Fatma Aliye

22 Ekim 1862 tarihinde İstanbul’da doğdu. Tarihçi, hukukçu ve devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa ile Adviye Rabia Hanım’ın kızıdır. Tanzimat döneminin önde gelen isimlerinden birinin kızı olması sebebiyle ailesinin imkânlarından faydalanarak kendi kendini yetiştirdi. 

Fransızcaya olan merakı sayesinde bu dili kendi kendine öğrendi ve çok iyi düzeyde kullandı. Süt dedesinden gizlice Fransızca alfabesi almasını isteyen Fatma Aliye Hanım, odasına kapanıp kendi kendine Fransızca öğrenmeye çalıştı. Harfleri ve kelimeleri tek başına öğrenmede zorlanınca, piyano dersleri için evlerine gelen Darülmuallimat hocalarından Refika Hanım’ın yardımını istedi. 

Dil öğrenme isteği üzerine İlyas Matar Efendi’den Fransızca dersleri aldı. Ayrıca özel ders alarak Arapça da öğrendi. Hoca İbrahim Şevki Efendi’den okuma yazma derslerini alan Fatma Aliye Hanım, gramer, astronomi, edebiyat, matematik, tarih, felsefe, coğrafya gibi dersler de gördü.

Eğitimine mani olacağı düşüncesiyle evlilik konusuna tereddütle yaklaşmasına rağmen henüz on yedi yaşındayken kolağası Faik Bey ile evlendirildi. Faik Bey ancak evliliklerinin ilk on yılının ardından Fatma Aliye Hanım’ın okumasına ve yazmasına izin verdi. Bu izin üzerine Fatma Aliye Hanım, 1889 yılında George Ohnet’in Volonté adlı romanını “Meram” adıyla çevirdi ve böylece edebi yaşantısı başladı. “Bir Hanım” imzasıyla yayınladığı bu roman ile babasının dikkatini çekerek, kendisinden ders alma olanağına kavuştu. 

Babasıyla birlikte Mevlana’nın Mesnevi; İbn Haldun’un Mukaddime adlı eserlerini açıkladı. Aristo, Eflatun ile İmam Gazali, İbn Rüşd felsefelerini kıyaslayarak; Descartes, Spinoza, Auguste Comte gibi felsefecilerin görüşlerini tek başına yorumladı. 

22 Ekim 1862 tarihinde İstanbul’da doğdu. Tarihçi, hukukçu ve devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa ile Adviye Rabia Hanım’ın kızıdır. Tanzimat döneminin önde gelen isimlerinden birinin kızı olması sebebiyle ailesinin imkânlarından faydalanarak kendi kendini yetiştirdi. 

Fransızcaya olan merakı sayesinde bu dili kendi kendine öğrendi ve çok iyi düzeyde kullandı. Süt dedesinden gizlice Fransızca alfabesi almasını isteyen Fatma Aliye Hanım, odasına kapanıp kendi kendine Fransızca öğrenmeye çalıştı. Harfleri ve kelimeleri tek başına öğrenmede zorlanınca, piyano dersleri için evlerine gelen Darülmuallimat hocalarından Refika Hanım’ın yardımını istedi. 

Dil öğrenme isteği üzerine İlyas Matar Efendi’den Fransızca dersleri aldı. Ayrıca özel ders alarak Arapça da öğrendi. Hoca İbrahim Şevki Efendi’den okuma yazma derslerini alan Fatma Aliye Hanım, gramer, astronomi, edebiyat, matematik, tarih, felsefe, coğrafya gibi dersler de gördü.

Eğitimine mani olacağı düşüncesiyle evlilik konusuna tereddütle yaklaşmasına rağmen henüz on yedi yaşındayken kolağası Faik Bey ile evlendirildi. Faik Bey ancak evliliklerinin ilk on yılının ardından Fatma Aliye Hanım’ın okumasına ve yazmasına izin verdi. Bu izin üzerine Fatma Aliye Hanım, 1889 yılında George Ohnet’in Volonté adlı romanını “Meram” adıyla çevirdi ve böylece edebi yaşantısı başladı. “Bir Hanım” imzasıyla yayınladığı bu roman ile babasının dikkatini çekerek, kendisinden ders alma olanağına kavuştu. 

Babasıyla birlikte Mevlana’nın Mesnevi; İbn Haldun’un Mukaddime adlı eserlerini açıkladı. Aristo, Eflatun ile İmam Gazali, İbn Rüşd felsefelerini kıyaslayarak; Descartes, Spinoza, Auguste Comte gibi felsefecilerin görüşlerini tek başına yorumladı. 

1892 yılında kendi adıyla yayımladığı “Muhadarat” adlı ilk romanının yazdı. Bunun yanı sıra dönemin gazete ve dergilerinde kadınların eğitimi, çok eşlilik, moda gibi konularda da yazılar kaleme aldı. Aynı yıl “Nisvan-ı İslam” adlı anı türündeki romanı yayınlandı. Bu eseri Fransızca ve Arapçaya çevrilerek Chicago Sergisi’nde ödül aldı. “Udî” adlı romanı da Fransızcaya çevrildi. Chicago’daki World’s Colombian Exposition Woman’s Library, 1893 yılında Fatma Aliye’ye gönderdiği bir mektupta, kadın yazarların eserleriyle, biyografilerinin bulunduğu The Woman’s Library of the World’s Fair Catalogue’da kendisine de yer verileceğini, bunun için biyografisi ile kitaplarını göndermesini istedi. Daha sonraki bir mektupta ise gönderdiği makale ve kitaplarının ellerine ulaştığı bilgisi yer aldı. 

