Andrew Jackson

Andrew Jackson

Andrew Jackson 15 Mart 1767’de Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Karolina eyaletinde doğdu, yaşamının büyük bölümünü Tennessee eyaletinin Nashville kentinde geçirdi. ABD’nin 7. Başkanı ve Demokrat Parti’nin kurucusu. Jackson, ABD’de iz bırakan başkanlardan biri olarak tarihe geçti. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda önemli rol oynayan George Washington, John Adams, Thomas Jefferson ve James Madison’un aksine, Andrew Jackson o eliter kesime dahil olmayan ilk başkandı. Andrew Jackson’un seçilmesi, ABD’nin mazisi ile koptuğunun göstergesiydi. 8 Haziran 1845’de Nashville, Tennessee’de öldü. İlk adımları [değiştir] Andrew Jackson mütevazı bir eğitim alabildi ve 18 yaşından sonra bir avukatın yanında çalıştı. 1788’de, sonraları Tennessee eyaletine dahil olan Kuzey Karolina’nın batısında savcı oldu. Yeni kurulan Tennessee eyaletinin anayasasını ilan eden meclisin üyeliğinden sonra sırasıyla Temsilciler Meclisi’ne ve Senato’ya girmeyi başardı. 1798’den sonra Tennessee Yüksek Mahkemesi’nde hakim oldu. Görevdeki başkan Thomas Jefferson ile tartışmalar, siyasi yaşamdan geçici süre çekilmesine sebep oldu. 1805 ile 1812 arası çiftliğini yönetti. 1806 yılında silahlı duelloda ağır yaralandı. Bir kurşun iki kaburgasını deldi ve kalbini az payla ıskalayarak göğüs kafesine takıldı. İkili duellolara devam etti; Bir başka kurşun yarası sürekli devam eden miğde ağrılarına sebep oldu.Amerikan halkı tarafından ``old hickory` (ihtiyar ceviz) takma adıyla bilinir. Esir düştüğü ingilizlerin elindeyken,bir İngiliz subayı ondan çizmelerini parlatmasını istemiş, reddedince İngiliz subay Jackson’un yüzünde kılıçla derin bir yara açmıştır. Başkanlık dönemi [değiştir] Jackson, Adams’ın aksine, kökleri eski başkanlardan Jefferson, Madison ve Monroe günlerine kadar uzanan Cumhuriyetçi Partiden çıkmış bulunan ve Demokrat Parti adı verilen kuruluştaki yandaşları başta olmak üzere halk tarafından çok seviliyordu. Jackson, 1828 seçimlerinde ezici bir ikinci seçmen çoğunluğu elde ederek Adamsı yenilgiye uğrattı. Batıdaki küçük çiftçilerin ve oylarını Endüstri Devriminden sonra gelişmiş olan ticaret ve imalatla ilişkili çıkar çevrelerine direnmek amacıyla kullanmak isteyen Doğulu işçiler, zanaatkarlar ve küçük tüccarların desteğini sağlamıştı. Andrew Jackson Amerikan devlet tarihinde hiç görülmemiş derecede bir kayırıcılık ekonomisi başlattı. Başkan seçilmesinden sonra başkentteki memurların birçoğunun yerine Jackson taraftarları atandı, yeni kurumlar yaratıldı. Sözkonusu kayırıcılığı demokrasinin gelişmesi olarak görüyordu. Bu sayede siyasi kurumlar yeni halk tabakalarına da açılmıştı. Görev sırasında, merkezi yönetimi güçlendirmek ve maliye faaliyetlerini yürütmek amacıyla 1816’da kurulan Birinci Birleşik Devletler Bankası’nın (First Bank of the United States) çöküşünden beş yıl sonra kurulan İkinci Birleşik Devletler Bankası’nı da (Second Bank of the United States) kaldırdı. Jackson’ın bankayı kaldırma sebepleri: Merkez bankasında yoğunlaşan aşırı güce karşı tepki Bankanın anayasaya aykırı olduğu düşüncesi Önemli bir para miktarının banka tarafından bağlandığı düşüncesi Bankanın kongredeki vekillere önemli ölçüde baskı uyguladığı düşüncesi Banka kuzeydoğudaki eyaletleri batıdaki ve güneydeki eyaletlere karşı kayırıyordu. Jackson, Jefferson taraftarıydı ve cumhuriyetçi bir tarım ülkesi olması ABD için en uygun olduğunu düşünüyordu. Bankanın çiftçilerin ve işçilerin aleyhinde vurguncuları ve sanayicileri kayırdığı fikrindeydi. Bankanın başkanıyla azgın kavgaların ardından, bankanın kurulmasını 1832 de yeniden engelledi. Bankaya karşı ancak kayıplı zafer elde edebildi, çünkü şimdi eyaletlerin küçük bankaları güçlenmeye başlamıştı. Vetodaki radikal demokrat pasajlar [değiştir] Jackson asıl etkiyi 1838 yılında bankanın imtiyazının uzatılmasıyla ilgili yasaya karşı koyduğu vetoda yer alan radikal demokratik pasajlar sayesinde uyandırdı. Zenginler ve güçlüler hükümet uygumalarını haddinden fazla kendi çıkarları için suistimal etmişlerdi. İnsanlar tarafından yaratılan kurumlar belki yeteneklerde, tahsilde ve refahda eşitlik sağlamayazlardı. Ama yasalar bu doğal ve adil avantajlara unvan, imtiyaz ve özel ayrıcalık sağlayarak ve zenginleri daha zengin, güçlüleri daha güçlü ederek suni ayırmalar eklerse; O zaman toplumun sade üyelerinin hükümetlerinin adaletsizliğini şikayet etmeleri hakkıdır. O zamana dek hiçbir Amerikan başkanı, Amerikan ihtilalinin cumhuriyetçi ve radikal demokratik potansiyelinin hükümetin ahlaki vazifesi olduğunu daha güçlü ifade etmemişti.