Abdullah B. Muhammed

Abdullah B. Muhammed

Abdullah b. Muhammed, Endülüs Emevi Devleti’nin yedinci emîridir. Cariye olan annesinin adı bir rivayete göre Bahar, başka bir rivayete göre Aşar’dır. 888 yılında tahta çıktı. Barbastro’yu muhasara altında tutan Kardeşi Münzir’in vefatı üzerine, kuşatmayı devam ettirmek istemesine rağmen hemen Kurtuba’ya dönerek halktan biat aldı. Abdullah b. Muhammed, Ömer b. Hafsun’un isyanının devam ettiği bir sırada tahta çıkmıştı. Bu isyan Abdullah’ın zamanında daha da şiddetlendi. Abdullah b. Muhammed, bir komutanını göndererek onu isyandan vazgeçirmeye çalıştı, biat istedi. Ömer b. Hafsun güler yüz gösterdi, Abdullah’ın teklifini kabul ettiğini bildirdi. Bunun teminatı olarak oğlu ile birtakım arkadaşlarını yeni emîre gönderdi. Yanına da idareyi beraber sürdürmeleri için Abdullah b. Abdurrauf bırakıldı. Ancak Ömer b. Hafsun kısa bir süre sonra tekrar isyana kalkıştı. Abdullah b. Abdurrauf’u yanından uzaklaştırdı. İstila hareketlerine girişti. Bunun üzerine Emîr Abdullah bir ordu hazırlayarak başına geçti. Barbastro ve Reyyo üzerine yürüdü. Ömer’in elinden bazı bölgeleri geri aldı. Ömer b. Hafsun da karşılık olarak Ecija ve Estepa’yı ele geçirdi. Abdullah onunla savaşmaya niyetlendi. Ömer yeniden hileye başvurdu, emîrden eman istedi. Abdullah buna sevindi ve emanı verdi. Ancak Ömer sözüne sadık kalmadı. Bir kaç ay sonra Beyane şehri üzerine yürüdü, şehri zapt etti. Şehir halkı ona bağlılığını bildirdi. Ancak buna rağmen halkı kılıçtan geçirdi, kadınları esir aldı, malları yağmaladı. Ardından Jean şehri üzerine yürüdü. Abdullah b. Muhammed’in görevlilerini buradan kovdu, halka ağır vergiler getirdi. Daha sonra bir hileyle asi İbn Şakir’i adamlarına öldürtüp, onun kesik başını Abdullah’a gönderdi. Bu olaydan sonra da gittikçe hâkimiyet alanını genişletti. Hatta işi Kurtuba yakınlarındaki sürülere el koymaya kadar vardırdı. Tüm bunların neticesinde Emîr Abdullah, ona karşı sıkı tedbirler alma gereği duydu. On sekiz bin kişilik bir ordu hazırlayarak Ömer’in üzerine yürüdü. Ömer, Abdullah’ın hazırlıklarını haber almıştı. Adamlarıyla emîrin karargâhına saldırdı. Fakat başarıya ulaşamadı, adamlarının çoğunu kaybederek Poley’deki kalesine çekildi. Taraftarlarından 30 bin kişilik bir ordu topladı. İki ordu Poley’de karşı karşıya geldi. Savaş Abdullah’ın ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Ertesi gün Emîr Abdullah kaleye saldıracakken Ömer ailesi ile birlikte buradan kaçtı. Bunu haber alan emîr, yakalanması için adamlar gönderdi fakat onu ele geçiremedi. Daha sonra Abdullah kaleye girdi ve kaçmak üzere bulunan bin kişiyi esir aldı. Bu esirlerin öldürülmesini emretti. Buradan ayrılıp İstece’ye gelen Emîr Abdullah burada Ömer’in adamlarıyla savaştı ve onları hezimete uğrattı. Şehir halkı Abdullah’tan affedilmelerini dilediler. Emîr onları affetti ve Barbastro üzerine yürüdü. Şehri birkaç gün kuşattıktan sonra geri