Fransicso Franco

Fransicso Franco

Francisco Franco Bahamonde 4 Aralık 1892de Galiçya bölgesinin Ferrol kentinde doğdu. Akranlarından daha disiplinli bir ortamda yetişti. Ailenin önceki dört kuşağının çocukları ve ağabeyi gibi, Franco’nun da deniz subayı olması istendi; ama Deniz Akademisine sınırlı sayıda öğrenci alındığı için açıkta kalan Franco, bahriyeli değil, harbiyeli olmak zorunda kaldı. 1907de, 14 yaşında Toledo Piyade Akademisine girdi.

Sömürgeci İspanyol birliklerinin 1909da Fas’ta başlattığı askerî harekâta katılmak için gönüllü olarak orduya yazıldı. 1912de Fasa gönderildi ve orada 1927’ye kadar görev yaptı. Bu süre boyunca Kuzey Afrika’daki İspanyol ve Fransız egemenliğine karşı savaşan direniş hareketinin önderi Abdülkerim Hattabi’ye karşı Fransızlarla beraber savaştı. Üsteğmen rütbesiyle, seçkin Faslı askerlerden oluşan bir süvari alayına katıldı. 1915te karnından ağır yaralandı ve tedavi için İspanya’ya gönderildi. 1920de, yeni kurulan İspanyol Yabancılar Lejyonu’nun komutan yardımcılığına getirildi. 1923te o lejyonun komutanı oldu. Faslı yurtseverlere karşı yürütülen zorlu harekât sırasında, komuta ettiği lejyon, ayaklanmayı bastırdı. Bu başarısı üzerine ulusal bir kahraman olan Franco, 1926da tuğgeneral oldu. 1928de, yeni kurulan Zaragoza Askerî Akademisi’nin komutanlığına atandı.

1931de, İspanya Krallığının devrilmesinden sonra kurulan Cumhuriyet Yönetimi, koyu bir antimilitarist politika izlemeye başladı. Zaragoza Askerî Akademisi kapatıldı. Franco, Kralın Özel Danışma Kuruluna kabul edildi. 1933te, tutucu güçler Yeni Cumhuriyetin denetimini ele geçirince, Franco komutan olarak eski görevine geri döndü. 1934te tümgeneral oldu. Aynı yıl, Hükûmete üç sağcı üyenin alınmasına karşı çıkan Asturiaslı maden işçilerinin ayaklanmasını bastırmakla görevlendirildi. Bu başarısı ününü artırdı. 1935’te genelkurmay başkanı oldu. Franco, antimilitarist yönetim sırasında zayıflamış olan askerî kurumları yeniden güçlendirmeye çalıştı.

Hükûmet merkez-sağ çizgideydi. Kırsal bölgeleri denetleyemez hâle gelmişti. Ocak 1936’da parlamento dağıtıldı ve yeni seçimlerin yapılacağı açıklandı. Cumhuriyetçi ve sol eğilimli partilerin oluşturduğu Halk Cephesi, kralcı Milliyetçi Cephe’yi seçimlerde yenerek iktidar oldu. Franco ülkedeki karışıklıkların giderek arttığını ileri sürerek Hükûmetten olağanüstü durum ilan etmesini istedi. Bu isteği Hükûmet tarafından reddedildi ve genelkurmaylıktan uzaklaştırılan Franco, Kanarya Adalarında önemsiz bir komutanlığa atandı. Halk Cephesi iktidarını devirmek için planlar yapan sağcı subaylarla ilişki kurarak darbe hazırlıklarına girişti.

18 Temmuz 1936da, Franco’nun askerî ayaklanmayı ilan eden bildirgesi, Kanarya Adalarındaki radyodan anons edildi. Franco ertesi gün Fas’a gitti ve o bölgeyle bölgedeki İspanyol ordusunun denetimini yirmi dört saat içinde ele geçirdi ve José Sanjurjo’nun ölümünden sonra faşist hareketin başına geçti. Ardından ordusuyla beraber İspanya’ya çıktı, Madrid’e doğru ilerlemeye başladı. Böylelikle, Madrid ve Barselona dışındaki garnizonların çoğunun ayaklanmaya katılmasıyla başlayacak ve üç yıl sürecek olan İspanya İç Savaşı başlamış oldu.

