Lenin

Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin, 22 Nisan 1870te, Rusyaya bağlı Ulyanovsk Oblastının idari merkezi olan Simbirkste doğdu. Yaşamının ilk yıllarında üç trajediyle karşı karşıya kaldı. Babası 1886da beyin kanamasından öldü; ağabeyi Aleksandr İlyiç Ulyanov Mayıs 1887’de Rus Çarı III. Aleksandr’a suikast düzenleyen bir örgüte üye olması nedeniyle asıldı; kız kardeşi Olga, 1891’de, genç yaşta tifodan öldü.

1887de Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandı. Yasa dışı öğrenci örgütlerine üye olduğu gerekçesiyle üç ay sonra okuldan atıldı. Bu dönemde eski devrimcilerle tanıştı ve Marksın Kapitali başta olmak üzere devrimle alakalı kitapları okumaya başladı. Ocak 1889da Marksist oldu.

Dilekçe vererek okuluna geri dönmek istedi. Girdiği sınavlardan başarıyla çıktı ve 1891 Kasımında Hukuk Fakültesinden birincilikle mezun oldu. Avukatlık yapmaya başladı. Bu dönemde mevcut sistemdeki sınıfsal ön yargıya tanık oldu. Avukatlık mesleği Leninin devrimci kimliğini gizlemesine yardım etti.

Ağustos 1893te St. Petersburga döndü. 1895te bir grup arkadaşıyla İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliğini kurdu. Birliğin amacı, işçilerin ağır çalışma koşullarının iyileştirilmesi, uzun mesai saatlerinin kısaltılması, ücretlerin yükseltilmesi gibi iktisadi talepleri siyasi mücadeleyle birleştirmekti. Lenin bu birliğe üyeliği sebebiyle Çarlık rejimince tutuklandı. On dört ay tutuklu kaldıktan sonra Sibiryadaki Shushenskoye köyüne sürgüne gönderildi.

Temmuz 1898de sosyalist eylemci Nadejda Krupskayayla evlendi. Nisan 1899’da Rusyada Kapitalizmin Gelişmesi – Geniş Çaplı Sanayi İçin Bir İç Pazarın Oluşma Süreci kitabını yayımladı.

Cezası 1900da sona erdi. Rusyada ve Avrupanın çeşitli şehirlerinde çalıştı. Julius Martovla Iskra gazetesini çıkartmaya başladı. Devrimci hareket üzerine çeşitli makale ve kitaplar yazdı. Bu dönemde çeşitli mahlaslar kullandı ve Lenin mahlasında karar kıldı. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ndeki (RSDİP) sözleriyle ön plana çıktı. RSDİP’in 1903te toplanan kongresinde Menşeviklere karşı Bolşeviklere önderlik etti.

Lenin, parlamenter yoldan verilecek mücadelenin işçi sınıfını oyalamaktan başka bir işe yaramayacağını savundu. Seçim hakkı ülkenin tüm yurttaşlarına tanınmadığı için açılacak meclis, elit kesimin istekleri doğrultusunda hareket edecek, sözde demokratik hakların verildiği gerekçesiyle Çar’ın meşruiyeti artacak ve emekçiler sömürü düzeninde yaşamaya devam edecekti. Karşı cenahta ise parlamenter mücadeleyi savunanlar vardı. Bunlar azınlıkta olduğu için Menşevik, devrimci mücadeleyi savunan Lenin’in görüşlerini destekleyenler çoğunlukta oldukları için Bolşevik olarak adlandırıldı.

1905 Devrimi Lenin’i haklı çıkardı. Ancak Lenin, 1905 Moskova Ayaklanması olarak bilinen bu isyan girişiminin başarısız olmasını, partinin halka önderlik edememesine bağladı. Lenin 1906da RSDİP’in başkanlığına seçildi. Güvenlik nedeniyle 1907de Finlandiyaya geçti. 1912de Prag Parti Konferansı ve 1915te Zimmerwald Konferansı gibi birçok sosyalist toplantıya ve etkinliğe katıldı. Daha sonra İsviçreye gitti. Kendilerini Marksist olarak tanımlayan Avrupa’nın sosyal demokrat partilerinin, I. Dünya Savaşında, kendi ülkelerinin savaş için harcadığı çabayı desteklemesi üzerine Lenin, İkinci Enternasyonalden ayrıldı.

