Feryal Öney

Feryal Öney

Kardeş Türküler’in konserlerinde en derinden yaralayan ya da en hoplatan zıplatan şarkıların sesidir Feryal Öney. Bir taraftan o şahane sesiyle ciğerimizi parçalarken bir taraftan da güleryüzü ve hafiften dalgacı yürü gidelim kol hareketiyle bütün kitleyi gaza getirmeyi öyle güzel becerir ki. Ağlayacak mısınız oynayacak mısınız, ezberiniz bozulur. Ama öyle hoştur ki, bozan o olsun dersiniz ve ona uyarsınız. Şimdi tam da ona tekrardan uyma vakti. Bu sefer tek başına. 96’da yaptığı ’Hardasan’dan sonra ikinci solo albümü ’Bulutlar Geçer’le yine tüm şahaneliğiyle bizimle. İyi ki var. Bir taraftan içimizde ateşler yakıp bir taraftan harlanan ateşe sular serpiyor.

Solo albüm yapınca insan, yahu gruba da ihanet ediyor olmayayım diye aklından geçiriyor mu?
BGST’de şu hep konuşulur: Oyuncu, dansçı, müzisyen olsun bu işte profesyonelleşmek isteyen herkes, tek başına proje de yapsın. Çünkü bu çok geliştirici bir şey. Ben mesela bu albümü yaparken, Abdal ve Türkmen müziği üzerine çok uzun araştırmalar yaptım. Bir sürü şey öğrendim bu müzikle ilgili. Bu birikimler Kardeş Türküler’de de kullanılacak. Arkadaşlarıma bir şeyler öğretebiliyor muyum kendim öğrenirken diye soruyorum tabii ki kendime. Okumalar yapıyorsun, bir sürü şey dinliyorsun. İşte onları yaygınlaştırınca o vicdan azabı azalıyor!

Bu albüm Kardeş Türküler albümünden ne kadar farklı olabildi?
Açıkçası şu anda yaptığım şey bence solist olarak birikimimin sergilenmesi. Ben Kardeş Türküler’de ne kadar geliştiysem onun neticesi bu albüm. Albüm sound olarak Kardeş Türküler’in ’Bahar’ının bir aşama sonrası gibi oldu. Elektronik olarak bir basamak üstü denebilir. Çünkü yine düzenlemeleri yapanlar Kardeş Türküler’den insanlar. Çok ayrışmamakla birlikte bir nebze farklı.
Düzenlemelerini bambaşka insanlara yaptırmayı düşünmediniz mi?
Sanırım ben risk alamayan bir insanım. Aklımın ucundan bile geçmedi. Biri düzenlemeleri yapacak ben üzerine okuyacağım, olmazdı. Birlikte çalışmak, düzenlemeyi yapan kişinin dilini de bilmek gerekiyor. Belki başkası olsa, çok iyi bir şey çıkardı ama... Bizimkiler olsun, benim dilimden onlar anlar dedim.

Repertuar nasıl oluştu?
’İp Attım’ ve ’Sarı Yazma’ benim 10 yıl önce çalıştığım iki türkü. ’Kozanoğlu’ yıllardır Musa Eroğlu’ndan dinlediğim bir türkü. Türkmen müziğinin belli formları var: Bozlak, barak, oyun havası, semah. Hep ileride bir çalışma yaparsam bunları kullanırım diyordum. Onların hepsinin olmasına ve ne kadar güzel türkü dediğim türküleri koymaya gayret ettim. Sonra coğrafi olarak da kriter koyduk. Akdeniz, Ege, Orta Anadolu’ya yeterince dağılmasına baktık. Belli başlı sanatçılar da olsun dedik. Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Seyit Ali, Musa Eroğlu, Ali Ekber Çiçek gibi. Bir de kadın ağızlı türküler olmasına dikkat ettim.

