Nebahat Çehre
15 Mart 1944 tarihinde, Samsun’da doğdu. Küçük yaşta babası İzzet Çehre’yi kaybetti, bunun üzerine annesi ve kardeşleriyle birlikte İstanbul’a taşındı. Renkli ve eğlenceli bir çocukluk geçirdi. Sessiz ve utangaç bir çocuk idi. Babasının ölümü üzerine annesi bir evlilik yaptı ve üvey babası ile gerçek bir baba-kız ilişkisi kurdu. Henüz 8 yaşında olduğu dönemde bir gün evlerinin kapısı çalındı ve bir film yapımcısı: “Çocuğunuzu filmimizde oynatmak istiyoruz.” teklifi ile geldi. Ancak üvey babası, bu durumun eğitiminin önüne geçeceğini düşünerek yapımcıların teklifini reddetti.
Çehre’nin doğal güzelliği çok geçmeden fark edildi ve henüz 15 yaşındayken Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği Türkiye Güzellik Yarışması’na katıldı. Yarışmada kendisinden yaşça büyük kişileri geride bırakarak Türkiye Güzeli seçildi.
İlk defa 1961 yılında oyuncu olarak İstanbul Şehir Tiyatroları’nın çocuk bölümünde sahneye çıktı.
17 yaşında iken Ümit Utku’nun yönettiği “Yaban Gülü” filminin başrolüne seçildi. Yaşına rağmen ağır başlı ve olgun bir yapısı vardı. Tecrübesizliğinin de vermiş olduğu çekingenlikle filmde canlandırdığı Nilgün karakterinin şımarık ruhuna bir türlü uyum sağlayamadı ve filmin çekimlerini yarıda bıraktı.
1962 yılında Metin Erksan ile tanıştı ve “Acı Hayat”ta rol aldı. Bu gişe rekortmeni film, kariyerinin başlangıcı oldu.
Türkiye’de 1965 yılında Güzellik Kraliçesi seçilmeyince Miami’de düzenlenen Kâinat Güzellik Yarışması’nda Türkiye’yi temsil etmek üzere ABD’ye gönderildi
Yılmaz Güney’le tutkulu bir aşk yaşadı. 450 gün süren evliliklerinin ardından çift, 1968 yılında boşandı.
Çehre, hırsları olmayan bir yapıya sahiptir. Elinden gelenin en iyisini yapıp gerisini akışa bırakmaya inanmaktadır. İnsani değerler, onun için her şeyin üzerindedir. Bu yüzden sırf kalp kırmamak ve nefret dolu bakışları üzerine toplamamak adına geride kalmayı tercih etmişliği de olmuştur.
70’li yılların ortasına doğru gazinolarda şarkı söylemeye başladı. Zeki Müren tarafından keşfedildi ve özellikle klasik eserlere yaptığı başarılı yorumlarla o dönem adından fazlasıyla söz ettirdi. Yaklaşık 10 sene sahnelerde yer aldıktan sonra sinemaya geri döndü. Daha sonra, hayattaki en büyük pişmanlığının müziği bırakmak olduğunu dile getirdi.
Altı yıl nişanlı kaldıktan sonra 1976 yılında millî basketbolcu Yavuz Demir ile evlendi. Evlilikleri, 1979 yılında boşanma ile sonlandı.
2004 yılında “Haziran Gecesi” adlı televizyon dizisinde rol alarak yeniden oyunculuğa başladı. Halit Ziya Uşaklıgil’in aynı isimli romanından uyarlanan “Aşk-ı Memnu” (2008) adlı dizide canlandırdığı Firdevs Yöreoğlu karakteri ile ünlendi. Prensip olarak filmlerinde öpüşme sahnelerine yer vermedi, rol arkadaşları ile aynı yatağa girmedi. “Aşk-ı Memnu” çekimlerinde kendisine genç bir sevgili rolü yazılacağını öğrendiğinde rest çekti; bu yapılırsa hikâyenin mahvolacağını, dizinin seviyesinin düşeceğini söyledi.
42. Altın Portakal Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü (2005), 11. Uluslararası Eskişehir Film Festivali Onur Ödülü (2009) ve 18. Altın Koza Film Festivali Yaşam Boyu Onur Ödülü (2011), Sinema Yazarları Derneği (SiYAD) Ödülleri 2014 yılı Onur Ödülü, 34. İstanbul Film Festivali Onur Ödülü (2015) ile ödüllendirildi.
100’ü aşkın film ve dizide rol aldı. Bazıları şunlardır:
Yaban Gülüm (1961)
Gümüş Gerdanlık (1962)
İki Sene Mektep Tatili (1964)
Affetmeyen Kadın (1964)
Silaha Yeminliydim (1965)
Kırık Hayatlar (1966)
Çirkin Kral Affetmez (1967)
Zorro’nun İntikamı (1969)
Fatoş Talihsiz Yavru (1970)
Haziran Gecesi (televizyon dizisi, 2004)
Aşk-ı Memnu (televizyon dizisi, 2008)
Muhteşem Yüzyıl (televizyon dizisi, 2011)