Abdullah El-Harrâz

Abdullah El-Harrâz


Rey’de doğdu. Tahsil için Bağdat’a gitti. Cüneyd-i Bağdadînin kendisiyle, Bâyezîd-i Bistâmrnin de müridleriyle görüştü. Bir süre Mekke’de kaldı. Muzaffer el-Kırmrsînî, Ebü’l-Abbas ed-Dîneverî ve Ebû Abdullah Muhammed el-Mukrfnin şeyhi olan Abdullah, fütüvvet fikrine bağlı ilk sofilerden kabul edilir. İsminin sonundaki el-Harrâz (ayakkabıcı) lakabı, elinin emeğiyle geçindiğini göstermektedir.

Abdullah el-Harrâz, uzlet fikrini bedenî uzletten farklı olarak anlar ve dünyaya karşı bedenen olduğu kadar fikren ve kalben de uzlet içinde bulunmak gerektiğini savunur. Gerçekte samimi dindarlığın, dünyevî ve uhrevî hiçbir menfaat gözetmeksizin bütün benliğiyle kendini Allah’a vermek olduğuna inanır. Bu sebeple, cennetin nimetlerini düşünerek ibadet ve taata yönelenlerle Allah sevgisi ile kulluğa koşanları bir saymaz. Beşerî hallerin bile ibadet şuuru içinde olması gerektiğini söyler. Harrâz’a göre insan, Allah’ı tanıma, O’na yaklaşma ve O’na niyazda bulunma kabiliyetine sahip olmakla birlikte, bir kul olarak üzerine düşen şükür borcunu bütünüyle yerine getirmekten âcizdir. Çünkü Allah’ın sonsuz olması O’na sonsuzluğa kadar şükretmeyi gerektirir.

Hadis kaynaklarının bildirdiğine göre Abdullah el-Harrâz güvenilir bir râvidir. Hadislerini Mâlik Bin Enes’ten ve onun derecesindeki kişilerden rivayet etmiştir. Ebû Zür’a, Ahmed Bin Hanbel ve oğlu ile Begavî ve Müslim gibi muhaddisler ondan hadis rivayet etmişlerdir.