Şubat 1917’de St. Peterburg’da devrimci hareketlenme başladı. Savaşa, yoksulluğa ve ağır çalışma koşullarına karşı kadınların başlattığı eylemler işçilerin de katılımıyla giderek büyüdü. Halk ayaklanmasına, savaştan yorgun düşen askerler de katıldı. Nihayet Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak isyandan korkan Prens Mihail de tahtı reddedince, Romanov Hanedanı devrildi ve monarşi rejimi tarihe karıştı.

Lenin Nisan 1917de Petersburga ulaştı. Yeni Hükûmete kesinlikle destek verilmemesi gerektiğini, burjuva hükûmetinin yoksul işçi ve köylü kitlelerinin taleplerine cevap veremeyeceğini, bu nedenle Sovyetlerin tam iktidar olduğu bir devrimin gerektiğini ifade etti. Hemen ardından yayımladığı Nisan Tezleriyle izlenecek yolu belirledi. Burjuva hükûmeti devrilmeli, işçi ve köylüleri temsil edecek bir Sovyet iktidarı kurulmalıydı. Sosyal demokrasi önemini yitirmişti; çünkü I. Dünya Savaşı esnasında Avrupadaki hemen hemen tüm sosyal demokratlar, kendi hükûmetlerinin savaş politikalarını desteklemişti. Bu doğrultuda Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisinin adı Komünist Parti olarak değiştirilmeliydi. Fakat bu fikirler, Bolşevikler arasında çatışma yarattı.

Bolşevik gösterileri yoğunlaştı. Geçici Hükûmet bu gösterileri şiddet kullanarak bastırdı ve Bolşeviklere karşı sert tedbirler alındı. Bolşeviklere ait bir matbaa basıldı ve Pravda gazetesi kapatıldı. Troçki ve pek çok Bolşevik tutuklandı. Lenin, hakkında idam kararı çıkarıldığı için güvenlik nedeniyle Finlandiyaya iltica etti. Ama daha sonra Petrograd’a geçerek Geçici Hükûmete karşı silahlı devrim hazırlıklarına başladı.

7 Kasım 1917de Bolşevikler St. Peterburg’da harekete geçti. 10.000 civarındaki Kızıl Muhafız, başkentteki stratejik mevkileri ele geçirdi. Ertesi gün Kışlık Saray ele geçirildi ve Hükûmet düştü. Lenin, II. Sovyetler Kongresi’nde Halk Komiserleri Konseyi Başkanı seçildi.

Artık iktidar olan Lenin ilk iş olarak savaşan tüm devletlere ilhaksız ve tazminatsız bir barış önerisinde bulundu. Sonra, Toprak Kararnamesini yayımlayarak büyük mülk sahipliğini yasakladı ve azınlıktaki toprak aristokratlarının elindeki toprakların halkın çoğunluğunu oluşturan yoksul halk kitlelerine dağıtılmasını emretti. Kilise ile devlet ve eğitim kurumlarını ayırdı. Kadınlarla erkekler arasında siyasi ve sosyal alanda hak eşitliği sağladı. Fabrikalarda yönetimi devralacak işçi konseyleri kurdurdu. Bankaları ulusallaştırdı ve Çarlık döneminden kalma dış borçların ödenmesini reddetti. Büyük çoğunluğu Batı Avrupa devletlerince işletilen maden ocaklarını da millîleştirdi. Soyluluk unvanları kaldırıldı. Günlük çalışma süresi sekiz saate indirildi. Çocuk işçi çalıştırılması kesin olarak yasaklandı.

