Sait Çamlıca

Sait Çamlıca

Bir ’gurbet hikayesi’dir bizim hikayemiz.

Babam Tokat’ın Niksar ilçesinin Sorhun köyünde dünyaya gelmiş. Ekmek parası kazanmak için 3 bin km uzaklara (Almanya) gitmek zorunda kalmış. İki yıl para biriktirmek için çıktığı gurbetten 35 yıl geçtiği halde hala dönememiş.

Ben de o gurbette doğdum. 10 Ekim 1974 yılında Almanya’da dünyaya geldim. Köln’e bağlı küçük ve şirin bir kasaba olan Bergneustadt’a başlayan hayat yolculuğumun ilk 13 yılı oralarda geçti.

Maddi sıkıntılar yüzünden okuma hayatını sürdürme imkanı bulamamış olan babam, benim okumam için her türlü desteği verdi. Almanya’da kalmamı istemedikleri için 1987 yılında beni Türkiye’de bıraktılar. Benim gurbet hayatım da başlamış oldu...

1993 yılında Tokat / Turhal İmam Hatip Lisesini bitirdim. 1996 yılında başladığım Marmara Üniversitesi Almanca Öğretmenliği bölümünden 2000 yılında mezun oldum. Mezun olmadan önce ’Sınıf Öğretmenliği Sertifikası’ aldım.

Kısa bir süre vekil öğretmenlik yaptım. Yine kısa bir süre Mardin’in Midyat ilçesinin Kayalıpınar köyünde Sınıf öğretmenliği yaptım. Bunlar dışında iş hayatım hep özel sektörde geçti.

İki defa ’aşk’ düştü yüreğime.

Adına ’dava!’ koydum ilk aşkımın. İlk aşkımdan sonra karar verdim, ’Bu dünyadan ölüp gittiğim zaman arkamda mezar taşımdan fazlasını bırakacağım!’ diye.

Bu aşk bana kitap okutuyor. Bu aşk beni konuşturuyor.

Bu aşk bana yazdırıyor.

İkinci kez yüreğim aşkla yandığında takvimler 2001 yılını bitirip 2002 yılından gün alıyordu. Adını ’özlem’ koydum ikinci aşkımın.

İkinci aşkımla ’yürek yangını yaşarken, ’aşk’ yüreğimden köpük köpük şiir gibi dökülmeye başladığında Mardin’deydim.

İlk aşkımla ilgili çok şey yazıyorum, yaşıyorum. Ama ikinci aşkımı yazamıyorum. O’na yazıyorum bazen ama, O’nu yazamıyorum işte. Ne kadar zorladıysam da O’nu yazamadım.

Önce kağıtlara yazdım. Sonra yüreğime...

Şimdi dua ediyorum! Yarabbi ’İnandığım davaya, ülkeme, insanlığa hizmet etmek için aşklarımı birleştir’ diye.

Üniversite yıllarım genelde kitap okuyarak geçti. Askerliğimde de iyi kitap okudum. Burdur’da ve Kıbrıs’ta geçen yedi aylık askerliğim süresinde 40 civarı kitap okudum. İş hayatımda okuma alışkanlığının çok faydasını gördüm.

Özel sektörde öğrenci, öğretmen ve veli seminerleri vermeye başladım. Okuduklarımı gözlemlerimle yoğurup, benzetmelerle anlatınca, hitap ettiğim kitlelere tahminimden fazla şeyler verebilmeyi başardığımı fark ettim.

Onlar dinlemeye devam ettikçe ben konuşmaya devam edeceğim. İstanbul merkezli olmak üzere Anadolu’nun birçok şehrinde ve Avrupa’da gurbetçilere eğitim seminerleri vermeye çalışıyorum. Paylaşmak beni rahatlatıyor.

’Kitap insanı, insan dünyayı değiştir’ sözünü kendime rehber edindim. Anne-babamdan bana kalmış en güzel miraslardan bir tanesi de okuma alışkanlığıdır.

İnsanlığın esaretinin temel nedeninin cehalet olduğuna inandığım için okumaya ve okutmaya devam edeceğim, esaret zincirleri kırılıncaya kadar.

’Çocuk eğitimi, öğretmen sorumluluğu, motivasyon, liderlik ve yönetim’ konularında kitap çalışmalarımı yayına hazırlamaya çalışıyorum.

Ben hem okuyorum hem yazıyorum hem de konuşuyorum.

Yazdıklarım okunmaya devam ettikçe ben yazmaya devam edeceğim.

Ben konuşurken kitleler dinlemeye devam ettikçe ben konuşmaya devam edeceğim.

Okunmaktan vazgeçildiğim zaman yazmaya, dinlenmekten vazgeçildiğim zaman konuşmaya ara veririm.

Ama asla okumaya ara vermem. Çünkü beni kimse esir alamaz.

Okumak özgürlüktür.

Okumanın mutluluğunu ve özgürlüğünü yaşamayı seven insanlarla sohbet etmekten keyif alıyorum.

Okuyorsanız, görüşebilmek temennisiyle...

SAİT ÇAMLICA

Eğitimci - Yazar