Muktedi Biemrillah
Yirmi yedinci Abbasi halifesi olan Ebü’l Kasım El Muktedi Biemrillah Abdullah b. Muhammed b. Abdillah El Abbasi, 24 Temmuz 1056’da Bağdat’ta doğdu. Dedesi Kaim Biemrillah’ın 2 Nisan 1075’te vefatı üzerine Muktedi Biemrillah unvanıyla 19 yaşında halifelik görevini üstlendi. Muktedi Biemrillah, makamına oturduktan sonra ilk iş olarak 1071 yılında Anadolu’yu Türklere açan Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın 1072 yılında vefat etmesinden sonra yerine geçen oğlu Melikşah’ın saltanatını onaylayan bir menşur gönderdi ve biatini aldı. Melikşah ile veziri Nizamülmülk, başlangıçta halifenin kendileri üzerinde otorite gösterisinde bulunmasına göz yumsalar da daha sonra onu kontrol altına almaya karar verdiler. Bu nedenle Muktedi Biemrillah’ın Büyük Selçuklu Devleti ile ilişkileri gerilmeye başladı. Bunun üzerine, veliahtlığı sırasında dedesi tarafından Alparslan’ın kızıyla evlendirilen Muktedi Biemrillah, 1082 yılında veziri Fahrüddevle İbn Cehîr’i İsfahan’a yollayarak Melikşah’ın kızı Mâh-Melek’e talip oldu. Ancak Melikşah bu evliliğe ancak dört yıl sonra izin verdi.
Bağdat, Türklerin Eline Geçti
Döneminde Büyük Selçuklu Devleti’ni en geniş sınırlarına ulaştıran Melikşah, Suriye seferini takip eden günlerde 12 Mart 1087’de büyük törenlerle Bağdat’a geldi. Ardından kendisine “Doğunun ve Batının Hükümdarı” unvanı verilip bunun alameti olarak iki kılıç kuşatıldı. Uzun pazarlıkların ardından Melikşah iki emîrini İsfahan’a yollayarak eşi Terken Hatun’un refakatinde kızını ve Selçuklu Devleti’nin zenginliğini gözler önüne seren muhteşem çeyizini Bağdat’a getirtti ve görkemli bir düğün yapıldı. Ancak Melikşah bu evliliğin uzamasına izin vermedi. İki yıl sonra Muktedi’nin düğünden sonra haremini kapatma şartına uymaması sebebiyle kızını halife ile evliliğinden olan oğlu Ebü’l Fazl Cafer ile birlikte İsfahan’a getirtti. Melikşah, 1091 yılında Bağdat’a yaptığı ziyarette de halife yokmuş gibi davrandı. Halifeye, veliahdını değiştirip yerine torunu Ebü’l Fazl Cafer’i tayin etmesi için haber gönderdi. Muktedi Biemrillah bu isteği geri çevirdi. Melikşah Bunun üzerine 1092 yılının Nisan ayında İsfahan’a döndü. Tabii Melikşah’ın Bağdat’tan ayrılışı uzun sürmedi. Altı ay sonra büyük bir şatafatla Bağdat’a geldi ve Muktedi Biemrillah’ın başka bir şehre gitmesini istedi. Melikşah, Haşhaşiler tarafından öldürülen Nizamülmülk’ün yerine vezir yaptığı Tacülmülk’ün ricası üzerine Muktedi Biemrillah’ın bir süre daha Bağdat’ta kalmasına izin verdi. Muktedi’yi içine düştüğü açmazdan 19 Kasım 1092’de düzenlenen av partisinde Melikşah’ın yediği etten zehirlenerek ölmesi kurtardı.
Melikşah’ın Ölümüyle Rahatladı
Melikşah’ın çevredeki mahallî hanedanları itaat altına alması nedeniyle kendinden önceki halifelere göre son derece sakin bir dönem geçiren Muktedi Biemrillah’ın öz güveni, onun ölümüyle yerine geldi. Muktedi döneminde Abbasi halifeliğinin Fâtımî halifeliği karşısındaki nüfuzu artmış ve El Cezire, Suriye, Filistin, Hicaz ve Yemen’de hutbeler yeniden Abbasiler adına okunmuştur. Halifelik Merkezî Bir Denge Olarak Görüldü 11. yüzyılın sonlarında Karmatîler ve İsmaililer İslam dünyasında estirdikleri terörün dozunu giderek artırdılar. Karmatîler, 1090’da Basra’yı yağmaladılar. Aynı yıl Hasan Sabbah Alamut Kalesi’ni ele geçirip İsmaili Devleti’ni kurduğunu ilan etti. Halifelik iddiasında bulunan İsmaililer, Suriye, El Cezire ve İran’da propaganda merkezleri açtılar. Aynı dönemde halifeliğin, Büveyhoğulları’ndan sonra Büyük Selçuklu Devleti’nin vesayetine girmesi, halifeye İslam ümmetinin manevi liderliğinden başka rol bırakmadı. Halifeliğin yokluğunda ümmet hukuki bir istikrarsızlığa, hatta kargaşaya itilebilirdi. Bundan ötürü Abbasi halifeliği merkezî bir denge unsuru olarak görülmeye başlandı. Melikşah’ın ölümünden sonra Muktedi Biemrillah’ın devlet içindeki nüfuzu yeniden arttı. Büyük Selçuklu Devleti’nin başına Berkyaruk’un geçtiği 1094 yılında, Muktedi Biemrillah da 4 Şubat 1094 tarihinde vefat etti ve Bağdat’ta defnedildi.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.