Leninnin diğer hedefi, Rusyayı I. Dünya Savaşından kurtarmak oldu. Rusya, Almanların doğuya doğru sürekli ilerlemeleri tehdidiyle karşı karşıya kalınca, Lenin Rusyanın acilen bir barış antlaşması imzalaması tartışmasını açtı. Barış görüşmeleri başarısız oldu ve Almanlar ilerlemeye devam etti. Rusyanın batı topraklarının büyük bir bölümü Almanlarca işgal edildi. 3 Mart 1918’de Brest-Litovsk Antlaşmasını imzalayan Lenin, Rusyayı I. Dünya Savaşından çıkardı. Bu antlaşma sonucunda Rusya, Almanya’ya ve Osmanlı İmparatorluğu’na önemli toprakları geri vermek zorunda kaldı.

Bolşevikler, ilk dönemde Sosyalist Devrimci Parti’nin sol kanadıyla birlikte bir Koalisyon Hükûmeti kurdu, ancak sosyalist devrimcilerin Brest-Litovsk Antlaşması’na karşı çıkıp muhalif partilerle birleşerek Bolşevik Hükûmetini devirmeye çalışmasıyla bu koalisyon dağıldı. Bolşevikler, Mecliste güçlü olan Sosyalist Devrimcilerin Almanyayla yapılan barışı desteklemeyerek Sovyet Hükûmetinin aldığı kararları reddetti. Bundan sonra, görüşleri Lenin’e ve Bolşeviklere uymayan parti ve gruplar siyasal hayattan düzenli olarak çıkarıldı. 1918in başından itibaren Lenin, her kuruluşun başına tek bir kişinin geçmesi ve kuruluşun demokratik kurallara göre yönetilmesi için bir kampanya başlattı.

Ülkede Sovyet iktidarını yıkabilmek için sabotaj ve saldırı faaliyetleri başladı. Bolşevikler, Hükûmeti karşı devrimcilerden korumak için Çeka (Tüm Rusyanın Karşı Devrimle Savaşan Olağanüstü Komisyonu) adlı, Sovyetler Birliği’nin ilk istihbarat ve güvenlik teşkilatını kurdu. Yayılmaya başlayan karşı devrimci faaliyetlerin durdurulması sert tedbirler alındı. "Savaş Komünizmi" olarak adlandırılan bu dönemde bazı özgürlükler geçici olarak kısıtlandı. Lenin Sovyetlerin güvenliği açısından her zaman Çekanın koruyucusu ve savunucusu oldu. Çeka daha sonra KGB adını aldı. Devrik Çar II. Nikolay için bir mahkeme kuruldu. Yargılama sonunda Çar ile ailesi Temmuz 1918de öldürüldü.

Lenin iktidarı süresince pek çok kez silahlı saldırıya maruz kaldı. Karşı-devrimciler ya da anti-Bolşevikler Sovyet Hükûmetinin ancak Lenin’in ölümüyle düşeceğine inanmaktaydı. Leninin aracına Ocak 1918de silahlı saldırıda bulunuldu. Ağustos 1918de, Sosyalist Devrimci Parti üyesi Fanya Kaplan, bir miting sonrası aracına giden Lenine yaklaştı ve adını haykırdı. Cevap vermek için dönen Lenin, suikastçının üç el ateşiyle yaralandı. Fanya Kaplan, Brest-Litovsk Antlaşması’nı imzalayarak Almanya’ya tavizler verdiği için Lenin’e suikast uyguladığını belirtti.

Mart 1919da Lenin ve Bolşevik liderler, tüm dünyadan gelen devrimci sosyalistlerle buluşarak Komünist Enternasyonali kurdu. Böylelikle daha geniş olan sosyal-demokrat hareketten ayrıldı ve artık komünist olarak nitelendirildiler. Lenin bu doğrultuda I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’nın pek çok ülkesinde sosyal demokratların ve sosyalistlerin kendi ülkelerinde emperyalist savaşa bulaşan hükûmetlerini desteklemelerini eleştirerek sosyal demokrat adını değersizleştirdi.

