Celile Hanım

Celile Hanım

Babasının görevi nedeniyle bulundukları Selânik’te, 1880 yılında doğdu. Babası dilci ve eğitimci Hasan Enver Paşa; annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın (Karl Detroit) kızı olan Leyla Hanım'dır.

Evde özel öğrenim görerek yetiştirildi. Babasının Sultan Abdülhamit’in yaveri olduğu sırada saray ressamı Fausto Zonaro’dan resim dersleri alma fırsatı buldu. Resim çalışmalarında kuşağının diğer kadın ressamları gibi portreler üstüne yoğunlaştı. “Hamamda çıplaklık” en çok kullandığı konulardan birisi idi. Pastel renklerin hâkim olduğu resimler yaptı ve daha çok dost ve akrabalarını resmetti. Nü çalışmalarına yoğunlaştı. Gençlik yıllarında Celile Enver adı ile tanındı.

1900 yılında Şair Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi ve Celile Hikmet adını aldı. Hikmet Bey, Selanik’te Hariciye Nezareti’nde memur idi. Çocukları Nazım Hikmet 1901’de Selânik’te doğdu. 1905’te doğan ikinci çocuğu İbrahim Ali, ertesi sene kuşpalazından vefat etti. Hikmet Bey’in işi nedeniyle ailecek taşındıkları Halep’te iken Samiye adını verdikleri kızı doğdu.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle 1917’de Hikmet Bey’den ayrıldı. İlk eşi Hikmet Bey’den ayrılmak üzere olduğu sırada tanıştığı ünlü şair Yahya Kemal ile büyük bir aşk yaşadıysa da bu ilişki arzu ettiği gibi evlilikle sonuçlanmadı. Yahya Kemal ile ayrılıklarının üzüntüsü ile İstanbul’dan ayrılıp Paris’e gitti ve orada resimle ilgilendi. Bir aralık Berlin'e giderek, galerilerde atölyelerde ve müzelerde incelemelerde bulundu. İstanbul’a döndükten sonra karma sergilere kaldı; kişisel sergiler açtı; dönemin en aktif kadın ressamları arasında yer aldı. İbrahim Bey adında bir kaymakamla kısa süren bir evlilik yaptı. Soyadı Kanunu’ndan sonra “Uğuraldım” soyadını aldı.

1938'de cumhurbaşkanı Atatürk’e orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan oğlu Nazım için o dönemin milletvekili Yahya Kemal'den mektupla yardım istese de hiçbir sonuç alamadı. 1950'de hapis hayatının on ikinci yılına giren oğlunun başladığık grevine destek vermek ve oğlunun serbest bırakılması için Galata Köprüsü üzerinde tüm İstanbul’da ses getiren pankartlı eylem yaparak imza topladı ve kendisi de açlık grevine başladı.

Son yıllarında gözlerini kaybeden sanatçı, 1956’da Ankara’da vefat etti.