Madrid’in varoşlarına kadar ilerleyen milliyetçi güçler durduruldu. Kente düzenlenecek son saldırıyı yönetmesi ve gerekli hazırlıkları yapması için bir başkomutan seçilmeye karar verildi. Franco Ekim 1936da, yeni milliyetçi Hükûmetin başkanlığına getirildi. Fakat Franco Hükûmeti, aradan üç yıl geçmesine rağmen ülke çapında tam bir denetim kuramadı. Franco Ocak 1938’de Devlet ve Hükûmet Başkanlığı ile Kara ve Deniz Kuvvetleri Başkomutanlığına getirildi.

Franco’nun ilk hedefi, İspanya’ya İç Savaş’tan önceki gücü yeniden kazandırmaktı, fakat tüm ülkede denetimi sağlamasından yalnızca beş ay sonra başlayan II. Dünya Savaşı, Franco yönetimini sarstı. İç Savaş yaşanırken kendisine destek çıkan Hitlerci ve faşist rejimlerden yana çıkarak 1939’da Anti-Komintern Paktını imzaladı. II. Dünya Savaşına karışmaktan kaçındı.

Franco, görece Hitler’e daha yakın bir çizgi izledi. Diplomatik ve askerî alanlarda doğrudan bir taahhütten kaçındı. İspanya, 1940ta, Hitler’in isteğine uyarak, Milletler Cemiyeti denetiminde bulunan Tanca şehrini işgal etti. İspanya, Almanlar gerilemeye başlayınca Müttefiklere yaklaşmak için Tancayı boşalttı.

1947de "Katolik ve Sosyalist bir devlet" olarak tanımlanan İspanya, Veraset Yasasıyla yeniden bir krallığa dönüştü ve Franco devletin ömür boyu koruyucusu ve kral naibi oldu. Franco yönetiminin en zor dönemi, II. Dünya Savaşından sonra, yeni kurulan Birleşmiş Milletler’in İspanya Hükûmetiyle ilişkileri kesmesiyle başladı. Doğu ve Batı arasındaki ilişkiler iyice kötüleşip Soğuk Savaş doruk noktasına ulaşınca, diğer ülkelerin İspanya’yı dışlama politikası da sona erdi ve 1948den sonra İspanya’nın Batılı ülkelerle ilişkileri düzelme sürecine girdi. 1953te İspanya ile ABD arasında on yıllık bir askerî yardımlaşma paktı imzalandı. Böylelikle İspanya, 1955te BM’ye, 1958de de Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na girebildi. Franco yönetimi, antlaşma uyarınca ABD’ye askerî üsler verdi.

Franco, yönetimin ölümünden sonra da sürmesi için önlemler aldı. 1947de halk oylaması yapıldı ve monarşi yönetimi İspanya’da yeniden kuruldu. 1966da yürürlüğe koyduğu bir düzenlemeyle devlet ve hükûmet başkanının yetkilerini birbirinden ayırdı. 1969da XIII. Alfonso’nun 32 yaşındaki torunu Juan Carlos’u veliaht ilan etti. 1973te ise başbakanlık görevini bırakan Franco, devlet başkanlığını, Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığını ve Falanj liderliğini sürdürdü.

Franco Temmuz 1974te hastalandı ve Juan Carlos, devlet başkanı vekili olarak görevi devraldı. Bir yıl sonra, Parkinson hastalığı da dâhil olmak üzere daha fazla sağlık sorunları baş gösterdi ve bir kez daha hastalandı. Ekim 1975te ise komaya girdi. Ailesi bitkisel yaşamın noktalandırılmasını istedi ve Franco 20 Kasım 1975te öldü.

Franco koyu bir Katolikti. Kedisine karşı duranları ya hapsetti ya da vatandaşlıktan çıkarıp sınır dışı etti. Komünistler, sosyalistler ve cumhuriyetçiler fişlendi veya tutuklandı. Franconun bu tavırları, George Orwell’ın 1984 romanına ilham verdi. İspanya İç Savaşı’nın anlatıldığı ve Ernest Hemingway tarafından yazılan Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanı da İspanya’nın kötü şöhretine dair önemli eserlerden biri oldu.


    Warning: Invalid argument supplied for foreach() in /home/yasoy/domains/yasamoykusu.com/public_html/component/story/detail.php on line 67