Nubar Terziyan

Nubar Terziyan

16 Mart 1909 tarihinde, İstanbul’da doğdu. Asıl adı Nubar Alyanakziya’dır. Türkiye Ermenisi’dir. İlkokulu Dadyan Ermeni Okulunda tamamladı. Hayali polis olmaktı ancak vatandaşı olduğu devletin bir Ermeni’yi polis yapmayacağını anlayarak bundan vazgeçti. 

Bakırköy Bezezyan Lisesini bitirdi. 1940 yılında Gençler Temaşa Heyeti’nde oynadı. Babasının manifaturacı dükkânında çalıştı.

Sinemaya 1949 yapımı, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Efsuncu Baba” romanından aynı adla uyarlanan filmle başladı. “Alyanak” soyadlı diğer sinema emekçileriyle karıştırılmamak için “Terziyan” soyadını aldı. Ermeni kökenli olduğunu hiçbir zaman gizleme gereği duymadı. 

Yeşilçam’da “sevecen baba”, “sütçü dede”, “iyi yürekli bakkal” ve “tonton baba” gibi rolleri canlandırdı.

1956 yapımı “İntikam Alevi”, 1958 yapımı “Altın Kafes” ve 1960 yapımı “Kanlı Firar” filmlerinin yapım ekibinde; ikisi de 1959’da çekilen “Kırık Plak” ve “İzmir Ateşler İçinde” filmlerininse yönetmen ekibinde yer aldı. 

Kendisine 1993 yılında, Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Emek Ödülü verildi.

Yavuz Turgul’un 1990 yapımı “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni” adlı filminde kendisini oynadı. Beş kişiyle kılınan bir cenaze namazı sahnesinde Şener Şen ile aralarında geçen şu diyalog, hafızalarda yer etti:

“Nubar”

“Ne?”

“Sen Ermeni değil misin?”

“Ermeni’yim...”

“Namazda ne işin var?”

“Ne yapayım, cemaat o kadar az ki adama ayıp olacak...”

14 Ocak 1994 tarihinde, İstanbul’da vefat etti. Terziyan’ın ismi, “Nubar Terziyan Sanatçılar Sokağı” adıyla 2014 yılında Sarıyer’in Büyükdere Mahallesi’nde yaşadığı sokağa verildi.

450’nin üzerinde film ve dizide rol aldı. Bazıları şunlardır:

İstanbul’un Fethi (1951)

Edi ile Büdü (1952)

Cilalı İbo Yıldızlar Arasında (1958)

Küçük Hanımefendi (1961)

Düğün Gecesi (1966)

Boş Çerçeve (1969)

Tatlı Meleğim (1970)

Sezercik Yavrum Benim (1971)

Doğu Ekspresinde Cinayet (1974)

Minyeli Abdullah (1989)

Çingene (1989)

 

Sezen Aksu’nun “Kırık Vals” adlı şarkısında Nubar Terziyan:

Kirpiklerinde bir çiğ tanesi olsam

Ansan o bahçeyi, rüzgârı çağırsan

Mevsim sulu boya olsa

Günlerden mercan

İşte sanki o an

Nubar Terziyan sırtımı okşar

Eski filmler hâlâ o bahçede

Siyah beyaz ağlar.

 

Karin Alyanakziya’nın gözünden Nubar Terziyan: “Ekrandakinden çok daha farklı biriydi. Sürekli çalışırdı. Mutfağa girer, yemekler pişirirdi. Semt pazarına gitmeyi, muziplikler yapmayı severdi. Pazarda insanların arkasından yaklaşır, şakalar yapardı; çocuktum, utanırdım, anlamazdım. Bir gün misafirliğe gidilecekti. Bir paket aldı, küçük küçük kesilmiş ciğerleri pudra şekerine buladı, lokum diye. Gerisini siz düşünün...”