Muhsin Yazıcıoğlu
Muhsin Yazıcıoğlu 31 Aralık 1954 tarihinde Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Elmalı köyünde doğdu. Muhsin Yazıcıoğlu’nun büyükleri, zamanında Erenler yurdu olan Horasan’dan Antakya’ya, buradan da 1600’lü yıllarda Sivas’a yerleştiler. Kendisine verilen Muhsin ismi “iyilik eden, iyi davranan, iyi ameller işleyen ve yaptığını iyi yapan” demektir. Ailesi çiftçidir. Annesi Fidan Hanım, babası Halit Bey’dir. İkisi kız toplam dört kardeştir.
İlkokulu köyünde, ortaokulu ve liseyi Şarkışla’da okudu. Çocukluğundan beri çok fazla kitap okuyan, at binmeyi seven, güreş yapan, çiftçilikle uğraşmaktan mutlu olan biriydi. Okulda fazla hareketli olduğu için bir gün öğretmeni babasına Muhsin Yazıcıoğlu’nu okuldan almasını ve çiftçilikle uğraşmasını söyler ancak annesi bu duruma kesinlikle izin vermez.
Şarkışla’ya okula gitmek için her gün kilometrelerce yol yürüdü. 1968’de lise yıllarında dernek faaliyetlerinde çalıştı ve “Genç Ülkücüler Teşkilatı”nda aktif olarak görev aldı.
Lise yıllarında dört yakın arkadaşıyla “Bozkurtlar Çiftliği” kurma hayallerini gerçekleştirmek için biri birlerine söz verdiler. Bu çiftlikte bir tıp doktoruna (Yusuf Tuna), bir ziraatçıya (Hasan Bölücek), bir eğitimciye (Bölücek’in abisi) ve bir de veterinere ihtiyaç vardı. Yazıcıoğlu, bu hayallerinden dolayı 1971’de Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesini kazandı. Hep doktor olmak istediyse de arkadaşlarıyla kurdukları hayal daha ağır bastı.
Yazıcıoğlu’nun ülkücü kesimle tanışması hayatının önemli aşamalarından biridir. Ankara’ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev aldı. Sırasıyla; Ülkü Ocakları genel başkan yardımcılığı ve Ülkü Ocakları genel başkanlığı yaptı. 1978’de faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneğinin kurucu genel başkanı oldu. Ülkücü hareketle birlikte Türk dünyası ve özellikle de Turancılık ile ilgili bilgiler edinmeye başladı. Kısa zaman sonra ülkücü teşkilatla olan bağını daha da güçlendiren Yazıcıoğlu, ülkücü arkadaşlarıyla birlikte okulun duvar gazetesini çıkardı ve yazım dünyasına girdi. Eğitim yıllarında bulunduğu ülkücülük faaliyetlerinden dolayı okulu aksadı ve 1980 yılında ancak mezun oldu.
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra 30Ocak 1981’de MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanığı olması sebebiyle tutuklanarak Mamak Askerî Cezaevine götürüldü. 5,5 yılı hücrede olmak üzere toplam 7,5 yıl cezaevinde kaldı. Burada Üşüyorum adlı bir şiir yazdı. 8 Nisan 1987’de ceza almadan tahliye oldu daha sonra da bu davadan beraat etti. Cezaevinden çıktıktan sonra darbe nedeniyle haksızlığa uğrayan ülkücülere ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Selçuklu Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfının başkanlığını üstlendi.
1987 yılında, Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP)’ne girdi ve genel sekreter yardımcılığı görevinde bulundu. 20 Ekim 1991 milletvekili genel seçimlerinde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve Islahatçı Demokrasi Partisinin (IDP) oluşturdukları ittifak çerçevesinde milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas’tan milletvekili seçilerek parlamentoya girdi.
