Yankır
MEHMET YANKIRSahnenin en gerisinde Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray gibi birçok ünlüye davul çalmış bir isim Mehmet Yankır. Eşlik ettiği sanatçılardan esinlenerek 1998 yılında Anadolu türkülerini rock formunda yorumlayan Yankır, albümünden önce Suna Yıldızoğlu’yla prodüktörlük deneyimi de yaşamış, ardından büyük bir sessizliğe gömülmüştü.
Altı yaşındayken annesini ve babasını kaybeden Yankır, kendisinden küçük kardeşiyle bir süre Gaziantep sokaklarında yaşadıktan sonra, yetiştirme yurduna yerleşmiş. Müziğin kendisine göz kırptığını fark etmesi ise ortaokul dönemlerine rastlıyor. Bir askerî bando eşliğinde müzik eğitimi almak için öğretmenin elinden tuttuğu zamanları, 12 yaş olarak anımsıyor. "Kim hangi enstrümanı öğrenmek istiyorsa onun yanına gitsin dediler. Ben de baterinin yanına gittim."
PES ETMEDİ, DAHA ÇOK İSTEMEYİ SEÇTİ
Kurs sonrasında ritim duygusunu geliştirebilmesi için bolca pratiğe ihtiyaç duyan Yarkın, toy bir müzik sevdalısı olarak Gaziantep’in en çaplı orkestrası Siyah Örümcekler’in yedek kontenjanından girer kadroya. Grubun solisti, Altın Mikrofon’la şöhreti yakalayacak Edip Akbayram’dır. Grupta, eskilerin iyi bir müzisyen, bugünün gençlerinin ise Kenan Doğulu’nun babası olarak tanıdığı Yurdaer Doğulu’nun kardeşi Zafer de vardır.
Siyah Örümcekler’de ilk sahne deneyimlerini yaşayan Yarkın, İstanbul’da tutunabileceğini düşünerek düşer yola. Yalnız değildir; arkadaşı Zafer Doğulu da yüklenmiştir bavulunu. Adres ise, o yıl patlayan Elveda Meyhaneci ile Altın Plak kazanan Yurdaer Doğulu’dan başkası değildir. Doğulu, iyi bir gitarist olmanın ötesinde iyi bir orkestra yönetmenidir de. Ne var ki, bir süre yanından ayırmayıp sahneye sürdüğü Yankır’ın performansını yetersiz bulur: "Burada eksiklerini gördün. Antep’te piş, gel. Senin her zaman yanındayım." Kibar bir reddiyedir; ama dokunur Yankır’a. Pes etmek yerine, ’daha çok istemeyi’ seçer. Antep’teki o yılı, kendi deyimiyle uyku, yemek ve müzik üçgeninde geçer. Bu çalışmanın sonunda Yurdaer Doğulu tutar sözünü.
Mehmet Yankır, mutluysa da, beraber çalmak için can attığı iki sanatçı vardır: Barış Manço ve Cem Karaca. "O yıllarda Barış Manço ve Cem Karaca fırtınası esiyor. Erkin Koray da var tabii. Zafer Uludağ’lar ve birçokları hep türkülerden medet umdular. Cem Karaca ve Barış Manço ise türküleri kendi tarzlarında, keyifle yorumluyorlardı."
1977 yılında Yankır’ın hayali, kısa süreliğine kendini gösterir. Kurtalan Ekspres’in davulcusu olarak, Barış Manço’yla turne için Anadolu yollarına düşer. Ancak bu turnenin hemen arkasından Manço, Belçika’nın yolunu tutar.
Cem Karaca’nın vatandaşlıktan çıkarıldığı, yasaklı olduğu Almanya günleri