İbrahim Çallı
13 Temmuz 1882 yılında Denizli’de doğdu. İlköğrenimini Denizli’de tamamladı. Resimle ilk tanışması bir Rum kundura tamircisinin dükkânındaki Köroğlu-Ayvaz resimleriyle oldu. Bu resimlerden etkilendi. Evlerinin beyaz badanalı duvarlarına kara kalemle Köroğlu- Ayvaz resimleri yapmaya başladı, bu davranış henüz resim sanatına yabancı olan ev halkının tepkilerine neden oldu. Resme karşı olan tutkusu gittikçe büyüdü. Rüştiye’yi Denizli’de tamamladı, sonra da İzmir Mülki İdadisini bitirdi.
Ardından Malumat gazetesinin dağıtımcılığına başladı. Daha sonra tanıştığı Asım Hakkı, yazısının güzel olduğunu ve isterse Yenicami’de arzuhâlcilik yapabileceğini söyledi. Bir gaz tenekesi ve kalem alarak arzuhâlciliğe başladı. İlk gün yüz para kazandı, ikinci gün yazdığı bir aşk mektubundan beş kuruş aldı. Artık yazısını beğenenler çıkmaya başladı. Vefa İdadisi öğrencilerinin resim kursu aldıklarını duyunca, girişimlerde bulunarak bu kursiyerler grubuna dâhil oldu. Satın aldığı bir kartpostalı hiç uyumadan sabaha kadar çalışarak büyüttü, hocası bu çalışmayı çok beğendi. Bu beğeni Çallı’yı teşvik etti. Bu dönemde Ermeni ressam bir hoca hayatına katıldı. Sürekli bir geliri olduğu için Ermeni ressamdan ayda elli kuruşa resim dersleri almaya başladı. Ermeni ressamın atölyesine gelen diğer ressamlardan birisinin burada fazla bir şey öğrenemeyeceğini ve Sanayi-i Nefise Mektebine girmesinin kendisi için daha iyi olacağını söylemesi üzerine 1906 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi. Öğrenim yılları boyunca adliyedeki görevini de sürdürdü, altı yıllık okul süresini üç yılda tamamladı.
1910 yılında Maarif Vekaleti’nin açtığı yurtdışına gönderilecek öğrenciler yarışmasına “Çıplak Adam” ve “Harekât Ordusu’nun Muhafız Alayından Maksut Çavuş” isimli eserleriyle katıldı, birinciliği kazanarak Hikmet Onat ve Ruhi Arel ile birlikte Paris’e gönderildi. Paris’te Fernand Cormon atölyesinde dört yıl süren bir eğitim aldı. Bu arada diğer ülkelerden gelen sanatçılar ve arkadaşlarıyla beraber empresyonist eserlerle dolu galerileri ziyaret etme fırsatı buldu. Paris’teki yaşamı, sanatına renk ve ışık kattı. 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle eğitimini yarıda bırakarak yurda dönmek zorunda kaldı.
1 Kasım 1914 tarihinde Sanayi-i Nefise Mektebi Resim Bölümünde yağlı boya atölyesi hocası olarak göreve başladı. 21 Eylül 1915 tarihinde de Hikmet Onat’ın desen atölyesinin başına getirilmesiyle birlikte okulda yeni bir dönem başladı. Derslerde resim sanatını sevmenin ne demek olduğunu öğrenirken, Hikmet Onat da öğrencilerine doğruyu görmek ve sağlam desen çizmenin inceliklerini öğretiyordu. 1917 yılında Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın emriyle Türk resim sanatını yurt dışında tanıtmak, savaş ve kahramanlık resimleri üretmek üzere Şişli’de kurulan Harbiye Nezareti Resim Atölyesi’nde diğer ressamlarla birlikte savaş ve kahramanlık resimleri yapamaya başladı. Bu atölyede yapılan resimler 1918 yılında Galatasaray Salonlarında sergilendi. Sergi daha sonra Viyana’ya da götürüldü. Ressam Mehmet Ruhi ve İhsan Bey tarafından Serbest Resim Atölyesi adında özel bir resim atölyesi açıldı. Bu atölyenin önemli hocalarının başında gelmekteydi. Hükûmet ya da akademi tarafından yurt içinde ve yurt dışında açılan sergilerin vazgeçilmez sanatçısı hâline geldi.
1936 yılında Atina’da Parnassos Salonu’nda ve yine 1936 yılında akademi salonlarında açılan Resim ve Heykel Sergilerine katıldı. 1925 yılında Türk Ocağı Salonu’nda açtı. Katıldığı bu sergide Atatürk’ün iltifat ve eleştirilerine mazhar oldu. 1938 yılında, en az on resim yapması koşuluyla, on ayrı ile gönderilen on Türk ressamı arasında yerini aldı. Bu illerde yapılan resimler, jüri tarafından değerlendirildikten sonra, başarılı bulunanlar görkemli sergilerle izleyiciye sunuldu. Birinci, dördüncü, beşinci, altıncı, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, on birinci, on ikinci Devlet Resim Heykel Sergilerinde jüri üyeliği yaptı. 1941, 1942, 1943 yıllarında düzenlenen üçüncü, dördüncü ve beşinci, 1947 yılında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Salonu’nda açılan sekizinci, 1948 yılında dokuzuncu, 1949 yılında onuncu ve 1950 yılında açılan on birinci Devlet Resim ve Heykel Sergilerine de katıldı. 1950 yılından sonra emekliye ayrıldıktan sonra özellikle portre türü çalışmalarına ağırlık verdi. Hayatı süresince içinde yaşadığı toplumdan kesitler sunan ressam, 22 Mayıs 1960 tarihnde vefat etti.