Ahmet Hamdi Tanpınar
(23 Haziran 1901 - 24 Ocak 1962): Şair, yazar. İstanbul’da doğdu. Babası Hüseyin Fikri Efendi kadı idi. İlk ve orta öğrenimini babasının görev yaptığı yerlerde gördü. İstanbul’da Ravza-i Maarif İbtidaî Mektebinde, Sinop (1908-1909) ve Siirt (1909-1910) rüşdiyelerinde okudu. Siirt’ta Katolik Dominikan misyonerlerinin yönettiği Fransız mektebine bir yıl kadar devam etti. İstanbul Vefa, Kerkük ve Antalya sultanîlerinde lise öğrenimini tamamladı (1917). Yüksek öğrenim için İstanbul’a geldi. Önce yatılı olarak Baytar Mektebine girdi (1918). Burada bir yıl okuduktan sonra İstanbul Darulfünûnu Edebiyat Fakültesini geçti. İleride yakın dostluk kuracağı Yahya Kemal hocası idi. Sınıf arkadaşları arasında Hasan Âli (Yücel), Necmettin Halil (Onan), Rıfkı Melûl (Meriç), Mustafa Nihat (Özön) gibi sonradan edebiyat sahasında ünlenecek isimler vardı. 1923’te fakülteden mezun olduktan sonra Erzurum, Konya (1925), Ankara (1927) liselerinde, Gazi Orta Muallim Mektebinde, İstanbul Kadıköy Lisesinde edebiyat; Güzel Sanatlar Akademisinde estetik ve sanat tarihi okuttu. Tanzimatın 100. yılı vesilesiyle Edebiyat Fakültesinde 19. Asır Türk Edebiyatı Kürsüsü kurulunca, Tanpınar ’profesör’ unvanıyla bu kürsünün başına getirildi. 1943’te 7. Dönem Maraş milletvekili olarak TBMM’ye girdi. 1946’da milletvekilliği sona erince Millî Eğitim Bakanlığı müfettişliği yaptı. 1948’te Güzel Sanatlar Akademisinde Estetik dersleri vermeye başladı. 1949’ta Edebiyat fakültesine profesörlüğüne döndü. 1953-1959 yılları arasında dört defe yurt dışına çıktı. Son çıkışında bir yıl Avrupa’da kaldı ve bu sürenin büyük bir bölümünü Paris’te geçirdi.. Kalp krizinden İstanbul’da öldü. Rumelihisarı Mezarlığında çok sevdiği hocası ve dostu Yahya Kemal’in yanında gömülüdür. Mezar taşında iki mısraı ’Ne içindeyim zamanın/Ne de büsbütün dışında’ kazılıdır.İlk şiiri ’Musul Akşamları’, Celâl Sâhir (Erozan)’in yayınladığı Altıncı Kitab dergisinde çıktı (Temmuz 1920).
Doğu ve Batı kültürünü ustaca birleştirebilen yenilikçi bir şair ve fikir adamımızdır. Kişiliğinin oluşmasında Yahya Kemal etkili olmuştur.
Rüya ve musiki, Tanpınar’ın şiirlerinin yapısını tayin eden unsurlardır. Gerek şiirlerinde, gerekse romanlarında tarih, zaman, çevre ve insan münasebeti, psikolojik tahliller, rüyalar ve medeniyet problemi önemli yer tutar. Şairin plastik sanatlara olan alâkası, şiire "resim-şiir" olarak bakmasını getirmiş, şiirlerinde âdeta kelimelerle resim çizmiştir.
Şiirlerinde aşk, ölüm, ruh, şuuraltı, fizik ötesi gibi konular dış âlemle birleşirler. Fakat bu dış âlemde olduğu gibi değil, onun ruh dünyasına akseden şekliyle oradan süzülerek mısralara yerleşir. Bunun için Sembolistlerinki gibi şekil, imaj ve ses endişesi görülür. Zengin mecazlar, üstü kapalı söyleyişler, şuur ve şuuraltı izlenimlerinin karıştığı duygulanışlar şiirin iç örgüsünü meydana getirirler.
