Abdullah Bin Hamdan

Abdullah Bin Hamdan


Hamdânîler hanedanının kurucusudur. Tağlib kabilesine mensup olan ve hanedana adını veren Hamdan Bin Hamdûn, 259’dan (873) itibaren Musul ve çevresinde cereyan eden siyasî olaylarda gösterdiği başarı ile Abbasî hilâfeti nezdinde itibar kazanmış, bu sayede oğullan da devletin yüksek kademelerine tayin edilmiştir.

Hamdân’ın ikinci oğlu olan Abdullah, 901’de halifenin hizmetine girdi. On yıl sonra Karmatîler’le yapılan savaşta ağabeyi Hüseyin’in maiyetinde askeri kabiliyetini ortaya koydu; bunun üzerine Musul valiliğine tayin edildi. Bu sırada Muhammed Bin Bilâl’in kumandasında isyan eden Hezbânîler’e karşı gönderildi ve çetin mücadeleler sonunda onları itaat altına almayı başardı. Ağabeyi Hüseyin’in halifeye karşı isyanı sırasında halife kuvvetleri arasında yer aldı ve ağabeyini esir alarak itibarını arttırdı. 301’de (913-14), bilinmeyen bir sebeple Musul valiliğinden azledilince isyan ederek Musul’u zorla ele geçirmeye kalkıştıysa da başarılı olamadı ve halifeden aman dilemek zorunda kaldı. Halife Muktedir-Billâh onu affetti, hil’at giydirdi ve ertesi yıl yeniden Musul valiliğine getirdi. 303’te (915-16) Hüseyin tekrar isyan edince Hamdânî ailesi mensupları hapsedildi; ancak Abdullah kısa bir süre sonra serbest bırakıldı.

Abdullah Bin Hamdân’ın 919 yılında Sâcoğullan’ndan Yûsuf Bin Ebü’s-Sâc’ı Erdebil yakınlarında yakalaması üzerine, Hamdânîler tekrar eski itibarını kazandı. Önce Dînever valiliğine tayin edilerek Horasan yolunun emniyetini sağlamakla görevlendirildi. 925’te üçüncü defa Musul valiliğine tayin edildi. Musul’da Hamdânî hâkimiyeti böylece kesinlikle kurulmuş oldu. Vali ve hilâfet ordusunun kumandanı sıfatıyla önemli bir mevki sahibi olan Abdullah, Musul ve çevresinde devamlı karışıklıklar çıkaran Bedevîler’i itaat altına alarak bölgede sükûneti sağladı.

Karmatîler’e karşı verilen mücadelede önemli bir rol oynayan Abdullah, bir süre sonra halife tarafından hac yollarının korunmasıyla görevlendirildi. Hac dönüşü, Karmatfler’in âni bir baskınına uğradı ve büyük kayıplar verdi. Kendisi de dahil yüzlerce kişi esir edildi. Basra ve Hûzistan’a sahip olmak isteyen Karmatî reisi Ebû Tâhir, halife nezdinde yardımcı olmasını istediği Abdullah’ı iyi karşıladı ve görüşmelerde aracılık yapması için esirlerle birlikte onu da serbest bıraktı. Halife ile Karmatfler arasında anlaşma sağlanamayınca Ebû Tâhir yine âni bir baskınla Kûfe’yi ele geçirdi (Kasım 927). Bir ay sonra Küfe yakınlarında yapılan savaşı da Karmatfler’in kazanması, Bağdat’ta büyük bir telâşa sebep oldu. Halife, Munis el-Hâdim kumandasında 40.000 kişilik bir orduyu Karmatîler’e karşı gönderdi. Abdullah’ın da katıldığı bu ordu Bağdat yakınlarındaki Akarkuf mevkiinde Karmatîler’le savaşa girişti; ancak her iki taraf da ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı.

Hayatının son yıllarında Abdullah da merkezdeki siyasî mücadelelere katıldı. Halife üzerinde büyük nüfuz sahibi olan Mûnis’e karşı girişilen harekette onun saflarında yer aldı. Muktedir-Billâh’ın tahttan indirilerek Kâhir-Billâh’ın halife olmasında da rol oynadı. Nihayet Bağdat’ta, birbirini takip eden karışıklıklar sırasında öldü.

Hamdânîler’in gerçek kurucusu olan Abdullah, iyi bir kumandan ve değerli bir idareci idi. Hayatının büyük bir kısmı savaş meydanlarında geçtiği için Ebü’l-Heycâ (muharebeler babası) unvanı ile anılmıştır.