Safa Önal
17 Aralık 1930 tarihinde, İstanbul Maçka Palas’ta doğdu.
Haydarpaşa Lisesinden mezun oldu. Kısa öykülerle yazarlığını geliştirmeye çalıştığı süreçte bir taraftan da çeşitli dergilerde çalıştı.
Henüz 18-19 yaşlarındayken gazetelerde tefrika romanları yayımlandı. “Dünyanın En Güzel Gemisi” adıyla bir hikâye kitabı çıkardı. İki fakülte bitirmiş bir kaymakam olan babası ise Safa Önal’ın yazarlıkla ilgili çabalarını desteklemedi.
Safa Önal, bu süre zarfında bir valiz edindi ve yazdıklarını orada birikirdi. Hiç durmadan yazdı lakin babası, yazılarını gördüğü yerde yırtarak şöyle diyordu: “Bu memlekette Abdülhak Hamit şair-i azamdı. [...] En büyük şair. Yamalı pantolonla öldü. Sen ne bekliyorsun yazıdan?”
Babasının tüm itirazlarına rağmen yazarlık idealinden vazgeçmedi. Genç yaşında Babıali’de önemli işlere imza atmasına rağmen daha büyük kalabalıklara hitap etmek ve daha iyi para kazanmak umuduyla Yeşilçam’da şansını denemek istedi.
Filme alınan ilk senaryosu, aslında gazetede yayımlanmak üzere yazdığı bir çizgi roman senaryosu oldu. Durumu yakın arkadaşları ile paylaştı ve yaşanan gelişmeler, Önal’ın Yeşilçam’a ilk adımlarını atmasına vesile oldu.
Önal, ilk adımlarının hikâyesini kendi ifadeleriyle şu şekilde anlattı: “52 sonları gibi bir zamandı, bir çizgi roman senaryosu istendi benden. Oradan başladı zaten bu sinema olayı. Aklımdan sinema falan geçmiyordu. Ben iyi bir öykücü, iyi bir romancı olmanın peşindeyim. ‘Okuyayım, dinler misiniz?’ dedim. [...] Okudum. [...] ‘Yahu bu çok güzel!’ filan dediler. Orada Hasan [Kazankaya] dedi ki: ‘Bu film olur.’ [...] Orhan Arıburnu; yönetmen, şair, o güzelim adam, ‘O benim dostumdur.’’ dedi. Gerçekten ertesi gün şark kahvesine, şimdi yerinde yeller esen şark kahvesine geldi o adam, aynı ciddiyetle ona da okudum. Fazla bir şey beklemiyordum. Gencim, Babıali’de tutturmuşum, öykücü olarak yürümekteyim. Okumam bittiği zaman adam, ‘Ben bunu alıyorum.’ dedi. ‘Ben bunu film yapıyorum.’ dedi. Ertesi gün için randevu verdi bana Duru Film’de. [...] Yeşilçam serüvenimin başladığı noktadır.”
Senaristlik kariyerine Orhon M. Arıburnu’nun yönetmenliğini yaptığı Kanlı Para (1953) filmi ile başlamış oldu. Daha sonra yine Arıburnu için Lejyon Dönüşü (1957) filminin senaryosunu yazdı. Bir süre asıl mesleği olan yayıncılığın yanı sıra ek iş olarak senaryo yazarlığını da sürdürdü ama bu sektörde bir gelecek göremedi.
Safa Önal’ın ciddi bir kriz yaşayan Türker İnanoğlu’nun şirketi için Stella Dallas (1937) filminden uyarladığı Hancı (1961) filmi çok iyi iş yaptı. Hancı’nın ardından bu kez Yolcu (1961) filmini yazdı. Sonra yine İnanoğlu’nun şirketi Erler Film için Çöpçatan’ın (1962) senaryosunu kaleme aldı. Bu filmlerde Parla Şenol, Eşref Kolçak ve Fatma Girik gibi dönemin yıldız oyuncuları rol aldı. Erler Film, Safa Önal’ın yazdığı senaryolarla yükselişe geçti.
Türker İnanoğlu’nun yükselişi ve ticari başarısı, Safa Önal’ın başarısıyla birlikte yürüdü. Artık Safa Önal Babıali’deki yayıncılık kariyerini bıraktı, sadece senaryo yazarlığına odaklandı. 1960’lı yıllarda Önal, müthiş bir çalışma temposuyla gece gündüz demeden senede yirmi ila otuz arasında senaryoya imza attı.
Birtakım zorunluluklar nedeniyle Öztürk Serengil’in başrolünü oynadığı Abidik Gubidik (1964) ile Orhan Günşiray ile Fatma Girik’in başrollerini paylaştığı Hop Dedik (1963) filminin senaryolarını bir gecede yazdı.
Safa Önal, bir koşuşturmaca içinde geçen kariyeri boyunca genelde ticari yapımlara imza atmış bir senarist olarak öne çıktı. Türk sinemasında bir kült film mertebesine ulaşmış Vesikalı Yarim (1967) filminin senaryosu da kendisine aitti. Safa Önal, Ö. Lütfi Akad ile ilk kez çalışma fırsatını yaratan bu projeye dört elle sarıldı.
Safa Önal, özellikle usta diyalogları ile tanınan bir yazar olarak anıldı. Onun edebiyata ve şiire duyduğu ilgi, şairlerle ve edebiyatçılarla yakınlığı, gençlik yıllarından itibaren edebiyatı yakından takip eden biri olması, senaryo yazarlığını olumlu yönde besledi. Önal, TRT için de Türk edebiyatından öyküler uyarladı.
Safa Önal, tüm senaryolarını önceleri Kolibri marka Polonya malı küçük bir daktilo ile yazdı. Sonraları Memduh Ün, Önal’a Facit marka büyük bir daktilo hediye etti.
Safa Önal, senaryo yazarlarının telif hakları konusunda verdiği mücadele ile de sektörün sembol isimlerinden biri oldu. Gece gündüz demeden çalıştığı ve senede yirmi beş senaryo yazdığı dönemlerde yaptığı işlerin bir listesini tutmadı. Safa Önal’ın oğlu ve onun kız arkadaşı, telif haklarıyla ilgili dava süreci sonucunda toplanan filmlerin yaklaşık dört yüz civarında olduğunu görünce Guinness Rekolar Kitabı’na başvuru sürecini başlattılar. Bu dönemde Guinness, resmî bir kutlama mektubuyla, Önal’ın filme çekilmiş 395 senaryosuyla “Dünyada 2005 yılına kadar en çok senaryo yazan senaryocu” olduğunu tescil etti.
Safa Önal, senaryo yazarlarına ödenmesi gereken telif hakları konusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götürdü. Yazdığı yüzlerce senaryodan büyük paralar kazanmadığını, belki rahat bir hayat geçirdiğini ama asıl parayı yapımcıların kazandığını dile getirdi.
30 Temmuz 2023 tarihinde, 92 yaşında vefat etti.
Kaynak: Seçkin Sevim, Yeşilçam Sineması’nda Senaristlik: Bülent Oran, Safa Önal ve Sadık Şendil Örnekleri, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2019.