Süleyman Nazif

Süleyman Nazif

Doğumu: 1869, Diyarbakır Ölümü: 4 Ocak 1927, İstanbul

Tarihçi ve şâir Mehmed Said Paşanın oğludur. Özel öğrenim gördü; Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Babasının ölümünden sonra Diyarbakır Meclis-i İdare-i Vilâyet ikinci kâtipliğine getirildi. Matbaa-i Vilâyet müdürlüğü ve Vilâyet gazetesi başyazarlığı yaptı. 1897’de Paris’e gitti. Ahmet Rıza’nın çıkardığı Meşveret gazetesinde II. Abdülhamid yönetimine karşı yazılar yazdı. Sekiz ay sonra İstanbul’a döndüğünde II.Abdülhamid tarafından vilâyet mektupçusu görevi verilerek Bursa’da ’ikâmete memur edildi’ (1897-1908). II. Meşrutiyetin ilânı üzerine İstanbul’a gelerek Ebuzziya Tevfik’le Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkardı (1908). Daha sonra Basra (1909), Kastamonu (1910), Trabzon (1911), Musul (1913) ve Bağdat (1914) valiliği yaptı. 1915’de devlet memurluğundan ayrıldı, yazarlık yaptı. Halk, Hakikat, İleri gazetelerinde yazdı. Mondros mütarekesinin ardından İstanbul’un itilâf devletlerince işgalinin ertesi günü Hâdisat gazetesinde işgale karşı ’Kara Bir Gün’ başlıklı yazısıyla işgali protesto etti (24 Kasım 1918). Yaklaşık iki ay sonra üniversitede düzenlenen Piyer Loti’yi anma toplantısında (23 Ocak 1920) işgalcilere karşı yaptığı sert konuşma, ittihadçılarla Malta’ya sürülmesine neden oldu. Malta’da 20 ay kaldı. İstanbul’a döndükten sonra Resimli Gazete’de yazdı. Zatürreden öldü. Edirnekapı Mezarlığında gömülüdür. Yayımlanan ilk şiiri ’Gizli Figanlar’dır. Bursa’da sürgündeyken (1898) İbrahim Cehdî (daha sonra Abdülahrar Tahir adını da kullandı) müstear ismiyle Servet-i Fünûn dergisine şiirler gödermiş ve şiirlerinde daha çok Namık Kemal ve Ziya Paşa’nın etkisinde kalmıştır. Gizli Figanlar (1906) kitabında toplanan gazel, müseddes, murabba gibi klasik nazım biçimlerindeki ilk dönem şiirlerinde toplumsal ve özgürlükçü temalar ağır basar. İmparatorluğun zor günlerinde, halkın inanç ve düşüncelerini haykıran yazılarıyla üstüne düşeni yapar. Süleyman Nazif, Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet yönetiminin modernleşme, batılılaşma çabalarıyla hayal kırıklığına uğradı. İslâm’a, yüzyılların birikimi kültür, tarih ve medeniyet değerlerine sahip çıkarak batılılaşma çabalarına karşı çıktı. Nesrinin, şiirlerinden daha güçlü olduğu söylenir.

Eserleri

Şiir: Gizli Figanlar (İmzasız, 1906), Firak-ı Irak (1918), Batarya ile Ateş (Şiir-nesir, 1918), Malta Geceleri (Şiir-nesir, 1924) TERCÜME: Victor Hugo’nun Bir Mektubu (1908), Lübnan Kasrının Sahibesi (Pierre Benoit’den, 1926)

Diğerleri: Bahriyelilere Mektup (İsviçre, 1897), Namık Kemal (1897), Malumu İlâm (Paris, Abdulahrar Tahir adıyla, 1897), El Cezire Mektupları (Mısır, 1906), Boş Herif (Şerif Paşa hakkında, 1910), Süleyman Paşa (Bağdat, 1910), İki İttifakın Tarihçesi (1914), Âsistan-ı Tarihte Galiçya (1919), Hitabe (Piyer Loti’yi anma günü konuşması, 1920), Namık Kemal (1922), Tarihin Yılan Hikâyesi (1922), Lütfi Fikri Bey’e Cevap (1922), Nasirüddin Şah ve Bâbîler (1923), Çal Çoban Çal (1923), Hazret-i İsa’ya Açık Mektup (1924), Çalınmış Ülke (1924), Mehmed Âkif (1924), Âbide-i Şühedâ (1925), İmana Tasallut-Şapka Meselesi (1925), Fuzulî (1925), Külliyat-ı Ziya Paşa (Nazım kısmı, 1925), İki Dost (Ziya Paşa ve Namık Kemal, 1925), Kâfir Hakikat (1926), Yıkılan Müessese (1927)