Dodan Project

Dodan Project

Dodan Project’in Kürtçe sözleri blues, jazz, rock, newage ve etnik müzikle harmanladığı "Be Naw / İsimsiz" isimli albümü Türküola etiketiyle yayınlandı. Erkan Özer ve Murat Öztürk’ün 1997 yılında kurup yurt içi ve yurt dışı konserleriyle kendi tarzlarını oluşturduğu grup, Kürtlerin "dengbejlik" (Kürtçe’de; bir sözü sözle aktarmak) geleneğini dünya müzik piyasasına duyurmak amacında. Kürtçe sözlü parçalarda soundda dünya müziği standartlarını yakalamaya çalışan Dodan Project, hayatın her alanında üretime endeksli yaşamayı seçtiklerini söylüyorlar. "Her yeni sesin ve melodinin insana kazandıracağı çok şeyin olması, ritmin, tınının anatomiyle yakınlığı bizi dünyadaki farklı müzik türleriyle kendimize özgü bir çalışma yapmaya itti" diyen Erkan Özer ve Murat Öztürk Kürt müziğinin bu güne kadar içe kapalı kaldığını söylüyorlar. Kakmanlar, Ciwan Haco ve Dışlat Sait’in Kürtçe müzik yapan dünya çapındaki sanatçılar olduğunu söylerken Almanya’da yaşayan Batman doğumlu Kürt şarkıcı Şivan Perver ile ünlü Türk müzisyenlerle Kürtçe’yi buluşturup teknoyla arabeski birleştiren, ’Keçe Kurdan’ (Kürt Kızı) adlı albümü yurt dışında da büyük yankı uyandıran Tuncelili sanatçı Aynur’un adını anmıyorlar. Başbakan’ın Diyarbakır ziyaretinin, ’Kürt sorunu’ telafuzunun ve Kürtçe’nin serbestliğinin sıkça konuşulduğu şu günlerde Dodan Project üyeleri, yaptıkları müziği ve amaçlarını anlattı.

Bugüne kadar yapılan Kürtçe sözlü müzikten sizin yaptığınız müziğin temel ayırımı ne?

Erkan Özer: Uzun yıllar deneysel çalışmalarımız oldu. Standart olan ve tek tipleşmiş saundlardan elimizden geldiğince uzak durduk. Kürt müziğinde gözlemlediğimiz şey kendini tekrarlaması. Bu, o coğrafya üzerinde yaşayan halkın kültürü ve müziğini, dünya müzikleri içerisine girememesine sebep oldu. Kürt müziğinde de önemli şahsiyetler dünya müziği içerisinde önemli işler yapmışlardır. Buna örnek olarak Kakmanlar, Ciwan Haco, Dilşad Said önemli isimler gösterilebilir. Biz kendi albümümüzde sound olarak caz, newage, blues tarzlarıyla bir sound yaratmaya çalıştık. Otantik eserleri kendi formatımıza yeniden derleyip düzenlemeye çalıştık. Kürt müziğinde kullanılan etnik sazları da Batı saunduyla harmanladık.

Albümdeki parçalarda Kürt müziği ve kültürünü, etnik özellikleri ne kadar koruyabildiniz?

Murat Öztürk: Repertuar aşamasında geçmişte yaşanan olay ve hikayelerden esinlenerek müzikle bütünleştirdik. Albümdeki doğaçlamalar Kürtlere uzak olmayan, kendi kültürel dokusunda da var olan dengbejlik geleneği ile bugüne dek gelebilen destanlar ve tarihi olaylardan esinlenerek hazırlandı. Bu anlamda biz sadece müzikal olarak alanımızı geniş tuttuk. Etnik özellikleri koruyarak Kürt müziği ve kültürünün dünyada hak ettiği yeri edinebilmesi için çabalıyoruz.

Albümdeki parçalar içerik olarak belli bir konsepte dahil gibi görünüyor. Temelde neyi anlatmak istediniz?

Murat Öztürk: Hayatta insana dair, gerçekliğimize aykırı düşmeyecek ne varsa onu vermek istedik. İnsanlar arasındaki önyargı ve çatışmalara karşı Aşık Veysel’in "Benim sadık yarim kara topraktır" dizesindeki farkındalık gücünü önemseyerek, hızla geçen yaşama iyi şeyler bırakabilme umudunu taşıyoruz.

Kürt müziğinin Türkiye’de ciddi bir dinleyici kitlesi var. Bu kitle sizin müziğinizi de benimseyip dinleyecek mi, ne düşünüyorsunuz?

Erkan Özer: Ülkemizde yaşanan bütün gelişimler doğal olarak o ülke içinde yaşayan bütün toplulukları etkiler. Bunlar dünyada yaşanan gelişmelerle özdeştir. Müzikal olarak da Kürt halkı içinde yeniye özlem hep vardır. Fakat yeniliklerin benimsenmesi uzun süre alabilir. Kürtlerdeki toplumsal değişim, onları iyiyi aramaya yöneltti. Bu da dünya müziğiyle ilgisini artırdı. Bu anlamda ümitliyiz.