7 Temmuz 1992’de içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışının kendisine uymadığını belirterek bazı milletvekili arkadaşları ile MÇP’den ayrıldı ve “Yeni Oluşum Hareketi” adıyla bir hareket başlattı. MÇP’nin haftalık gazetesi olan Yeni Düşünce’ye karşılık Yeni Hafta gazetesini, Bizim Ocak dergisine karşılık ise Nizam-ı Âlem dergisini çıkardılar. Yine bunların yanı sıra Ülkü Ocaklarına karşılık Nizam-ı Âlem Ocaklarını kurdular.
29 Ocak 1993 tarihinde Büyük Birlik Partisi (BBP)’ni kurdu ve partinin genel başkanı seçildi. Muhsin Yazıcıoğlu 24 Aralık 1995’te yapılan genel seçimlerde Anavatan Partisi (ANAP) ve BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili seçilerek tekrardan meclisteki yerini aldı ve 1996 yılında ANAP’tan ayrılarak BBP’ye geri döndü. 2009 yılına kadar yapılmış olan bütün olağan ve olağanüstü büyük kurultaylarda BBP’de genel başkan oldu.22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas'tan bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye girdi ve seçimlerden önce bıraktığı BBP genel başkanlığına tekrar seçildi.
Muhsin Yazıcıoğlu Türk siyasi hayatında bir dönem fikirleriyle, duruşuyla ve söylemleriyle dikkatleri üzerine çekmiş, Türk milliyetçiliğinin temsilcisi sayılan bir siyasi lider olmuştur.Yazıcıoğlu yaşamı boyunca kimseyi ötekileştirmedi, her türlü din ve ırka saygı gösterdi. Demokrasi mücadelesinde dini siyasete alet etmedi ve siyasal İslam ve ırkçılığa dayanan milliyetçiliği savunmadı. Parti çıkarını değil ülke çıkarını düşündüğü için belki de dönemindekiler kadar ön plana çıkamamıştır.
Yazıcıoğlu dürüst bir siyasetçiydi. İktidar olmak için dürüstlüğünden taviz vermedi. Siyasi ahlaka önem verir ona göre hareket ederdi. Bu vesileyle 2001 yılında “Yolsuzlukla Mücadele Edenler Ödülü”, 2006 yılında “Temiz Siyasetçi Ödülü”, 2008 yılında da “Yılın Siyaset Adamı” ödülünü aldı.
Yerel seçim çalışmaları sırasında 25 Mart 2009 günü, Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinde yapmış olduğu mitingin ardından seçim çalışmaları için kiralanmış helikopter ile bir diğer miting alanı olan Yozgat’ın Yerköy ilçesine doğru hareket ederken Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde helikopterin dağa çarpması ile düşerek kendisi dâhil beş kişi ile yaşamını yitirdi.
Yazıcıoğlu daha önce on yedi kez trafik kazası geçirdi ancak bunların hepsini küçük hasarlarla atlattı. Yazıcıoğlu’nun cenazesi ölümünden altı gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Ankara Kocatepe Camisi’nden kaldırıldı. Cenaze törenine yaklaşık 700.000 kişi katıldı. Taceddin Dergâhı'na gömülmeyi vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy Müzesi olarak kullanılan dergâhın bahçesine defnedildi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün ardından memleketi Sivas’ta birçok park ve caddeye adı verildi.
Gülefer Yazıcıoğlu ile evli olan Muhsin Yazıcıoğlu, Firuze ve Furkan adında iki çocuk babasıydı.
Eserleri:
Şiir:
Gül’ün Şavkı (Bütün şiirleri, Yay. Haz. İbrahim Birol, 2000)
Düşünce ve İnceleme:
Yeni Bir Dünya İçin Yeni Bir Türkiye (1988)
İhtilafın Rahmetinde Millî Mutabakata Doğru (1992)
12 Eylül Günleri (Yay. Haz. Melih Perçin, 2001)
Milliyetçilik: Milletin Vicdanı (2002)