Josip Broz Tito
7 Mayıs 1892de Kumrovecde doğdu. On beş çocuklu fakir bir köylü ailesinin yedinci çocuğudur. Babası Hırvat, annesi Slovendir. On üç yaşlarındayken Sisak kasabasına yerleşti. Burada çilingir çırağı olarak çalışmaya başladı. Gençlik yıllarında metal işçiliği yaptı. Çalıştığı yerlerde sendika faaliyetlerine katılarak aktif görevler aldı ve Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisine girdi.Zagrebdeki 25. Alayda askerlik hizmetini yapmak üzere silahaltına alındı. Bu sırada I. Dünya Savaşı başladı. 1914te askerî birliğiyle birlikte Sırbistana gönderildi. Bu savaşa karşı olduğunu söyleyerek propaganda yapmaya başladı. Suçlu görüldü ve Petrovaradinde tutuklandı.
Ocak 1915te serbest bırakıldı. Karpat cephesinde tekrar savaşa katıldı ve cesaret madalyasıyla ödüllendirildi. Bukovina cephesinde çarpışırken bir Kazak askeri tarafından süngüyle ağır şekilde yaralandı. Rus ordusuna esir düştü. Bolşeviklerin safında 1917-1920 yıllarında devrime ve iç savaşa katıldı. 1920de bir Rus kadınla evlenip Yugoslavyaya geri döndü. Yugoslavya Komünist Partisinin kurucuları arasında yer aldı. Komünist Partiye bağlı olarak yürüttüğü siyasi faaliyetlerinden dolayı birçok kere tutuklandı. 1928deki soruşturma neticesinde altı yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 1934te hapisten çıktı.
1936da Pariste enternasyonal tugayların İspanyaya geçişini organize etti. Bu çalışmalarından dolayı Yugoslavya Komünist Partisi Genel Sekreterliğine getirildi.
Bu sırada II. Dünya Savaşı çıktı. Uzicede bir Kurtuluş Savaşı Komitesi kurdu. İşgal kuvvetlerine ve onlarla işbirliği yapan Ustaşalara karşı gerilla savaşına başladı. Çevresindeki kişilere görev verirken ve iş yaptırırken sık sık Tİ-TO, Tİ-TO! (Sen bunu, sen bunu yap!) dediği için, arkadaşları, isminin arkasına Tito lakabını ekledi.
Tito, Yugoslavyanın bir federasyon biçiminde teşkilatlanmasını savundu. Onun bu fikri, zamanın devlet adamı Churchill tarafından desteklendi. Rakibi olan Draza Mihailoviçi saf dışı bıraktı. Partizanlardan meydana gelen bir ordu kurarak hükûmetin başına geçti. Alman Nazi birlikleri 1941de Yugoslavyaya girdi ve çok uluslu insan gruplarından meydana gelen bu ülke parçalandı. Nazilerin Rusyaya saldırması üzerine, Yugoslavyadaki komünistler, Tito başta olmak üzere bir direniş hareketi teşkilatlandırmaya başladı. Tito, Yugoslavya halkını birlik, beraberlik, kardeşlik ve bağımsızlık çağrısı yapan bir bildiriyle ayaklandırdı. Ayaklanmanın hızla yayılması sonucu Yugoslavyanın yarısı bağımsızlığa kavuştu. Tito ve kendisine bağlı Partizanlar, bir anda Yugoslavyada herkes tarafından tanındı. Almanların yoğun baskılarına rağmen Partizan grubunun hareket ve fikirleri benimsendi. Tito, hareket ve kabiliyetleri yüksek, vatanları için gözlerini kırpmadan canlarını verebilecek işçilerden meydana gelen gerilla tugayları kurdu. Hitler 1943te Partizan hareketlerinin bu şekilde kuvvetlenmesi üzerine Neretva ve Sutjeskaya saldırdı. Tito taraftarı Partizanlar, bu saldırıda 6.000in üzerinde kayıp vermelerine rağmen Alman kuşatmasına karşı koyarak onları geri püskürttü.
