Şeyh Şamil
1797 yılında Dağıstan’ın Gimri köyünde doğdu. Avar ve Kumuk kökenlidir. Cemalettin Gazi Kumiki gibi döneminin önemli din adamlarından ders aldı ve daha genç yaşlardayken Dağıstan’ın en önemli dinî liderlerinden birisi oldu. Henüz on beş yaşındayken ata binip kılıç kuşanmaya başladı, güçlü kuvvetli ve heybetli yapısı dikkat çekti. Yirmili yaşlarına geldiğinde birçok spor dalında yetenekleriyle tanınır oldu.
Nakşibendi tarikatında aldığı eğitim ile gaza ve cihat konusundaki fikirleri şekillendi ve Rusların Kafkaslardaki varlığına karşı direnişe geçme düşüncesi güçlendi. Kafkaslarda Rusların ortadan kaldırmak istediği İslamiyet’i korumak ve yaymak için uğraştı, özgürlük ve İslam birliği için uzun yıllar Ruslara karşı amansız mücadelelere girişti. Rus İmparatorluğu'na karşı Dağıstan'da başlattığı savaşı Çeçenistan’da devam ettirdi ve yıllar boyunca Rusların Napolyon’a karşı dahi başarıyla savaştı olan ünlü komutanlarını mağlup etti askerî stratejileri ile Rus askerî tarihinde bile isminden övgüyle söz ettirdi.
Sürdürdüğü savaş bir dönem Kuzeybatı Kafkasya'da Çerkesya'nın tamamını da içine aldı. Davasına karşı çıkanlara kırbaç cezası verilmesini uygun gördü. Bu cezadan korkan halk da savaşmama isteklerini Şamil’in annesine ilettiler. Şamil’in annesine bir şey yapmayacağını düşündü ve ondan isteklerini Şamil’e iletmesini istediler.
Şamil de annesinin bu talebi kendisine iletmesi üzerine şeriat kurallarının annesi dahi olsa geçerli olduğunu söyledi; ancak annesi yaşlı olduğundan ve kırbaç cezasını kaldıramayacağından dolayı bu cezanın kendisine uygulanması emrini verdi. Ceza kendisine uygulanacağı esnada da hiçbir şekilde taviz gösterilmemesini emretti ve kendisini kırbaçlattı. Ruslar karşısında giriştiği birçok savaştan galibiyetle ayrıldı ve birçok Rus kalesini zapt ederek Rus askerleri arasında da efsaneleşti.
Hayatındaki önemli isimlerden birisi hiç kuşkusuz Hacı Murat’tır. Önce İmam Hamzat suikastına karışan daha sonra bir müddet Ruslardan aldığı rütbe ile Hunzakh’ta yöneticilik yapan Hacı Murat’ın Şamil’e katılma isteği şüphe ile karşılansa da Hacı Murat, Şamil’e olan sadakatini ispat etmeyi başardı ve onun adına savaşarak önemli işler yaptı. Hacı Murat, İmam Şamil’e biat ettikten sonra Millî Azatlık Mücadelesi’nin tüm eylemlerine katıldı.
Büyük başarılar kazandığı gibi bazen de yanlış hareketlerde bulundu. Bunlardan en önemli ikisi İmam’a Halef Seçme olayındaki sert çıkışı ile Karakaytag ve Tabasaran Seferindeki yanlış hareketlerde bulunmuş olmasıdır. Hacı Murat’ın bu hareketleri de Şamil ile arasının açılmasına neden oldu. Daha sonra Hacı Murat, Ruslara iltica etti; ancak bu ilticayı gururuna yediremeyerek direnişe geçti ve savaşarak hayatını kaybetti.
1800’lerde, Ruslara karşı gerilla taktiği ile uzun soluklu mücadelelere girişti. Ruslar, Şamil’e gelen silah ve mühimmat yardımını kesince Şamil güç kaybetti ve 1859'un 6 Eylül'ünde 70 bin kişilik Rus ordusu Şamil’i köşeye sıkıştırdı. Yanında çok az asker kalana kadar direnmeye ve savaşmaya devam etti. Bu arada Kafkasların ileri gelenleri Şamil’e Rusların barış teklifini kabul etmesini söyledi. Rus elçilerle görüştü ve kendisine ve askerlerine dokunulmamasını ve Osmanlı topraklarına geçmesine izin verilmesini istedi.
Ruslar bu teklifi kabul ettiklerini söylese de Şeyh Şamil’i kaleden çıktıktan sonra onu esir aldılar. Çarlık askerlerinin esir aldığı Şamil, Rus Çarı II. Aleksandr’ın sarayına götürüldü. II. Aleksandr Şamil’i çok kibar ve nazik bir biçimde karşıladı ve Şamil’in kılıcına dokunulmamasını söyledi. Çar II. Aleksandr bu vesile ile kendisine karşı duyduğu hayranlığı dile getirdi.
Bir ay kadar Çar’ın sarayında kaldıktan sonra tutsak olarak kalacağı Kaluga’ya gönderildi. Saygın bir tutsak olduğundan dolayı esaret yıllarında zulüm ve baskıya maruz kalmadı. Sürgüne gittiği birçok Rus şehrinde insanların sempatisine mazhar oldu. Sürgünde geçirdiği on yılın ardından Çar, Şamil’in isteği doğrultusunda Hacca gitmesine izin verdi. Hac yolunda öncelikle 31 Mayıs 1896 tarihinde Kiev’den İstanbul’a geçti, İstanbul’a gittiği gün sadrazamla ve şeyhülislamla görüştü. Daha sonra 15 Ağustos 1869'da Padişah Abdülaziz ile Dolmabahçe Sarayı'nda görüştü. Padişah bu görüşmeden sonra Şamil’e ve Şamil’in aile bireylerine maaş bağlattı.
7 ay kaldığı İstanbul’dan ayrılmadan beş gün önce 15 Ocak 1870’te Abdülaziz’e veda ziyaretinde bulundu ve daha sonra hac vazifesini yerine getirmek üzere İstanbul’dan ayrıldı. Hac ziyaretini gerçekleştirdikten sonra Arabistan’da kalmaya devam etti ve 1871 yılında orada vefat etti. Cenaze namazı Rufai tarikatının şeyhi Seyyid Rüfai tarafından kıldırıldı ve naaşı Medine'de Cennet-ül Baki mezarlığında defnedildi.
Kaynak: Dursun Yıldırım, Türk Romanında Şeyh Şamil ve Timur, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Sivas, 2019.