döndü. Bu olaylardan sonra Ömer b. Hafsun isyan hareketlerine devam etti. Elvira üzerine saldırdı, emîrin şehirdeki yöneticisini hapsetti. Emîr Abdullah bu sefer onun üzerine Ahmed b. Ebi Abde komutasında bir birlik gönderdi. Aralarında vuku bulan çatışmada Ömer yaralandı ve Barbastro’daki kalesine çekildi. Emîr Abdullah daha sonra, 898 senesinde, oğlu Eban ve Ahmed b. Ebi Abde komutasında bir orduyu Ömer’in üzerine gönderdi. Ancak bu harekâttan da bir netice elde edilemedi. 899 senesinde de Ömer’in üzerine gidildi. Bu arada o Hristiyanlığını ilan etmişti. Bu durum birçok Müslüman’ın tepkisine yol açtı. 900 yılında Ahmed b. Ebi Abde, Ömer’i iyice zora soktu. Ömer bunun üzerine İşbiliye’nin lideri asi İbn Haccac’dan yardım istedi. İbn Haccac bu isteğe olumlu cevap verip ona maddi ve askerî yardımlarda bulundu. Ömer bunun üzerine onu Carmona şehrinde ziyaret etti. Bir yıl sonra tekrar buluştular. İbn Haccac’ın keşif kolları, Ahmed b. Ebi Abde’nin Estapa bölgesinde olduğunu haber aldı. Ömer derhâl onun üzerine saldırıya geçti ama mağlup oldu. Ahmed b. Ebi Abde onun karargâhını ele geçirdi. Ömer B. Hafsun ise bu sırada etrafındaki kalelere haberler gönderip adam topluyordu. Topladığı kuvvet on beş bin kişiyi bulunca tekrar taarruz etti. Ancak bu taarruzda da mağlup oldu. Emîr Abdullah yaşananları haber alınca elinde rehine olarak bulunan Ömer b. Hafsun’un yeğeninin başını vurdurdu. İbn Haccac’ın oğlunun da başını vurduracaktı ama kölesi Bedr’in, böyle bir şey olursa Ömer ile İbn Haccac’ın ölene kadar ittifak kuracaklarını söylemesi üzerine vezirlerine danışarak idam kararını geri aldı. Bedr bu sefer emîre, oğlunun Haccac’a geri verilmesini teklif etti. Böylece onun itaat edeceği umuluyordu. Emîr Abdullah bu teklifi de kabul etti. İbn Haccac bunun üzerine Ömer b. Hafsun ile aralarındaki anlaşmayı bozsa da onunla haberleşmeyi hiçbir zaman bırakmadı. Ömer b. Hafsun’un üzerine 904 yılında tekrar gidildi. Ömer tekrar yenildi, adamları öldürüldü. Bundan sonra Ömer tekrar ordu toplayarak Biniş Vadisi’nde emîrin ordusuyla karşı karşıya geldi Yine hezimete uğradı. Ömer b. Hafsun sürekli yenilgiler almasına rağmen Abdullah’ın saltanatı boyunca sorun çıkarmaya devam etti. Abdullah b. Muhammed’in emîrliğinde Ömer b. Hafsun’un yanı sıra; Abdurrahman b. Mervan Cillikı’nın; Ömer b. Mudammm El Benzuti’nin; Said b. Hüzeyl’in; İshak b. İbrahim b. Attaf El Ukayli’nin; Muhelleb’in iki oğlu Said ve Halil’in; Münzir b. Harîz b. Habil, Ebu Kerâme Habil b. Hariz, Amir ve Ömer adlı dört kardeşin; Archidona halkının; El Ankar’da Abdülaziz et-Tucibi’nin; Takarrona bölgesinde Benû El Hali’nin; Niebla bölgesinde İbn Hasib’in; Jean şehrinde Ubeydullah b. Umeyye’nin; yine Jean’da Fihr b. Esed’in; Elvira’da Ömer b. Adha b. Abdüllatif El Hemedani’nin; Ocsonoba bölgesindeki Santaver şehriden Bekr b. Yahya b. Bekr’in; Bace şehrinde Abdülmelik b. Ebi El Cemaa’nın; Jerez ve Sidonia’da Süleyman b. Muhammed