Refik Halit Karay
14 Mart 1888 tarihinde İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanîsinde okurken Fransızca hocası ve okul müdürüyle yaşadığı bir problem yüzünden okuldan ayrıldı. Daha sonra imtihanla dışarıdan diploma aldı. Hukuk Mektebine girdi; ancak, ikinci sınıfta terk etti. Hukuk öğrencisiyken başladığı Maliye Nezareti Devâir-i Merkeziye Kalemindeki memuriyetini 1908’de İkinci Meşrutiyetin ilânıyla bıraktı.İlk yazısı 1909’da Servet-i Fünûn’da çıktı. Ahmed Midhat Efendinin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde başyazıları yazdı (1909). Kendisi Son Havadis adıyla gazete yayınladısa da iki hafta devam edebildi.
Fecr-i Âtî topluluğuna katıldı. Kalem ve Cem gibi dergilerde Kirpi imzasıyla yazdığı yazılarla tanındı. Mahmud Şevket Paşa’nın öldürülmesi üzerine diğer muhalifler gibi, o da Sinop’a sürüldü; burada üç yıl kaldıktan sonra Çorum, Ankara ve Bilecik’te sürgün hayatı yaşadı. Bu sürgün hayatından Türk edebiyatı Memleket Hikâyeleri’ni kazanmıştır. Bu hikâyelerinde Cumhuriyetten önceki Anadolu’nun şehir, kasaba ve köy hayatını görüyoruz.
1917-1918’de Yeni Mecmua’da yayınlanan hikâyeleri ve sohbetleri büyük ilgi çekti. İttihat ve Terakkî’nin desteğiyle çıkan Türk Yurdu dergisinde ünlü ’Boz Eşek’ hikâyesi yayınlandı. Ziya Gökalp’in araya girmesiyle Refik Halid sürgünden kurtulup İstanbul’a döndü. Bir tarafta Robert Kolej’de Türkçe dersleri verdi, bir taraftan da Vakit, Tasvir-i Efkâr ve Zaman gazetelerinde siyasî ve edebî yazılar yazdı. Mütareke döneminde Hürriyet ve İtilaf Fırkasının merkez heyeti üyesi seçildi. Fırka onu Sabah gazetesinin başyazarlığına getirdi. Alemdar ve Peyam-Sabah’ta da siyasî yazılarını sürdürdü. 1919’da Damad Ferid Paşa hükûmeti Refik Halid’i Posta-Telgraf Genel Müdürü yaptı (1919). Bir müddet sonra kendi isteğiyle görevinden ayrıldı. Aydede isimli mizah dergisini çıkardı (1922). Dergide dönemin tanınmış mizah yazarlarını bir araya getirdi. ’Nakş-ı Ber-âb’ sütununda yazdığı yazıları merakla okundu.
Refik Halit Millî Mücadeleye karşı yazılar yazmıştır. Bu yüzden 1924’te Yüzellilikler listesine alınarak yurt dışına çıkarıldı. Sürgün yılları Beyrut ve Halep’te geçti. Buralarda Doğruyol (1924) ve Vahdet (1928-1937) gazetelerini yönetti. Vahdet gazetesinde Atatürk’ü övdü. Affedildikten sonra 1938’de yurda döndü. Yine gazetelerde yazdı. 1948’de Aydede’yi yeniden yayınladıysa da ilgi görmeyince 1949’da dergiyi kapattı. İstanbul’da öldü. Kabri Zincirlikuyu’dadır.
Karay, hikâye, roman, hatıra, kronik mizah ve hiciv türlerinde eserlere imza attı. Günlük konuşma dilini ustalıkla kullandı. Tasvirî anlatımlarında en ince ayrıntıları yalın bir dille verdi. 18 Temmuz 1965 tarihinde vefat etti.
Hikâyeleri: Memleket Hikâyeleri (1919), Gurbet Hikâyeleri (1940). Romanları: İstanbul’un İç Yüzü (1920; İstanbul’un Bir Yüzü adıyla, 1939), Yezidin Kızı (1937), Çete (1939), Sürgün (1941), Anahtar (1947), Bu Bizim Hayatımız (1950), Nilgün (3 cilt: Türk Prensesi Nilgün, Mapa Melikesi Nilgün, Nilgün’ün Sonu, 1950-1952), Yer Altında Dünya Var (1953), Dişi Örümcek (1953), Bugünün Saraylısı (1954), 2000 Yılının Sevgilisi (1954), İki Cisimli Kadın (1955), Kadınlar Tekkesi (1956), Karlı Dağdaki Ateş (1956), Dört Yapraklı Yonca (1957), Sonuncu Kadeh (1965), Yerini Seven Fidan (1977), Ekmek Elden Su Gölden (1980), Ayın On Dördü (1980), Yüzen Bahçe (1981). Hatıraları: Minelbâb İlelmihrab (1946), Bir Ömür Boyunca (1980). Mizah ve hicivleri: Sakın Aldanma İnanma Kanma (1915), Kirpi’nin Dedikleri (1918), Agop Paşa’nın Hatırâtı (1918), Ay Peşinde (1922), Guguklu Saat (1925), Tanıdıklarım (1922). Kronikler: Bir İçim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1937), İlk Adım (1941), Üç Nesil-Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrı’ya Şikâyet (1944). Oyunları: Kanije Müdafaası ve Tiryaki Hasan Paşa (Müfid Ratib’le, oynandı, basılmadı), Deli (1929).