Abdurrahman El-Gafiki

Abdurrahman El-Gafiki


Endülüs valisi ve kumandanıdır. Yemen’de oturan Akk kabilesinin Gâfık koluna mensuptur. Fetihlere katılmak için Kuzey Afrika’ya gitti. Mûsâ Bin Nusayr ile birlikte Endülüs’e geçti ve Mûsâ ile oğlu Abdülazîz’in maiyetinde savaşlara katıldı. Daha sonra Endülüs’ün doğu sahillerini fethetmek üzere görevlendirildi. 721 yılında Semh Bin Mâlik’in Toulouse önünde şehid düşmesi üzerine iki ay kadar valilik yaptı. Onun yerine vali tayin edilen Anbese Bin Sühaym ile arasının açılmasına rağmen kalabalık bir ordunun kumandanı olarak Arbüne (Narbonne) taraflarında fetihlere devam etti.

Emevî Halifesi Hişâm Bin Abdülmelik tarafından 730’da Endülüs valiliğine tayin edilen Abdurrahman, İslâm kaynaklarında "el-Arzu’l-kebîre" olarak geçen Gaule (Galia, bugünkü Fransa) bölgesine sefer yapmak için hazırlıklara girişti. 732 yazında Roncevaux Boğazı’ndan Pireneler’i geçip Bordeaux üzerine yürüdü. Dordogne nehri sahilinde Aquitania Dükü Eudes’i mağlûp ederek Bordeaux’yu yağma etti. Bunun üzerine Eudes, müslüman kuvvetlerinin ilerlemesini durdurabilmek için Charles Martel’den yardım istedi. Kral unvanı taşımamakla beraber Franklar’ın başında bulunan Charles Martel, Abdurrahman’ı durdurmak için harekete geçti. İki ordu Poitiers’nin 20 km. kuzeydoğusunda bugünkü Moussaisla-Bataille mevkiinde karşılaştı. Abdurrahman’ın kuvvetlerinin hafif süvarilerden meydana gelmesine karşılık Frank ordusu zırhlı piyadelerden oluşuyordu. 114 Ramazanında (732) karşı karşıya gelen iki ordu, bir hafta kadar bekledikten sonra müslümanlann hücumu ile savaş başladı. Birkaç gün devam eden amansız mücadelede müslümanlar ağır kayıplar verdi. Abdurrahman el-Gâfikî savaş meydanında atından düşerek şehid oldu. Kumandanlarını kaybeden müslüman kuvvetleri geceleyin savaş meydanını ter-kettiler. Buna rağmen Charles Martel onları takip etme cesaretini gösteremedi. İslâm kaynaklan savaşın cereyan ettiği yere Belâtüşşühedâ adını vermiştir.

Abdurrahman el-Gâfiki’nin kumandasındaki İslâm ordusunun Poitiers’de durdurulması, Avrupa hıristiyan dünyası için büyük bir önem taşıdığı gibi, İslâmiyet’in Batı’daki ilerlemesinin de bir dönüm noktası olmuştur. Charles Martel’in bu başarısı destanlara, efsanelere konu olmuş ve halk muhayyilesini asırlarca meşgul etmiştir.