Tenekeci Mahmut Güzelgöz

Tenekeci Mahmut Güzelgöz

Urfa’da yüzyıllardır yaşayan geleneksel müzik dünyasının son yıldızlarından biriydi "Mahmut Usta". Ona hemen herkes böyle seslenirdi. Küçük yaşlardan beri sürdürdüğü tenekecilik işinden öte; O aynı zamanda bir müzik ustası, bir gönül hastasıydı.

17 Şubat 1919’da Urfa’da doğan Mahmut Güzelgöz, müziğe olan merakı yüzünden, çok küçük yaşlarda müzik fasıllarına katılmış, "Mukim Tahir", "Damburacı Derviş" gibi birçok ustanın çıraklığını yapmış ve onlardan çok yararlanmıştır. O’nun sanatçı kişiliğinin oluşmasında en çok etkilendiği kişi ise bu dünyadan baş açık yaka yırtık giden rahmetli Hacı Nuri Hafız’dır. Hastalık ve sıkıntılarla geçen çocukluğunda, ruhi bunalımlar geçirdiği gençlik yıllarında, ruhunu teselli edecek gücü Nuri Hafız’ın yanında ona hizmet etmekte bulmuş, O’nun; ilahi sesinde gönlünü mutluluğa kavuşturmuş, gece-gündüz, şehirde-dağda süren bu beraberlikte Mahmut Usta, Urfa makamlarının iç alemini ve geleneksel üslubun tüm inceliklerini öğrenmiştir.

Mahmut Güzelgöz,Urfa’da fasıl geçen topluluklarda, yörenin gerçek üslubunu bilen usta bir okuyucuydu. En önemli özelliklerinden biri de O’nun sade ve nezih okuyuş üslubu ile okurken sesleri konuşur gibi yerli yerine oturtmasıydı.

Davudî sese sahip olmasına karşılık, ince seslerin çıkabileceği perdelere rahatlıkla çıkabilen bir ses genişliğine sahipti Mahmut Usta. Üst ve alt perdelerde sesinin gürlüğünü koruyabilir ve en kıvrak motifleri rahatlıkla geçerdi. Özellikle makam okurken sesinin üst sınırına geldiğini zannettiğimiz anda, sanki ilahi bir kudretle ezgiyi tizlere doğru genişletir, dinleyenleri hayrete düşürerek büyük heyecan uyandırırdı.

Okuma ve yazmayı son zamanlarında kendi gayretiyle çözen usta, türkü ve divan havalanın sözlerini eksiksiz ve doğru bilirdi. Dil ve edebiyata vakıf, oldukça zengin birikimi olmasından ötürü, yanlış okunmuş bir şiiri ilk defa duyuyor olsa bile tamir edebilme yeteneğine sahipti. Şiirleri küçük yaştan beri kulaktan öğrenmesine rağmen, Arapça ve Farsça terkiplerin anlamım bilir, okuduğu her gazelin açıklamasını yapabilirdi. Dini musikîden gelen birikiminden dolayı okuduğu gazellerdeki kelime ve deyimlerin yanında kavram ve telmihe esas olan olaylardan da haberliydi.

Sağlam kişiliği ve zengin Urfa müziği birikimine sahip olması nedeniyle uluslararası üne sahip bir "kaynak kişi"ydi Mahmut Güzelgöz. Bu özelliğinden dolayı Kültür Bakanlığı’ndan teşekkür almış, üstün hizmet ödülüyle onurlandırılmıştır. Rahmetli Muzaffer Sarısözen, zaman zaman Ankara Radyosu’na giden yöre ekibi içinde Mahmut Usta’ya ayrı bir ilgi göstermiş ve her seferinde ondan yeni şeyler derlemiştir.

Mahmut Usta’nın diğer önemli özelliklerinden biri de; geniş bir hayal gücüne sahip olmasıdır. Verilen bir konu üzerine rahatlıkla bir hikaye yaratabilir, bunu nefis ve büyüleyici bir ustalıkla anlatabilirdi. İyi bir musannif, usta bir meddahtı.

Mahmut Usta’nın repertuvarını üç ana başlıkta toplamak gerekir. Bunlar; "Urfa Halk Müziği", "Urfa Yöresi Dinî Müziği" ve "Klasik Türk Müziği"dir.

Mahmut Güzelgöz Urfa müziğim kırıkhavalar, divanlar da dahil uzunhavalar ve oyun havaları olmak üzere tüm incelikleriyle bilirdi. Popüler olmuş Urfa türküleri yanında; çoğu, ustalarca unutulmuş bir çok hava onun sağlam hafızasında canlılığını korurdu.

Urfa makamlarının hemen hepsini mertebeleri ve ayakları ile eksiksiz bilmekle birlikte en çok nevruz, hicaz, kürdî ve segah makamlarını severdi. Urfalı şair Fehim’in;

"Yanıp bir nar-ı ruhsare çerağan olduğun var mı?
Senin Pervane veş şem’e şebistan olduğun var mı?"

diye başlayan gazeliyle okuduğu "nevruz makamı" ise onun kimse tarafından taklit edilemeyen şaheseridir.
Derin hayal gücü ve üstün estetik anlayışı dolayısıyla sevdiği ve beğendiği diğer yöre türkülerini de büyük bir içtenlikle okur ve bunlardan derin bir zevk alırdı. Aşık Veysel’in "Havalanma telli turnam, uçup gitme yele karşı" deyişi bunlardan biridir.

Dini müzikte de kendine has bir üslubu ve zengin bir repertuvarı vardı. Urfa’da yaygın olan Süleyman Çelebi’nin "Vesilet-ün Necat"ını, "Mustafa Mevlidi"ni, "Refet Mevlidi"ni ezbere bilir ve okurdu. Ayrıca bu ortam için çok sayıda kaside ve ilahi bilirdi.

Mahmut Usta, Klasik Türk Müziği’nden de ayrı bir zevk alırdı.Repertuvarında basit makamların hemen hepsinden bir çok eser vardı. Urfa müzik fasıllarında zaman zaman bu ezgilere de yer verilirse de faslın esasını Urfa yöresi türküleri oluşturur.

Mahmut Güzelgöz’ün, herşeyden önce sıradan bir türkü çığırıcısı değil, halk klasiklerini, "divan"ları yaşatan ve sevdiren bir usta olduğunu unutmamak gerekir.

Ne yazık ki giderek yozlaşan müzik bahçemizin temel renklerinden biri olan "divan havaları", kısa sürelerle birbiri ardınca bizlere veda eden ustalarla birlikte uçup gitmektedir. Kır çiçeği gibi sade türkülerle daima karşılaşabiliriz. Ama geçmişle-günümüz, seçkinle-halk arasında duygu ve anlayış birliği sağlayan bu havaları bir daha yeşertmek çok zor olacaktır. Mimaride Sinan üslubunun yaşatıldığı gibi, müzikte de -öz be öz- bizim olan "divan üslubu"nu yaşatmak gerekir. Urfa’da yetişen her sanatçıda inkar edilemeyecek hakkı bulunan Mahmut Usta’nın, bizce kabul edilmesi gereken bir vebalidir bu. Her okunan Urfa gazeli 7 Mart 1988’de bu dünyadan Hakka yürüyen Mahmut Usta’nın ruhunu şad edecektir.
Nur içinde yat büyük usta.