Nurullah Berk
22 Mart 1906 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlkokulu Heybeliada’da, ortaokulu Nişantaşı’nda okudu. Galatasaray lisesini bitirdikten sonra, 1924 Sanayi-i Nefise Mektebine girdi, burada, Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’dan dersler aldı. Daha sonra Paris’e giderek, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda Ernest Lourent’in öğrencisi oldu. Dönemin sanat başkenti Paris ve orada yaptığı çalışmalar, sanatçının sanata bakışını biçimlendirdi, yurda dönüşünde
İstanbul’da arkadaşlarıyla birlikte Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’ni kurdu. Sanatçı, bir çeşit dayanışma isteğinden öte herhangi bir akım felsefesi ortaya koyamamasından dolayı birlikten ayrıldı. 1933 yılında tekrar Paris’e gitti, burada Lhote ve Leger atölyelerine devam ederken bu sanatçıların resimde savundukları desen, kütle ve hacim yaratma anlayışlarını benimsedi. Türkiye’de izlenimci Çallı Kuşağı’nın yok ettiğini düşündüğü bu anlayışları Türk resmine yeniden getirmeyi planladı.
1914 kuşağı izlenimci ressamların estetik anlayışına ve tekniğine karşı, kübist ve yapımcı bir tekniği getiren arkadaşları Abidin Dino, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, Zühtü Müridoğlu ile birlikte D Grubu’nu kurdu. Türk sanatında plastik değerleri öne çıkarmayı amaçlayan grup içersinde, yalnızca resimleri ile değil, grubu ve sanat anlayışını tanıtmayı amaçlayan yazılarıyla da öne çıktı, D Grubu’nun sanatsal dilini oluşturdu. D grubu ile başlayan yenileşme evresi içinde bu dönümde oluşan bütün sorunlara açık, aydın ve sanatçı kimliği ile kültür dünyamızda bu sorunların tartışılmasına zemin hazırladı ve tartışmalara da bizzat katıldı. Türk sanatının yöneldiği Batı dünyası karşısında, çözüm olanaklarını sorguladı ve bu tür bir sorgulamanın kendi sanatına yansıyan boyutlarını sürekli olarak gündemde tutmayı başardı.
1939 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisine öğretim üyesi oldu. 1947’de D Grubu’nun dağılmasından sonra Paris’e gitti. Bu dönemde yaptığı resimlerinde tümüyle çizgisellik ve iki boyutluluk dikkati çekmektedir. 1950’lerin sonunda, Türk resminde bir Doğu-Batı birleşiminin gerekliliğini savundu. Bu tarihlerden sonra Türkiye’ye özgü ögeleri araştırmaya yöneldi, minyatürleri inceleyerek bunları batılı tekniklerle biçimlendirmeye çalıştı. Türkiye’de geometrik-figüratif yapımcılığın (konstruktivizim) ilk temsilcilerinden oldu, geleneksel ögelerden yararlanarak ulusal resim araştırmalarını güçlendirdi. 1962’de İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğüne getirildi. 1939’dan 1968’e kadar Türk plastik sanatların kurumsallaşması yolunda çaba gösterdi. UNESCO’ya bağlı “Uluslararası Sanat Eleştirmeni Türkiye Komitesi”ni Suut Kemal Yetkin ile birlikte kurdu, 1954 yılında da kongre yapılmasına katkı sağladı. Paris, Moskova, Bükreş, Leningrad ve Brüksel’de açılan “Çağdaş Türk Grafik Sanatları” sergilerinde komiserlik yaptı, Sao Paolo ve Venedik Bienallerine katıldı.
9 Ocak 1982 tarihinde İstanbul’da vefat etti.