b. Abdülmelik’in; Sidonia’da Münzir b. İbrahim b. Muhammed es-Suleym’in; yine Sidonia’da Muhammed b. Abdülkerim b. İlyas’ın; Tudmir’de Deysem b. İshak’ın, Sarakusta’da Ahmed b. El Bera’nın; Reyyo şehrinde Müşavir’in; Larde şehrinde Muhammed b. Abdülmelik et-Tavil’in; Şeybe şehrinde Muhammed b. Abdurrahman et-Tucubi’nin; Kur kabilesinde Abdulvahhab b. Curec ve Muhammed b. Abdurrahman b. Curec isimli kardeşlerin isyanları olmuştur. Abdullah b. Muhammed devrinde isyanlar yaygınlık gösterdi. Bu devirde 30’a yakın isyan çıktı. Bu isyanların başında Endülüs’teki her gruptan bir lider vardı. Aralarında İspanyol asıllı olup daha sonra Müslümanlığı kabul edenler, Berberiler, Arap asıllı olanlar da bulunuyordu. Yine de bu isyanlar başarıya ulaşamadı. Abdullah b. Muhammed bunları tehlikeli bir hâle gelmeden engelleyebildi. Ancak Abdullah b. Muhammed, daimi isyanlar yüzünden hükûmet güçlerini devamlı teyakkuz altında tutmak zorunda kaldı. Bunların mali, siyasi ve askeri tesirlerinin yanı sıra, dış seferlere de olumsuz etkisi oldu. Abdullah b. Muhammed devrinde genellikle isyanlar ile uğraşıldığı için dış seferlere pek çıkılamadı. Buna karşın bazı vali ve komutanları emîr adına çeşitli seferlere çıktı. Lebb b. Muhammed 904 senesinde Pallares üzerine yürüdü ve bazı kaleleri fethetti. 907 senesinde ise Pamplona bölgesindeki Herin Kalesi’ni almak istedi. Ancak Kral Sancho büyük bir ordu hazırlayarak buna karşı durdu. Aralarında çıkan çatışmalarda Lebb b. Muhammed hayatını kaybetti. Muhammed b. Abdülmelik et-Tavil 907 senesinde Barbitaniye üzerine yürüdü ve bazı kaleleri ele geçirdi. 909 senesinde ise Balyarış bölgesine saldırdı. 910 senesinde de Oriheula Kalesi’ni fethetti. Muhammed b. Abdülmelik et-Tavil bu seferlerden birçok ganimet ve esir ile geri döndü. 921 yılına gelindiğinde ise Berşelune Vadisi üzerine yürüdü, yağma yaptı. Bölgedeki İspanyol komutan ona engel olmak istedi ise de Muhammed düşmanlarını yenilgiye uğrattı. Abdullah b. Muhammed döneminin en önemli olaylarından birisi oğlu Muhammed’in kardeşi Mutarrif tarafından öldürülmesi vakasıdır. Abdullah, oğlu Muhammed’i diğerlerinden üstün tutar, kendinden sonra tahta onun çıkmasını isterdi. Diğer oğlu Mutarrif ise tahta kendisinin çıkmasını istiyordu. Bu durum iki kardeşin arasını açtı. Mutarrif kardeşine bir komplo hazırladı. Babasına Muhammed hakkında yalan yanlış haberler getirdi. Onun emîr olmak hülyasını kurduğunu, bunun için bir komplo düzenleyebileceğini anlattı. Muhammed babasının kendisi hakkında kötü zanlara kapıldığını anladı. Adamlarıyla beraber Ömer B. Hafsun’un karargâhına gitti. Abdullah b. Muhammed ise oğluna haber göndererek eğer Kurtuba’ya dönerse bağışlanacağını bildirdi. Bunun üzerine Muhammed geri dönerek eski yaşantısına devam etti. Mutarrif bu durumdan rahatsız oldu, tekrar babasını doldurmaya başladı. Onun hâlâ Ömer B. Hafsun ile iletişimde olduğunu söyledi. Emîr şüpheye düştü ve oğlunu