1943te İtalya, Almanyaya teslim oldu. Partizan grubunu komuta eden Tito, SSCB ve diğer büyük devletlere haber vermeden gizlice Partizan parlamentosunu (Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyini) topladı. Bir Geçici Devrim Hükûmeti kuruldu. Yugoslavyanın eşit halklardan meydana gelen federal bir topluluk olduğunu ilan edildi. Bu çalışmalarından dolayı Titoya 1943te Yugoslavya Mareşalliği, Hükûmet Başkanlığı ve Başkomutanlığı unvanları verildi. Sonra seçimlere gidildi ve Titonun partisi olan Halk Cephesi seçimlerde galip çıktı. Seçimlerden hemen sonra, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti 7 Mart 1945te kuruldu. Böylelikle ülkedeki monarşi yönetimine son verildi.
Titonun komşu devletlerdeki halk demokrasisi diye adlandırılan ayaklanmaları desteklemesi, Atina Hükûmetine karşı Yunan komünistlerine her konuda yardım etmesi, Yugoslavyada açıkça sosyalist bir rejim uygulaması üzerine, Batılı devletler Titodan desteğini çekti. Yugoslavyayı Sovyetler Birliğinin yönetim biçimine göre şekillendirmek isteyen Josef Stalin ile Titonun arası açıldı.
Stalin 1953te ölünce, SSCB idarecileri Titoya yeni bir yaklaşımda bulundu. 1955te Sovyet Başkanı Kruşçev, Belgradı ziyaret etti ve Stalinin politikasını resmen kınadı. Tito, devlet yönetiminde komünist rejiminin ideolojisini kabullenmekle birlikte Komünist Sovyet Rusya karşısında bağımsız bir tutum içine girdi. Tito ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişki, Titonun ülkesinde sosyalizmin inşası sürecinde ve dış politikada Sovyet etkisinin dışında kalmak istemesi nedeniyle çok geçmeden bozuldu. Bu bozulan ilişki üzerine Yugoslavya, kurucu üyeleri arasında yer aldığı Cominformdan 1948 yılında çıkarıldı. Bu tarihten sonra SSCB ve Doğu Bloğunun diğer ülkeleri tarafından tecrit edilen Yugoslavya, bu tecrit politikası karşısında ayakta kalabilmek için askerî ve mali destek adına Batıya yönelmek zorunda kaldı. Sovyet Rusyaya karşı Batı devletlerine ve ABDye yaklaştı.
Tito, 13 Ocak 1953te Yugoslavya Devlet Başkanı seçildi. Yugoslavyayı Sosyalist Federal Cumhuriyet hâline getirdi. 1968de Varşova Paktının Çekoslovakyayı işgalini kınadı.
1962-70 yılları arasında sık sık Asya, Afrika ve Latin Amerikaya geziler yaparak Bağlantısızlar Hareketini güçlendirdi. Yirmi beş tane üçüncü dünya ülkesi bir araya getirerek Bandung Konferansının düzenlenmesini sağladı. Bu ülkeler Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği nüfuzundan kurtarıldı. 1955te Bandung ve 1961de de Belgrad konferanslarıyla temeli atılan Bağlantısızlık Hareketi, ABD ve SSCBnin dayatmalarına karşın dünya halklarının demokratik tepkilerini ifade etmek iddiasıyla ortaya çıktı; ancak varlığını hâlen sürdüren bu oluşum, güçlü bir maddi ve kitlesel temele dayanmadığından, pek başarılı olamadı.
Tito, 1970te, Yugoslavyanın bölgesel savunma sistemini kurmasını savundu. 1974te kolektif başkanlık sistemiyle aynı görüşü resmen kabul etti. Aynı yıl ömür boyu Devlet Başkanlığına getirildi.
Tito Mayıs 1980de öldü. Naaşı Belgraddaki Kuca Cveca adlı bir anıt mezara defnedildi.