“Hanımlara Mahsus Gazete”, “Muhadderat”, “Mahasin”, “Ümmet”, “İnkılab” gibi dergilerde kadın sorunlarına ilişkin makaleler yazan Fatma Aliye Hanım kadın haklarının savunuculuğunu muhafazakâr görüşlerden kopmadan yaptı. Eserlerini sadece sanat adına kaleme almadı ve dönem koşulları içerisinde öne çıkan sorunları da ele alarak, çeşitli çözüm önerileri sundu. 1898-99 yıllarında kaleme aldığı Levayih-i Hayat adlı on mektuptan oluşan eseri, “Hanımlara Mahsus Gazete”de tefrika edildi. Aynı yıl “Tedkik-i Escam” adında felsefe türündeki eseri yayımlandı. 1899-1901 yıllarında Emevi, Arap, Osmanlı hanedanlarına mensup ünlü İslam kadınlarının yaşam öykülerini anlatan “Namdaran-ı Zenan-ı İslamiye” adlı yazı dizisi ise “Malumat” gazetesinde yayımlandı. 1910 yılında “Enin” romanını, 1913-14 yıllarında tarihî bir eser niteliği taşıyan “Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı” ile 1915 yılında “Tarih-i Osmanî’nin Bir Devre-i Mühimmesi Kosova Zaferi-Ankara Hezimeti” adlı eserlerini yazdı. 

Ahmed Mihdat Efendi, mektuplaştığı ve yetişmesine yardımcı olduğu Fatma Âliye Hanım hakkında "Fatma Âliye Hanım yahud Bir Muharrire-i Osmaniye’nin Neş’eti" (1895) adlı eserini kaleme aldı. Hakkında monografi yazılan ilk kadın olarak edebiyat tarihimizde yerini aldı. 

Türk edebiyatının ve İslam coğrafyasının ilk kadın romancısı olarak tanınan Fatma Aliye Hanım romanları kadar, tercümeleri ve makaleleri ile de nam saldı. Tercümelerinde ve ilk yazılarında “Bir Kadın”, “Bir Hanım”, “Âliye”, “Mütercime-i Meram” takma isimlerini kullandı. 

Edebiyat dışında yardım cemiyetleri ile de ilgilendi. 1896-97 Osmanlı-Yunan Savaşı’nda yaralanan askerlerin ailelerini koruma maksadıyla “Nisvan-ı Osmaniye İmdat Cemiyeti” adında ülkedeki ilk resmi kadın derneklerinden birini kurdu. Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazılar yazarak, kadınları savaşan askerlere yardıma davet etmişti. Bu çalışmaları sonucunda gelen yardımlar gazete binasına sığmadı ve sonraki yardım kampanyaları için örnek teşkil etti. Aynı zamanda Hilal-i Ahmer Cemiyetinin de ilk kadın üyesidir. 

Kızlarından birinin Katolik rahibe olmasından dolayı çok üzüldü ve bu üzüntüsüyle sağlığı bozuldu. Yavaş yavaş yazınsal ve sosyal hayattan uzaklaşmaya başladı ve tedavi için 1924’te Fransa’ya gitti. 13 Temmuz 1936 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Feriköy Mezarlığında defnedildi. 

Romanları: 

Meram (George Ohnet’in Volonté adlı romanının çevirisi)

Hayal ve Hakikat (Bir Kadın takma adıyla Ahmed Midhat Efendi ile birlikte) 

Muhâdarât 

Re’fet 

Udi 

Levayih-i Hayat 

Enîn 

Diğer eserleri: 

Nisvan-ı İslâm (Hatıra-inceleme) 

Taadüt-i Zevcât’a Zeyl (Araştırma) 

Teracim-i Ahval-i Felasife (Felsefe yazıları) 

Namdârân-ı Zenân-ı İslâmiyân (Hayat hikâyeleri) 

İstilâ-yı İslâm (Tarih) 

Tedkik-i Escâm 

Kosova Zaferi ve Ankara Hezimeti (Tarih) 

Ahmet Cevdet Paşa ve Zamanı (Hatıra-biyografi) 

Tezâhür-i Hakikat (Yayınlanmadı) 

Hakkındaki yayınlar: 

Mübeccel Kızıltan, “Öncü Bir Kadın Yazar: Fatma Aliye Hanım”, Journal of Turkısh Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, C. XIV/1990 (1991), s. 283-323. 

Tülay Gençtürk, Atatürk Kitaplığı Fatma Aliye Hanım Evrakı Katoloğu-1, 1994. 

Kaynak: Fahrünnisa Bakırcı, Modern Türkiye’nin Oluşumunda Tanzimat Dönemi Kadın Gazeteci ve Yazarların Rolü (1839-1918),Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Gazetecilik Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2013.