Jean Jacques Rousseau
28 Haziran 1712 tarihinde, İsviçre sınırları içerisinde bulunan Cenevre şehrinde doğdu. Annesi Suzanne, oğlunun doğumundan dokuz gün sonra vefat etti. Rousseau, bu olayı daha sonra “ilk talihsizliği” olarak değerlendirdi. Babası Isaac, Topkapı Sarayı'nda saat tamirciliği yaptı. Dokuz-on yaşlarına kadar babası ve teyzesi ile yaşadı; on yaşına geldiği sırada babası Isaac, şehirdeki bir toprak sahibi ile kavga etti ve Rousseau'nun teyzesini de yanına alarak Nyon'a taşındı. Isaac, o günün ardından oğlunu bir daha ziyaret etmedi ve Rousseau'nun teyzesi ile bir evlilik yaptı.
Babası tarafından terk edildikten sonra bir süre amcası ile kaldı, daha sonra evden kaçarak Cenevre'yi terk etti. Bir rahibin yanına sığındı. Rahip, onu profesyonel bir misyoner olmasıyla tanınan Françoise-Louise de Warens ile tanıştırdı. Rousseau; o dönemlerde geçimini sağlayabilmek için uşaklık, sekreterlik gibi işler yaptı. Fransa'da olduğu süre içinde Warens, onun kendisine bağlılığından gurur duydu ve Rousseau'nun bir meslek edinmesi için ona müzik dersleri aldırmaya başladı. Bu süreçte Rousseau, rahip olmak isteyerek kısa bir süreliğine Ruhban Okuluna devam etti.
Katolik ve eğitimli din adamlarından oluşan bir çevresi vardı. Onların vesilesiyle edebiyat dünyasına girdi. Başarılı bir öğrenci olsa da yirmili yaşlarındayken ciddi ve uzun hipokrondi nöbetleri geçirmeye başladı; böylece kendisini felsefe, matematik ve müzik alanlarındaki çalışmalarına adadı. Yirmi yedi yaşına geldiğinde Fransa'nın Lyon kentinde öğretmen olarak göreve başladı.
1742 yılında, üzerinden servet kazanacağına inandığı yeni bir numaralı nota sistemi buldu ve bunu sunmak için Paris'e taşındı. Aynı yıl içerisinde Denis Diderot ile tanıştı.
1743-1744 yılları arasında Fransa'nın Venedik Büyükelçisi Comte de Montaigue'nin sekreteri olarak çalıştı. Burada İtalyan müziğine, bilhassa da operaya karşı derin bir sevgi beslemeye başladı.
Académie de Dijon'un sponsorluğunda Mercure de France'da yayımlanmak üzere sanat ve bilimlerin gelişiminin ahlaki açıdan faydalı olup olmadığı konulu bir makale yarışmasına katıldı ve başarı elde etti. “Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev”in birincilik ödülünü kazandı ve bununla birlikte adından söz ettirmeyi başardı.
1752 yılında, besteleyip sözlerini de yazdığı “Le devin du village” (Köy Kehaneti) adlı operasını Kral XV. Louis adına sahneledi. Kral, operayı çok beğendi ve kendisine ömür boyu maaş vermeyi teklif etti lakin Rousseau bu teklifi redderek “bir kralın emekli maaşını reddeden adam” olarak bir kez daha ün kazandı.
1755 yılında, ikinci en büyük eseri olan “İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine”yi yazdı. Daha sonra duygu dolu, “Julie, ou la nouvelle Héloïse” adlı romanını kaleme aldı. Romanında, İsviçre kırsalının doğal güzelliklerini coşkulu betimlemelerle anlattı ve bunlar, halk arasında büyük bir ilgi uyandırdı. 1762 yılında “Toplum Sözleşmesi” adlı ünlü eserini ve “Emile”i yayımladı.
Lakin kitaplarına da siyaret eden dinî kayıtsızlık hâli, eserlerinin Fransa ve Cenevre'de yasaklanmasına neden oldu. Paris Başpiskoposu tarafından kürsüden indirildi, kitapları yakıldı ve tutuklanması için emirler çıkarıldı. “Toplum Sözleşmesi” eserinde, “İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur.” cümlesiyle birlikte âdeta bir sorgulama başlattı.
“Emile” adlı eseriyle Fransız Parlamentosunu kızdırdığı için hakkında tutuklama emri çıkarıldı, İsviçre'ye kaçtı lakin burada da aradığı anlayışlı yaklaşımı bulamadı. Bu süreçte Voltaire, Rousseau'yu gelip kendisiyle yaşaması için davet etti. Rousseau, sonraları Voltaire'in davetine cevap vermediği için pişmanlığı belirtti.
Kaleme aldığı diğer bir kitabı olan “İtiraflar”; kendisinin geçimsizliğinin, kimseye güvenemeyen mizacının ve dengesi olmayan hayatının okunabileceği bir eser olarak anıldı.
Rousseau; eşitlik, özgürlük ve bağımsızlık kavramlarıyla bütünleşti. Onun için eğitimin amacı, yurttaşlık bilinci kazandırmak ve böylece özgür bireyden özgür topluma ulaşmaktı. “Emile” adlı eserini de eğitimin nasıl olması gerektiği konusundaki düşüncelerini ifade etmek için kaleme aldı.
Edebî alandaki asıl ve ilk büyük başarısını 1750 yılında, 37 yaşındayken aldığı bir ödülle sağladı. Hapiste yatan Diderot’u ziyarete giderken gazetede gördüğü bir ilan sonucu öğrendiği, Dijon Bilimler Akademisi’nin açtığı yarışmaya, Diderot’un da desteğiyle katıldı ve kazandı.
1770 yılında kendisine idrar hastalığı teşhisi konuldu. Doktor tavsiyelerini dinlemeyi bırakmasının üzerine durumu daha iyiye gitmeye başladı, genel sağlık durumu düzeldi.
24 Ekim 1776 tarihinde, Paris'in dar bir sokağında yürürken karşı taraftan gelen bir soylu arabası ile arabanın yanında koşan bir “danua” olduğunu fark etti lakin bu köpekten kaçamayarak yere serildi. Bu olayda beyin sarsıntısı geçirdiği ve nörolojik hasar görmüş olduğu tahmin edildi. Sağlığı gitgide bozulmaya başladı, sara nöbetleri geçirdi. Bu süreç içerisinde en iyi eserlerinden biri olan “Reveries of a Solitary Walker”ı besteledi.
1 Temmuz günü, küçük bir kıza müzik öğretmek için yola koyulduğunda beyin kanaması geçirdi. Ölüm döşeğindeyken evinde, penceresinin önünde olan Rousseau; Marie-Thérèse Levasseur'dan pencereyi açmasını istedi. Bu sayede güneş ışığı son bir kez görebilecekti.
Kaynak: Akan, Nesrin. "Jean-Jacques Rousseau ve Müzik." İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi 3.5 (2017): 23-30.
Ebru Tuğal, Rousseau’da Toplum Ve Eğitim Felsefesi: Emile’de İnsan Tasavvuru ve Kadına Bakış, Rousseau’da Toplum ve Eğitim Felsefesi: Emile’de İnsan Tasavvuru Ve Kadına Bakış, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Jean-Jacques_Rousseau