Kadir İnanır
15 Nisan 1949 tarihinde, Ordu Fatsa’da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Fatsa’da tamamladı. Bu yıllarda sahne yeteneğini keşfetti ve çeşitli okul gösterilerinde rol almaya başladı. İstanbul Haydarpaşa Lisesinde yatılı olarak eğitim gördü. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon Bölümünü bitirdi.
Ağabeyinin, uzman doktor yetersizliğinden öldüğünü düşündüğü için doktor olmak istiyordu. Ancak üniversite sınavlarını birkaç kez kazanmasına rağmen tıp bölümünü kazanmayı başaramadı. O dönemde bir arkadaşı, kendisinden habersiz olarak fotoğrafının “Ses” dergisinin yarışmasına gönderdi. Kabul mektubu, İnanır’ın yerine ağabeyinin eline geçti. Ağabeyi, destek olmak yerine “Biz seni okutmaya çalışırken sen artist mi olacaksın?” diyerek tepki gösterdi. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen İstanbul’a gitti.
1967 yılında “Ses” dergisinin düzenlediği “Sinema Artisti Yarışması”nda finale kaldı, 1968 düzenlenen “Saklambaç” gazetesinin “Fotoroman Artisti Yarışması”nda da birinci oldu. Bir süre fotoromanlarda oynadı.
Yönetmen Yücel Uçanoğlu, çekimine başlayacağı bir sinema filmi hazırlığı içinde idi. Başrol oyuncuları hazırdı ancak “Yedi Adım Sonra” (1968) adını taşıyan filmin yan rollerinden birini oynayacak yakışıklı bir gence ihtiyacı vardı. Kendisine, gazetenin finalistlerinden birkaçının fotoğrafı gösterildi. Bunun üzerine Uçanoğlu, Kadir İnanır’ı görür görmez “İşte buldum!” dedi. İnanır, “Yedi Adım Sonra” adlı filmdeki küçük rolüyle sinemaya başladı.
İlk kez 1970 tarihli, Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Kara Gözlüm” filminde Türkan Şoray’la başrolleri paylaştı.
1970 yılında Antalya Film Festivali’nin yedincisi düzenlendi. Festival, yeni yüzler arayan sinema dünyası için reklam ve tanıtma açısından medyatik bir pazar yeri gibiydi. Kadir İnanır, festivale sessiz sedasız katıldı ancak bir müddet sonra ortadan kayboldu. Magazinciler peşine düştü ve İnanır, kayalıkların üzerinde güneşlenirken yakalandı; üstelik, yanında da bir kadın vardı. Daha sonra bu kişinin Devlet Tiyatrosu sanatçısı Işık Aras olduğu ortaya çıktı. “Ses” ve “Pazar” dergilerine haber olan bu olay, bir skandala dönüştü.
Kadir İnanır ve Türkan Şoray, en son 1978 tarihli “Cevriyem” adlı filmde birlikte rol aldı. 80’li yıllarda ikili, bir arada görünmedi. Bu filmde devrimci Ahmet, siyasi idealleri uğruna banka soyup polisten kaçıp Cevriye’nin evine sığınıyordu. Ancak yapımcı İrfan Önal ve yönetmen Memduh Ün, bunun sansür kurulundan geçmeyeceğini düşündükleri için Kadir İnanır’ın canlandırdığı Ahmet karakterini devrimci olduğu için değil, hırsızlık suçundan dolayı polisten kaçıyor gibi gösterdiler. İnanır bunu kabul etmedi ancak Türkan Şoray’dan beklediği desteği alamadı ve senaryo değişmedi. Bu sebeple araları bozuldu. Kadir İnanır ve Türkan Şoray, bu filmden sonra uzun yıllar boyu görüşmedi.
5. Altın Koza Film Festivali’nde başrolünü Filiz Akın’la paylaştığı Utanç (1973) adlı filmle En İyi Erkek Oyuncu seçildi. Başrollerini Fatma Girik, Serpil Çakmaklı, Nur Sürer, Erdal Özyağcılar ile paylaştığı 1985 tarihli Yılanların Öcü adlı Şerif Gören filmiyle ise 1986 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nün sahibi oldu. 1990 yılında “Medcezir Manzaraları” adlı film ile 3. Ankara Film Festivali’nde de En İyi Erkek Oyuncu dalında ödülün sahibi oldu. 1998 yılında Flash TV’de 8 ay boyunca ana haber bülteni sundu.
En güzel yıllarını şöhret olarak geçirdi. Kendi ifadesiyle, kendi hayatını hiç yaşamadı; devamlı olarak insanların istediği gibi biri oldu ve şöhretin ağırlığı altında yaşamaktan zorlandı. Bir gün, bir gazetenin yaptığı habere sinirlendi ve sinema sektörünü bırakmayı düşündü. Ancak bu sefer de bırakmış bir insan olarak konuşulacağını fark etti. Ona göre, mutlaka bir bedel ödenmesi gerekliydi. Bu sebeple, kötü niyetli insanlara fırsat vermemek adına kariyerine devam etti.
“Türk sinemasında 15 tane star vardı. Ben 15 starın 12’si ile yardımcı rolde oynadım. Sonra o 12 starın hepsini de ikinci rollerde oynattım.” ifadesinde bulundu.
İnanır, 1985 yılında Diyarbakır’da iki kişi tarafından bıçaklanarak ölümden döndü. Ancak saldırganların isimlerini polise vermedi.
Bir müddet kabadayı rollerinde oynadıktan sonra sıkıldı, komedi filmlerinde yer almaya başladı ancak aradığını bulamadı zira halkın dertlerini yansıtan gerçekçi filmler çekmek amacında idi. Yeşilçam’da ise sansür ve siyasi baskı yüzünden bu tarz filmlerden uzak duruluyordu.
“Tatar Ramazan” filmi 1990 yılında çekildi ancak aslında bu tarihten 15 yıl önce hazırlanmıştı. Sansür kurulu tarafından bütünüyle reddedildi. 15 yıl sonra yeniden gönderdiklerinde tekrar reddedildi. Bir kez daha göndermek isteğiyle Ankara’ya gitti, orada bir tanıdığının aracılığıyla sansür kurulundan geçti ve film çekildi. “Tatar Ramazan” filminin müzikleri Ahmet Kaya tarafından yapıldı. Yakın arkadaş oldukları için Ahmet Kaya, bu müziklerden ücret dahi almadı.
“Savcı” (1992) dizisinde oynadığı sırada kendisinden habersiz olarak afişlere yazılan “Ne kapitalizm ne komünizm, Kadirizm!” sloganı hoşuna gitmedi. Arayıp düzeltmelerini istedi ancak başarılı olamadı. O günden sonra, her ne kadar istemese de Kadirizm tabiriyle anıldı.
Kurbağa (göden) koleksiyonu bulunmaktadır.
182 sinema filminde ve 12 televizyon dizisinde rol aldı. Bazıları şunlardır:
Kumcu Ali Yaşar (1968)
Ankara Ekspresi (1970)
Meçhul Kadın (1970)
Kerem İle Aslı (1971)
Leyla İle Mecnun (1972)
Bitirim Sosyetede (1973)
Yaban (1973)
Devlerin Aşkı (1976)
Selvi Boylum Al Yazmalım (1977)
Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978)
Yılanların Öcü (1985)
Kırık Ayna (televizyon dizisi, 2002-2003)