Ne demek kadın ağızlı türkü?
Söyleyeni belli değildir ama sözlerine baktığında bir kadının söylediğini anlarsın. Bu türküler genelde kadınların kadın ortamlarında söylediği türkülerdir. Biz BGST’li kadın müzisyenler olarak kadın ağızlı türküler üzerine çalışmalar yaptık. Onların ürünü aslında bu. Bu albümde de ’Gel Yanıma’, ’Aynalı Körük’, ’Giden Ay Tutulur Mu’ kadın ağızlı türküler. Sözlerini benim yazdığım ’Irak Olduk’ da tabii ki kadın ağızlı. O şarkıda eskiden bir tek Kürt anneler sesini çıkarırdı, şimdi Türk anneler de sesini çıkarmaya başladı, çocuklarımız ölmesin artık diye. Başbakanın "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" sözünü hatırlayacaksınız! Bunun üzerine oldu bu şarkı. Ve aslında bu şarkı biraz son dönemdeki olaylara da denk geldi. "Tek sen mi, sen misin seven, sıkma, boğma, az sev yeter" diye milliyetçilere seslenen bir yanı da var. Derdimi döktüm yani. Çok erkek ozanların şarkıları olsun istemedim.

Tamam Kardeş Türküler’de bir "kardeş payı" var, o şu yöre, bu şu yöreyi söyler diye. Ama siz bu albümde isteseydiniz hiç söylemediğiniz Çingeneceyi de söyleyebilirdiniz. Özgürlüğünüz var çünkü. Neden yapmadınız?
Tematik olsun istedim. Feryal’in sesi değildi derdim. Türkmen müziği denen müzik nasıl bir müziktir onu bilmek için yola çıktım. Benim de kökenlerim Türkmen. Bugün Türkmen dendiğinde Orta Anadolu’nun MHP’lileşmiş yerleri geliyor akla. Araştırınca, Osmanlı döneminde Alevi ve göçer kimliklerinden dolayı bayağı muhalif olduklarını görüyoruz. Osmanlı sürekli bastırmaya çalışmış. O zaman onlar ezilenmiş, biraz bunu hatırlatmak da istedim. Türkülerin sözlerine bakınca anlaşılıyor. Sizin dediğiniz de belki ileriki albümlerde olur. Ama Çingenece söylemem. Onu bizim Fehime benden iyi yapıyor zaten!

İyi oldu Türkmenim dediğiniz, çünkü siz bizim için Kardeş Türküler’in solisti Feryal Öney’siniz o kadar.
Konya Akşehir’de 70’te doğmuşum. Babam Niğdeli, annem Akşehirli. Babam öğretmen okulundayken, Akşehir’de tanışıp evleniyorlar. Dört kız kardeşin ikincisiyim ben. Bizim pilli bir pikabımız vardı, dört beş yaşlarındayken akşamları oturur, babam hadi herkes ne dinlemek istiyorsa söylesin der, herkes ne istediğini söyler, o pikaba konur ve dinlenirdi. Babamın öğretmen maaşıyla her ay bir kitap alınırdı, birkaç da plak. Babam mandolin kursu da verirdi. Bana vermeye çalıştı ama ben yeteneksiz çıktım! İlkokulda öğretmenim benim sesimin güzel olduğunu ve müziğe yeteneğim olduğunu anladı. Çok içe dönük bir çocuktum, açılmaya başladım. Hiç bırakamadım sonra da. Sonra Boğaziçi Türk Dili ve Edebiyatı’nı kazandım 87’de. Koroya girdim. Yıllarca her türlü müziği denedik. 90’lı yıllarda kimlik fikri ortaya çıkmaya başlayınca bizi de etkiledi ve Kardeş Türküler ortaya çıktı. Ve ben de orada ciddi olarak devam etmeye karar verdim.

Bu son bir aydan sonra "türküler"in hâlâ "kardeş" olduğuna inanıyor musunuz? Böyle kardeşlik olmaz olsun demiyor musunuz?
Diyor insan tabii ki. Sarı Gelin son dönemde çok çalındı benim sesimden. Aslında ’Sarı Gelin’ çok üzücü bir hikâyenin türküsü. Birisi Türk birisi Ermeni iki genç birbirlerini seviyorlar ama ai...