Şekil olarak şiirde, iç ahenge, vezin ve kafiyeye önem verir. O da, Yahya Kemal gibi şiirin az ve öz yazılmasından yanadır. Bu yüzden çok az şiir yazmıştır. Kitabı da ölümünden sonra basılmıştır.
Tanpınar’ın şiirlerinde bir ülkü, ulaşılması mümkün ısrarlı bir ideal olmadığı gibi, sosyal konuların çözümü ya da tenkidi de yer almaz. Şiirlerinde bütün dış âlem, onun "ben"inin dekoru gibidir. Ferdiyetçi bir sanat anlayışıyla hemen bütün şiirlerinde sadece "iç-ben"ini anlatır.
Roman ve hikâyeleri, olaydan çok tahlile dayanırlar. Doğu-batı kültürüne ait meseleler, İstanbul’un tarihî ve mimarî güzellikleri, rüya, musiki, masal ve zaman kavramları yer alır. Tanpınar’ın şiirlerinde görülen sanatçı titizliği hikâye ve romanlarına da yansır. Özellikle hikâye ve romanlarında insan ruhunun derinliklerine inmiş, rüya ve hayallerle insan psikolojisi üzerinde çözümlemeler yapmış; toplumumuzun kültür ve medeniyet çalkantılarını tahlil etmiştir.
Beş Şehir, Türk edebiyatının en güzel deneme örneklerinden biridir. Bu eserinde Tanpınar beş büyük Türk şehrini bütün geçmiş ve bugünkü özellikleriyle anlatır. Onların tarihî, tabiî, mimarî, efsanevî ve folklorik özelliklerini inceler.
Makalelerinde, orijinal görüş ve derin duyuşlarını mükemmel bir Doğu-Batı senteziyle birleştirir. Üslûbunun en olgun ve üstün özelliklerini sadece hikâye ve romanlarında değil; deneme ve makalelerinde de görmekteyiz.
Şiirleri: Şiirler (Kendisinin seçtiği, tamamı hece vezniyle yazılmış 37 şiiri, 1961), Bütün Şiirleri (Önceki kitabına girmemiş ve yarım kalmış şiirleriyle birlikte 90 şiir, 1976; yeni yayını: Şiirler, 1999). Hikâyeleri: Abdullah Efendi’nin Rüyaları (1943), Yaz Yağmuru (1955), Hikâyeler (1983). Romanları: Huzur (1949), Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961), Sahnenin Dışındakiler (1973), Mahur Beste (1975), Aynadaki Kadın (Güler Güven yayına hazırladı, 1987). Denemeleri: Beş Şehir (1946), Yaşadığım Gibi (1970). İncelemeleri-monografileri:: Tevfik Fikret: Hayatı, Şahsiyeti, Şiirleri (1937), Namık Kemal Antolojisi (1942), XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949; genişletilmiş ikinci baskı, 1956). Yahya Kemal (1962), Edebiyat Üzerine Makaleler (1969). Senaryosu: İki Ateş Arasında (Sahnenin Dışındakileri yazar kendisi senaryolaştırdı, 1998), Mektupları: Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Mektupları (Zeynep Kerman derleyip yayımladı: 1974; genişletilmiş baskı, 1993), Tanpınar’dan Hasan Âli Yücel’e Mektuplar (1998), Tanpınar’dan Ders Notları (Notlar: Güler Güven, yay. haz. Hayri Aktaş, 2004), Mücevherlerin Sırrı: Derlmenmemiş Yazılar, Anket ve Röportajlar (S. Özdemir, İ. Dirin yayına hazırladılar, 2002). Çevirileri: Alkestis (1943), Elktra (1943), Medeia (1943), Yunan Heykeli (H. Lechat, Z. Müritoğlu ile, 1945).
Hakkında kitap: Abdullah Uçman-Handan İnci, Bir Gül Bu Karanlıklarda-Tanpınar Üzerine Yazılar (2002).