Monte Kristo Kontu

Monte Kristo Kontu

Monte Kristo Kontu, Alexandre Dumas’nın romanı. Yazarın başyapıtlarından biri olduğu kabul edilir. Dumas’nın 1844 yılında yazımını bitirmesinden sonraki 2 yılda, 18 bölümlü bir seri olarak yayınlanmıştır.

Romanda yer alan olaylar Fransa, İtalya ve bazı Akdeniz adalarında geçer. O dönemde Avrupa’daki Türk algılayışı hakkında bazı küçük ipuçları da romanda yer almaktadır. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nu epey meşgul etmiş Tepedelenli Ali Paşa’nın romanda adının sık sık geçmesi, Türk okuyucuları açısından ilginç noktalardan birisidir.

Akdeniz’de bir ticaret gemisinde 2. Kaptan olarak çalışan Edmond Dantes, son seferinden dönmektedir. Kaptan olarak başlamadığı bu seferinde, bir hastalık kaptanlarını teslim almış ve Dantes’ye bir fırsat çıkarmıştır.Kaptanları hastalığı sırasında eğer kendisine bir şey olursa, Dantes’den Elbe Adası’na uğramasını ve kendisi için bir takım işler yapmasını ister. Kaptanın ölüm döşeğindeki son isteğini karşılamakta tereddüt etmeyen Dantès, o zamanlar Elbe adasında sürgünde olan Napolyon taraftarlığı ile bilinen bu adaya gider ve kaptanın isteklerini yapar.Tecrübeden yoksun olmasına rağmen gemisini Marsilya limanına demirlemeyi başaran Dantès, kendisini büyük bir özlemle bekleyen babasına ve nişanlısına koşmak için sabırsızlanmaktadır. Gemisinin akibetini öğrenen ve bu durumda bile başarılı olan 2. Kaptana çok iyi bir iş teklif eden gemi sahibi Morrel, bu şekilde yıllardır maddi sorunlar yaşayan ve evlilik planları yapan çifte müjdeyi verir. Dantès muhtemelen bir sonraki seferde geminin kaptanı olacaktır.Dantes yıllardır, Katalan bir ailenin kızı olan Mercedes’i sevmektedir. Mercedes de onun bu ilgisine karşılık vermektedir ancak kardeş bildiği kuzeni Fernand onları kıskanmaktadır. Dantes’nin gemisinde çalışan bir muhasebeci olan Danglars, yolda aralarında çıkan bir tartışma yüzünden Dantès’den nefret etmektedir. Elbe adasına çıkışlarının sebebini çok iyi bildiği halde, bunun arkasında başka şeyler varmış gibi patronu Morrel’e anlatır ve ona Dantes’nin adadan Paris’e teslim etmek için aldığı bir mektuptan söz eder.Dantes yıllardır beklediği düğününün olduğu bir akşam, anlamını tam olarak çözemediği bir iftiranın pençesinde, kendisini savcının karşısında, Kral’a karşı Napolyoncularla işbirliği yapmakla suçlanıyorken bulur. Savcı, Elbe Adası’nda sürgünde olan imparatorun destekçilerinden Paris’e yolladıkları bir mektuptan söz etmektedir. En sonunda ondan gelen bir mektup Dantes’in takma ismi olan Monte Cristo’ya mektup gönderir. Tek suçunun "Kaptanının son isteğini yerine getirmek için Elbe’ye gitmek" olduğunu söyleyen Dantes, savcıya tüm bildiklerini anlatır. Elbe’de bizzat Napolyon’la görüşmüş ve imparatorun adamlarından, Paris’teki arkadaşlarına teslim edilmek üzere, bir mektup almıştır. Mektubu aynen savcıya teslim eder. Savcı, eski bir Napolyon destekçisinin oğlu olan Villefort’tur. Babasının bu durumu artık Kral’a hizmeti tercih eden savcının üzerinde utanç duyduğu izler bırakmakta, ancak bu tip bir görevde başarı için şart olan hırsını arttırmaktadır. Nitekim, Dantès’nin verdiği mektup, yakında Kral’a karşı ayaklanma başlatacak olan Napolyoncuların planlarını içermektedir. Bunu gidip bizzat Kral’a söyleyerek Kralın güvenini kazanmak ve bu sayede mesleğinde ilerlemek istemektedir. Kendi babasının adının geçtiği bu mektubu teslim edemeyecek olması dolayısıyla, Dantes’den onu sorgulayacak olanlara asla mektuptan söz etmemesini ve yakında kendisini bu beladan kurtaracağına söz vererek onu İf Şatosu denilen bir adaya hapseder. Önceleri savcının kendisine vereceği sözü tutarak, İf’teki günlerinin kısa olduğunu düşünen Dantès, adada tam 14 yıl boyunca kalacaktır. Bu sürede, Napolyon üç aylık kısa bir dönemin ardından Kral’a karşı kaybedecek ve bütün iddialarından vaz geçerek ölecektir. İmparatorun kısa iktidarında da Dantès hapishaneden kurtulamaz. Babası imparatorun destekçisi olan Villefort, bu dönemde de gücünden bir şey kaybetmez. Dantès’ye tüm bu olanlardan sonra bile destek vermeyi sürdüren patronu Morell ve Mercedes’te tüm çabalarına rağmen, onu hapsolduğu adadan kurtaramaz. Dantes bir yaşlı ihtiyar ile hapisaneden kaçmak için tünel kazarlar.Tünelin bittiği gün ihtiyar ölür.Dantes tek başına hapisaneden kurtulmayı başarır.Yeni bir hayat onu beklemektedir.Yeni hayatında neler mi olur?Çok zengin ve varlıklı hale gelen monte kristo düşmanlarından teker teker öcünü alır ve mutlu bir yaşam artık onu beklemektedir.

Dumas, eserini yazarken birçok olay ve kaynaktan etkilenmiştir. Romanda hakim olan "Binbir Gece Masalları’ndaki" gibi serüvenden serüvene devam eden, bir maceracının hiç eksilmeyen intikam duygusudur. Elde ettiği eşsiz zenginlik ve yaşadığı lüks hayat bile onu bu duygudan asla uzaklaştırmaz. Sadece yıllarını çalan ve ona unutamadığı kabuslar yaşatan insanları değil tüm aileleriyle birlikte cezalandırmadan kaçınmaz. Tüm olup bitenin, kendisini o kadar sene kaldığı hapisten, aklını koruyarak çıkaran tanrının isteğinin tecellisi olarak düşünmektedir. Romanda Dantès dışında yaratılan karakterler, çıkarları için savaşan güçlü karakterlerdir. Ancak hiç biri Monte Kristo Kontu kadar iradeli ve etkileyici değildir. Kontun hikâyeleri dönemin birçok yazarını etkilemiş ve oyunlara konu olmuştur.Monte Kristo Kontu, serüvenlerinin ilgi çekiciliği yüzünden birçok kez televizyon ve sinema filmi olarak çekilmiştir.