Rusyada, farklı görüşlere sahip siyasi hareketler ve destekçileri, Sovyet Hükûmetini devirmek için silaha sarıldı. Birçok taraf iç savaşa karışmış olsa da, çarpışan iki ana taraf, komünistlerin Kızıl Ordusu ile monarşi taraftarlarının Beyaz Ordusuydu. Fransa, Büyük Britanya, ABD ve Japonya gibi yabancı güçler Beyaz Ordu’ya destek verdi ve işgale fiilen katıldı. Rusya’nın mevcut durumundan istifade eden Polonya, Romanya ve Japonya da toprak kazanma amacıyla Rusyayı işgal etti. Bolşevikler bir yandan monarşi taraftarlarıyla, diğer yandan yabancı işgalcilerle mücadele etmek zorunda kaldı. Troçki tarafından komuta edilen Kızıl Ordu, 1921de Beyaz Ordu’yu ve müttefiklerini yenerek iç savaşı kazandı.

Fakat bu durum Rusyayı kötü duruma düşürdü. En büyüğü Tambov Ayaklanması olan birçok köylü ayaklanması çıktı. Mart 1921de Kronstadtta denizcilerin isyanı üzerine Lenin, savaş komünizmi politikasını değiştirdi. Bu yeni politika, üretim ve gelişmeyi sabote edip piyasaya ürün sürülmesini engelleyerek, kıtlık yaratanlara ve karaborsacılara karşı bir önlem olarak ortaya çıktı. Lenin, kırsal kesimde tarımsal üretimi kontrol edenlerin piyasaya serbestçe ürün vermelerini sağlamak amacıyla serbest ticarete izin verdi. Bu kısmi liberalleşme hareketi, planlı sosyalist ekonomiye geçmeden önce toprak aristokratlarının ve fabrikatörlerin ekonomiyi daha da tahrip edip halkta infial yaratmalarına karşı bir tedbirdi.

1922de devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri Stalin, tüm cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk olarak teşkilatlanması gerektiğini savundu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Plana göre her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkı vardı. Sonunda federasyonun oluşturulmasında Leninist ilkeler kabul edildi.

Lenin, dogmatik kuralları olmayan, yeniliğe ve değişime açık bir siyasi anlayışa sahipti. Ülkenin mevcut koşullarına ve zamana göre değişebileceğini göz önünde bulundurarak, komünizmin siyasal ve ekonomik olarak değişmez kurallarla değil, mevcut şartlara göre yeniden uyarlanabilecek şekilde yaşanması gerektiğini savundu. Leninin en dikkat çekici özelliği, devrimci mücadeleyi reddeden ve iktidarın parlamenter yoldan alınması gerektiğini savunan Avrupalı sosyalistlerin aksine, ısrarla devrimi savunmasıdır. Çünkü parlamenter sistem halkın ihtiyaçlarına cevap veremediğinde önemini yitirmekte ve devrim kaçınılmaz olmaktadır. Bu bağlamda ülke, kapitalistlerden, sözde aydınlardan, fabrikatörlerden, yoksul köylüleri sömüren toprak aristokratlarından temizlenmelidir.

Lenin’in sağlığı, devrim ve savaşın getirdiği gerginlik sonucu oldukça zarar gördü. Suikast girişimlerinde aldığı yaralar sağlık durumunu daha da kötüleştirdi. Mayıs 1922de felç geçirdi ve sağ tarafı kısmen felçli kaldı. Aynı yılın aralık ayında geçirdiği ikinci felçten sonra aktif politikadan ayrıldı. Mart 1923te geçirdiği üçüncü felcin sonrasında konuşma yeteneğini de yitirerek ölene kadar yatağa bağımlı kaldı. 21 Ocak 1924te öldü.

Devrimin lideri ve Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin’in ölümüyle ülkede bir hafta yas ilan edildi. Birkaç günde yaklaşık bir milyon kişi, liderin naaşının önünde saygıyla eğildi. Leninin naaşı bir cenaze töreniyle, Moskova Kızıl Meydan’a inşa edilen mozoleye konuldu. Leninin ölümünden üç gün sonra, devrimin simgesi St. Petersburgun adı Leningrad olarak değiştirildi. SSCB, 1991de dağılana kadar şehir bu isimde kaldı. Lenin’in doğduğu şehir Simbirskin adı ise Ulyanovsk oldu.