Edith Piaf

Édith Piaf (19 Aralık 1915, Paris - 10 Ekim 1963, Grasse) Fransız şarkıcıdır.

Édith Piaf yaşadığı zamanın Fransa’sında en sevilen sanatçılardan biriydi.

Annesi Annetta Giovanna Maillard, yarı İtalyan, yarı Kabil asıllı bir göçmen ailesinden geliyordu. Babası Louis-Alphonse Gassion (1881–1944) ise sokaklarda gösteri yapan bir cambazdı. Annesi sokakta şarkı söyleyerek yaşamaya çalışmaktaydı, daha sonra babası tarafından bir geneleve kısa süreliğine bakılması için gönderildi.

Küçük yaşta, gözleri mikrop kapmış ve kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu hastalığını yaşarken, bir genelevde oranın patronu ve kadınlarıyla birlikte yaşıyordu. Aradan aylar geçtikten sonra, tedavi sonucu gözleri düzelmiştir.

Babası, küçük Édith’i genelevden almıştır ve mesleği olan sokak akrobatlığı insanlara yetmeyince, kızını sokakta insanlara karşı akrobatlık veya numara yapması için zorlamıştır. Bunun üzerine Édith, en iyi bildiği şarkıyı yâni Fransa millî marşı La Marseillaise’i söylemiştir. 14 yaşındayken babasının yanında sokaklarda şarkı söylemeye başladı. Kısa bir süre sonra da babasından ayrı şekilde kenar mahallelerde şarkı söylemeye başladı. 17 yaşındayken ilk ve tek çocuğunu doğurdu. Marcelle adını verdikleri bu talihsiz kız çocuğu 2 yaşında menenjitten öldü.Gençliğinde, en yakın arkadaşı Momone ile birlikte Paris sokaklarında şarkılar söyler ve hayatını kazanmaya çalışır. Kendisini keşfeden Louis Leplee öldürüldükten sonra, derin ve şüpheli sorgulamalara tâbî tutulur. Bir kere, yağmurlu bir günde trafik kazası geçirmiştir. O yüzden hayatı boyunca boynu kambura benzer bir şekilde yürümek zorunda kalmıştır.

Alkôlü aşırı derece kullanmaktaydı. Fransız ortasiklet boks şampiyonu, evli ve üç çocuk babası Marcel Cerdan ile tanıştı ve ikisi de birbirlerine deli gibi âşık oldular. Hayatında en çok sevdiği erkek orta siklet dünya şampiyonu boksör Marcel Cerdandı. Cerdan başkasıyla evliydi, Fransada zaten tanınan bir insandı. Marcel Cerdan, Fransa dışındadır ve Édith Piaf, onu Fransa’ya gelmesi, onu çok özlediğini söylemek için arar. Ve Édith Piafla buluşmak üzere Ekim 1949da Paristen New Yorka uçarken uçağı düştü. Bu kazadan kurtulan olmamıştı.

Ertesi günün sabahında, Piaf bir halisünasyon görür. Cerdan’ın onun yanına geldiğini sanır ve ona aldığı hediye saati bulmak için evde dolanır. Evdeki bütün kişiler, sessizdir. Piaf’a Cerdan’ın öldüğünü haber verirler ve Piaf yıkılır. Bu olayın üzerine, morfin bağımlısı olur. Kendisini avutmak zorunda kalır.(Ellerinin titremesi o zaman başlar)

Fransız rivierasındaki Plascassierde 10 Ekim 1963te karaciğer kanserinden ölür. Eşi Theo Saraponun aynı gece cenazesini gizlice Parise getirdiği, böylece hayranlarının Édith Piafın kendi evinde öldüğünü düşüneceğini umduğu söylenir. 11 Ekim günü Édith Piafın öldüğü açıklandıktan kısa bir süre (aynı gün içinde) çok sevgili dostu Jean Cocteau da hayata veda etti. Cocteaunun Piafın acısına dayanamadığı için kalp krizi geçirdiği söylenir.

Katolik Kilisesi Paris Başpiskoposu –sürdüğü hayat nedeniyle- Édith Piafın cenaze törenini yapmayı reddetti. Tabutu Père-Lachaise mezarlığına götürülürken on binlerce hayranı korteje katıldı. Mezarlıktaki törende hazır bulunanların sayısı ise 100.000i geçti.

Ünlü şarkıcı Charles Aznavour, Édith Piafın cenaze törenini anlatırken İkinci Dünya Savaşı sona ereli beri bütün Parisin trafiğini tamamen kilitleyen başka bir olay yoktur. dedi.

Yine Momone ile sokakta şarkı söylerken, Fransa’nın ünlü müzikhollerinden birinin sahibi olan Louis Leplee ile tanışır. Louis Leplee, sesini dinler ve hayran kalır. Piaf’ın lâkabını "Küçük Serçe" yapacaktır, ancak bu lâkap kullanıldığı için "Kaldırım Serçesi" adına karar verilir.

Artık Édith Piaf’ın kariyeri başlamıştır. Kısa süre içinde tüm Fransa tarafından bir "gurur" olarak kabûl edilir..