hapsettirdi. Mutarrif bu fırsattan istifade ederek Muhammed’i hapiste öldürttü. Abdullah b. Muhammed bu hadiselere çok üzüldü, yine de göz yumdu. Muhammed’in oğlu Abdurrahman’ı yanına alarak onun terbiyesiyle bizzat meşgul oldu. Bu arada emîrin oğlu Mutarrif’in, Vezir Abdülmelik b. Umeyye ile de arası kötüydü. Abdullah b. Muhammed bunun farkındaydı. Bir gün oğlunu vezire ilişmemesi konusunda uyardı, vezirine de oğluna karşı tetikte durmasını söyledi. Bir gün vezir ile Mutarrif, İşbiliye’deki isyanları bastırmak için bölgeye hareket ettiler. Mutarrif burada isyancılar ile iletişime geçti, onları vezire karşı kışkırttı. Veziri öldürdüğü takdirde kendisine katılıp katılmayacaklarını sordu. Onlar olumlu cevap verdiler. Bunun üzerine Mutarrif vezir ile yalnız kalınca adamları vasıtasıyla onu öldürdü. Kesik başını isyancı liderlerine gönderdi. Asiler kendisine katıldı. Böylece Mutarrif yeteri kadar güçlendiğini hissederek babasından idareyi alma hevesine düştü. İsyancılarla birlikte Sidonia şehrine giderek oradaki asilerden babasına karşı kendisini desteklemelerini istedi. Oğlunun girişimlerinden haberdar olan Abdullah b. Muhammed, İşbiliye ve Sidonia halkına haber göndererek oğlundan yüz çevirmelerini istedi. Mutarrif kurduğu planlar aksayınca başarılı olamayacağını sezerek babasına mektup yazıp eman istedi ve bağışlandı. Mutarrif, Kurtuba’ya döner dönmez aleyhte faaliyetlere başladı. Şehrin ileri gelenleri ve birtakım fakihler onu ziyarete gelmişlerdi. Ziyaret bitip ayrıldıklarında Mutarrif arkalarından ileri geri laflar söyledi. Bundan haberdar olan ileri gelenler Mutarrif’in babasının yerine geçmek niyetinde olduğuna, bunun için kendilerinden yardım istediğine dair söylentiyi El Hacip vasıtasıyla Emîr Abdullah’a ulaştırdılar. Bunun üzerine Emîr Abdullah oğlunun sarayına askerlerini göndererek onu tutuklatmak istedi. Mutarrif karşı koydu, iki gün askerlere direndi, çarpışmalar oldu. Üçüncü gün ise ele geçirilip öldürüldü. Abdullah b. Muhammed çok mütevazı, takva sahibi, dinî görevlerini yerine getirmekte dikkatli idi. İçki ve benzeri şeylerden uzak bir hayat sürdü. Haksızlıklar karşısında sertti. Adalete bağlı kalmaya çalışırdı. Hatta sarayında bir kapı açmış, ismini de “Babu’l Adl” koymuştu. Haftanın bir günü burada şikâyetleri dinler, herkes burada kendisiyle rahatça görüşürdü. Şiir ve edebiyat sahasında ehliyetli idi. Şairlerin şiirlerini ezberlerdi. Önceki halifelerin hayat hikâyelerine vâkıftı; bu konuda tebaasıyla sohbet ederdi. Edebî yazılar ve şiirler kaleme almıştı. Edebiyatçıları ve ilim sahiplerini himaye ederdi. Abdullah b. Muhammed emîr unvanını kullanan son Endülüs Emevi hükümdarıydı. Ondan sonra gelenler halife unvanını kullanmaya başladılar. Emîr Muhammed çeyrek asır hüküm sürdükten sonra 922 yılında vefat etti. Vefat ettiğinde 72 yaşındaydı.

Kaynak: Endülüs Emevileri ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ağustos 2018, Ankara.