senatör seçildi. 12 Eylül 1953’te Jacqueline Lee Bouvier (Jackie Kennedy, sonradan Jackie Onassis) ile evlendi.
Senatörlüğü sırasında bürosunun her zaman halka açık bulundurulmasını emrederek ulusal güvenliği ilgilendiren konular dışında seçmenlerinin isteklerine büyük bir duyarlılık göstermekle ün kazandı. 1954’te Başkan Eisenhower’ın karşılıklı ticaret antlaşmaları konusunda yetkilerinin genişletilmesini onaylayan tek New England senatörü oldu. Yirmi yılı aşkın bir süredir hiçbir Massachusetts senatörü ya da Kongre üyesinin bu yönde oy kullanmamasına karşın St. Lawrence Suyolu’nun açılışını etkin biçimde destekledi. Bununla birlikte 1950’lerin başında kamu görevlilerine yönelik antikomünist bir karalama kampanyası yürüten Wisconsin senatörü Joseph R. McCarthy’ye karşı, liberal Demokratların kendisinden beklediği duyarlılığı göstermedi. McCarthy’yi Hyannis Port’taki (Massachusetts) evinde konuk eden babası gibi açıkça desteklememekle birlikte, yaptığı bir konuşmada Massachusetts’teki seçmenlerinin yarısının McCarthy’yi bir kahraman gibi gördüğünü belirtti. 1954’te Senato’da McCarthy’nin mahkum edilmesi için yapılacak olan oylamada olumlu oy kullanması bekleniyordu. Bu konuda gerekçelerini anlattığı bir konuşma da hazırlamış olmasına karşın, belindeki bir rahatsızlık nedeniyle ameliyat olduğundan oylama günü Senato’da hazır bulunamadı. Ameliyat sonrasındaki altı ayı babasının Palm Beach’teki (Florida) evinde yatarak geçirmek zorunda kaldı ve bu dönemde Profiles in Courage (1956; Cesaret ve Fazilet Mücadelesi) adlı kitabını yazdı. ABD’nin sekiz büyük siyasi önderinin siyasi inançları uğruna, baskılara nasıl karşı koyduklarını anlattığı bu yapıtıyla 1957’de Pulitzer Ödülü’nü kazandı.
Senato’daki görevine döndükten sonra devlet başkanını ve başkan yardımcısını seçmekle görevli kurulun kaldırılmasını öngören yasa tasarısına karşı çıktı. Ayrıca, çalışma koşullarının düzeltilmesi için çaba gösterdi ve yurttaşlık haklarına ilişkin yasaları destekledi. 1950’lerin sonunda Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin bir üyesi olarak Asya ve Afrika’da bağımsızlığını yeni kazanan ülkelere dış yardım yapılmasını savundu. Fransa’ya Cezayir’in bağımsızlığını tanıması için çağrıda bulunarak ABD yönetimini şaşırttı. Bu yıllarda siyasi görüşleri gittikçe sola kaydı ve Demokrat Parti içindeki konumu güçlendi.

Başkan adaylığı
Adlai E. Stevenson’ın Demokrat Parti’den başkan adayı olduğu 1956 seçimlerinde başkan yardımcısı adaylığına seçilmenin eşiğine gelmişken, 40 milyon kişinin izlediği bir televizyon konuşmasıyla adaylıktan çekildiğini açıklayarak, bir anda ülkenin en ünlü siyaset adamlarından biri durumuna geldi. Böylece 1960 adaylık kampanyasını da başlatmış oldu. Katolik bir adayın başkan seçilemeyeceği yolundaki yaygın inanç yüzünden başarmak için büyük bir çabanın gerekeceğini biliyordu. Büyük bir oy farkıyla kazandığı 1958 Senato seçimleri Massachusetts eyaletinde ne ölçüde desteklendiğini gösteren bir deneme oldu.
Senato seçimlerini Kennedy’nin adının ülke çapında duyurulması için başlatılan yoğun bir kampanya izledi. Çok geçmeden makaleleri çeşitli dergilerde yayımlanmaya, karısının ve kendisinin fotoğrafları dergi kapaklarında yer almaya başladı.
Kennedy Ocak 1960’ta başkanlık seçimlerine katılacağını resmen açıkladı. En önemli rakipleri Minnesota senatörü Hubert H. Humphrey ile Texas senatörü Lyndon B. Johnson’dı. Kennedy, Humphrey’i saf dışı bıraktıktan sonra Protestanların ağırlıkta olduğu Batı Virginia ön seçimlerini kazanarak Katoliklerle ilgili dinsel tabuyu yıktı. Ön seçimleri kazandıktan sonra Johnson’ı başkan yardımcısı adaylığına seçerek Demokratlar arasındaki konumunu daha da güçlendirdi. Adaylığının kesinleşmesi üzerine Temmuz 1960’ta yaptığı konuşmada Amerikan halkını bilinmeyen fırsat ve tehlikelerin heyecan verici yeni sınırlarını geçmeye ve özveride bulunmaya çağırdı. ’Yeni Sınır’ deyimi daha sonra bütün program metinlerinde yer aldı.
Eisenhower dönemini savunan Nixon’a karşı kampanyayı ülkeyi yeniden harekete geçirelim sloganıyla sürdürmüş, işsizliği, yavaş yürüyen ekonomiyi, füze açığını ve Küba’daki sosyalist yönetimi şiddetle eleştirmişti. Kampanyanın önemli bir özelliği de iki adayın televizyonda yayınlanan tartışmaları oldu. Kennedy’nin kararlı, dengeli ve politik konularda sağduyu sahibi bir devlet adamı izlenimi bıraktığı dört tartışma programı, seçim sonuçları üzerinde belirleyici rol oynadı. 8 Kasım 1960’ta yapılan başkanlık seçiminde, Kennedy Cumhuriyetçilerin adayı olan (sonradan kendisi de başkan seçilen) Başkan Yardımcısı Richard M. Nixon’ı yalnızca 113,000 oyluk bir farkla geçerek başkan oldu. 43 yaşında ABD tarihinin en genç başkanı oldu.

