Şeyh Galip

(1757 - 3 Ocak 1799): Divan şairi. İstanbul’da doğdu. Mevlevî çevrelerinde özel dersler alarak yetişti. Divan-ı Hümâyun Kalemine memur oldu. Mevlevî tarikatına girdi. Konya ve İstanbul’da üç yıl çile doldurdu (1784-1787). 1791’de Galata Mevlevihânesine şeyh oldu. İstanbul’da öldü. Dergâhında medfundur.

Önce Es’ad, sonra Galib mahlasıyla yazdığı şiirlerini bir araya getirerek henüz 24 yaşında Divan tertip etmiştir (1780). İki yıl sonra da Türk edebiyatının şaheserlerinden sayılan Hüsn ü Aşk’ı yazdı. Hüsn-ü Aşk’ı altı ay gibi kısa bir zamanda tamamlamıştır. Mevlâna’nın Mesnevî’sinden hareket etmiş ancak tasavvufî aşkın güçlükleri üzerinde durmuştur. Eserin sonlarına doğru Mevlâna’dan geniş ölçüde faydalandığını belirten ifade kullanmış ve: "Esrarımı Mesnevî’den aldım; çaldımsa da mîri malı çaldım." demiştir. Hüsn ü Aşk’ta hikâye ile kaynaştırılmış dört de müstakil tardiye vardır.

Şeyh Galib Divan Edebiyatının son büyük şairi kabul edilir. İcat ettiği imajlarla monotonluğa düşen klasik Türk şiirine yeni ufuklar açmıştır. Bununla beraber sepk-i Hindî ve tasavvufun etkisiyle, hayaller mücerret mefhumlarla birleştirildiği için Şeyh Galib’in şiirleri güç anlaşılır.

Eserleri: Divan (Abdülbaki Gölpınarlı, Şeyh Galib Divanı’ndan Seçmeler’i yayınladı, 1971), Hüsn ü Aşk (A. Gölpınarlı, 1968; Hüseyin Ayan-Orhan Okay, 1975; Muhsin Kalkışım, 1994), Şerh-i Cezire-i Mesnevî (Yusuf Sineçâk’ın Mesnevî’sinden yüzer beyit seçerek düzenledi), Es-Sohbetü’s-Sûfiye (Kûsec Ahmed Dede’nin Er-Risaletü’l-Behiye adlı eserinin şerhi. Arapçadır. Ahmed Remzi Akyürek Türkçeye çevirdi. İbrahim Kutluk yayınladı, 1948). Mevlevî şairlerine dair yazmaya başladığı tezkiresini yakın arkadaşı Esrar Dede’ye vermiş ve o tamamlamıştır. Eser, Tezkire-i Şuara-yı Mevleviye adıyla anılır.

Naci Okçu’nun yayını: Şeyh Galib, Hayatı Edebî Kişiliği, Eserleri, Şiirlerinin Umumî Tahlilî ve Divanının Tenkitli Metni (2 cilt, 1993).