Başkanlığı

ABD’nin en genç ve ilk Katolik başkanı olan Kennedy göreve başlarken yaptığı konuşmada Amerikalıları insanlığın ortak düşmanları olan zorbalığa, yosulluğa, hastalığa ve savaşa karşı uzun sürecek bir mücadelenin yükünü taşımaya çağırdı.

Domuzlar körfezi
Kennedy’nin dış politika alanındaki ilk girişimi tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Merkezi Haberalma Örgütü (CIA), Eisonhower’ın başkanlığının son yılında Castro yönetimindeki Küba’yı işgal etmek amacıyla Kübalı mültecileri eğitip bir tugay oluşturmuştu. Kennedy, öngörülen çıkarma harekatını onaylayarak uygulamaya koydu. 1400 kadar Castro karşıtı Kübalı sürgün ABD Donanması’nın yardımıyla adaya çıktı. Ama Domuzlar Körfezi Çıkarması olarak bilinen bu harekat amacına ulaşamadı ve Küba’ya ayak basanların büyük bölümü öldürüldü ya da tutuklandı. Kennedy sonunda bir açıklama yaparak olayın bütün sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kaldı.

Küba füze krizi
Ekim 1962’de Amerikan U2 casus uçakları Küba’daki Sovyet yapımı orta menzilli balistik füzelerin varlığını saptadılar. Küba’ya Sovyet füzelerinin yerleştirildiğinin ortaya çıkarılmasından sonra Kennedy füzelerin kaldırılmasını istedi ve Küba’nın ablukaya alınmasını emretti. On üç gün boyunca bir nükleer savaş tehlikesi yaşandı. Amerika Birleşik Devletleri kendi füzelerini Türkiye’den geri çekme güvencesi verince, [kaynak belirtilmeli] Sovyet lideri bir açıklama yaparak füzelerin söküleceğini açıkladı (Küba Füze Krizi). Kennedy 10 ay sonra Kruşçev ile İngiltere başbakanı Harold Macmillan ile Nükleer Denemelerin Yasaklanması Antlaşması’nı imzalayarak dış politika alanındaki en büyük zaferini kazandı.
Kennedy ile SSCB başkanı Nikita Kruşçev Haziran 1961’de Viyana’da bir araya geldilerse de bu görüşmeden sonuç alınamadı. Batı ve Doğu Berlin arasında bir duvar (Berlin Duvarı) inşa ettiren Kruşçev, Almanya Demokratik Cumhuriyeti’yle ayrı bir barış antlaşması imzalayacağı tehdidinde bulundu. Ama Kennedy’nin Ulusal Muhafız Birliği’ni ve yedek birlikleri harekete geçirmesi üzerine bu düşüncesinden vazgeçti.
Dış yardım ve ABD sınırları ötesine yatırım yolları aradı. 1961’de Başkan Kennedy, Latin Amerika ülkelerine ekonomik ve toplumsal alanlarda yardım sağlamayı öngören İlerleme İçin Birlik ve Barış Gönüllüleri programlarının Kongre’de onaylanmasını sağladı. ABD’nin yurtdışındaki iktisadi yardımlarını düzenlemek için bir uluslararası kalkınma ajansı kurmaya götürdü.

İç politika
İç politikada ise, seçimleri çok az bir farkla kazandığı için Kongre’yle ilişkilerini son derece dikkatli yürütmeye çalıştı.
Kennedy, zencilerin Güney eyaletlerindeki üniversitelere girmelerini kolaylaştırdı. 28 Ağustos 1963’te, yaklaşık çeyrek milyon kişinin katılımıyla düzenlenen ve hak eşitliği yasasının çıkarılması istenilen Washington D.C.’deki İş ve Özgürlük Yürüyüşü’nden hemen sonra Kongre’ye okullarda, otellerde ve lokantalarda ırk ayrımcılığını ortadan kaldıran bir yasa önerdi. Ancak Siyahların yurttaşlık haklarını koruyacak yasaları Kongre’den geçiremeyi başaramadı.

Ekonomi
Ekonomik gelişmeyi yeniden başlatmak için bütçede ve vergilerde değişiklikler yaptı. Bu siyaset, tüketim harcamalarında ve bireysel yatırımlarda kesin bir ilerlemeye yol açtı. Ayrıca bu siyaset ABD’nin uzay havacılığında yitirdiği zamanı kazanmasını sağladı. 1962’de Kennedy, bazı gelişmiş devletlerle gümrük tarifelerinde çok yanlı indirim yapma konusunda görüşmek için Kongre’den geniş yetkiler aldı. Temmuz 1963’te konulan Interest Equalization Tax’a karşın ABD’nin ödemeler dengesi açığı güçlükle kapatıldı, büyük önem verdiği geniş kapsamlı gelir vergisi indirimlerini Kongre’den geçiremedi.

John F. Kennedy suikasti
22 Kasım 1963 cuma günü, yerel saat ile 12.30’da eşiyle birlikte açık bir araba içinde Dallas’ta bir konvoyun arasında ilerlerken ateş açıldı. Ensesinden ve başından iki kurşun alan Kennedy, Parkland Hastanesi’ne götürülürken yolda öldü. Vali Connally ağır yaralanmasına karşın kurtarıldı. Başkan Yardımcısı Johnson aynı gün yemin ederek başkanlığı üstlendi.