Ayhan Işık
5 Mayıs 1929 tarihinde, İzmir’de doğdu. Asıl adı Ayhan Işıyan’dır.
Okul yıllarında Mahir İz okul müdürü, Salah Birsel müdür muaviniydi. Edebiyat öğretmeni Rıfat Ilgaz, beden eğitimi öğretmeni Vefalı Kör Galip, coğrafya öğretmeni ise Akbaba Celal idi.
Güzel Sanatlar Akademisinin Resim Bölümünde öğrenim gördü ve burada Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan dersler aldı. Bir süre ressamlık yaptı. 1951 yılında “Yıldız” dergisinin ve İstanbul Film’in düzenlediği artist yarışmasını kazandı. Arkadaşları kendisini Hollywood starı Clark Gable’a benzetirdi; yarışmadaki derecesinin ardından, Işıyan soyadını “Işık” olarak değiştirdi.
1951 yapımı “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. 1961 yılından itibaren çekilmeye başlanan ve başrolünü Belgin Doruk’la paylaştığı “Küçük Hanımefendi” serisiyle halk nezdinde büyük başarı elde etti. Bu dönemlerde “Taçsız Kral” ünvanını aldı.
Film yıldızlarının 1970’lerden sonra moda hâline getirdiği plak çıkarma işine girdi. Münir Nurettin Selçuk’tan dersler alarak klasik Türk müziği şarkıları seslendirdi ve bir tane 45’lik plak doldurdu.
1975 yılından sonra yapımcılık, yönetmenlik ve senaristlik yapmaya başladı. “Harakiri” (1975), “Haşhaş” (1975) filmlerinin yapımcılığını; “Kana Kan” (1976) filminin hem yapımcılığını hem senaristliğini; “Örgüt” (1976) filmininse hem yapımcılığını hem senaristliğini hem de yönetmenliğini üstlendi.
Ayhan Işık, Türk sinemasına “jön” kavramını getiren kişidir. Osman Seden’in sahibi olduğu Kemal Film bünyesinde yer aldı, hem para ve zaman konusunda titiz davranarak hem de halkın kendisine yönelik sevgisini ve filmlerinin başarısını yapımcılara karşı kullanmayı bilerek, Yeşilçam’da kendine yer edinmeyi başardı ve bu konuda bazı standartların gelmesini sağladı.
1950’lerden itibaren resimlediği ve yazdığı birtakım aşk romanları “Yeni İstanbul” gazetesinde çizgi roman tefrikaları hâlinde günlerce yayımlandı. “Aşka İnanmıyorum” adlı çizgi roman albümünün kapağında Ayhan Işık’ın bir fotoğrafına yer verildi. Fotoğrafın aşk romanının konusuyla bir ilgisi olmamasına karşın yayınevinin, ünlü bir sinema oyuncusu olan Ayhan Işık’ın ününden yararlanmak amacıyla fotoğrafı kullandığı açıktı.
16 Haziran 1979 tarihinde, İstanbul’da vefat etti.
150’ye yakın filmde rol aldı. Bazıları şunlardır:
Kanun Namına (1952)
Kanlı Para (1953)
Kardeş Kurşunu (1955)
Meçhul Kahramanlar (1958)
Avare Mustafa (1961)
Küçük Hanımefendi (1961)
Ayşecik Canımın İçi (1963)
Kolejli Kızın Aşkı (1966)
Cingöz Recai (1969)
Sezercik Yavrum Benim (1971)
Yangın (1977)
Ayhan Işık: “Altı yaşındayken babasız kaldım. İlkokulu Bomonti’deki 44. Okulda bitirdim. Ortaokula başladığım günlerde Babıali’ye geldim. Çünkü okula gidebilmek için çalışmak zorundaydım. Gazete ve dergilerde hikâye ve kapak resimleri çizmeye başlamıştım. İlk kazandığım parayı sanki dünmüş gibi hatırlarım: 14 lira. Eve koşup anneme verdiğim bu müjdeyi hiç unutmam. Yaz tatilinde Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası’nda kırık şişe kontrolörlüğü yaptım. Haftada 25 lira alıyordum. Vapurla gidip gelirken boş durmuyor, mecmuaların ısmarladıkları ve illüstrasyon denilen renkli resimleri çiziyordum. Şirket-i Hayriye’nin 63 numaralı Sütlüce vapuru, sanki benim resim atölyem olmuştu.”
…
“Türk sinemasının Batı ülkelerindeki çağdaş sinemacılık düzeyine çıkabilmesi için her şeyden önce ayrıntılı bir ‘Sinema Kanunu’ gereklidir. Bu kanun, profesyonelce sinema yapmaya ehil sahibi kişilerin kimler olduğunu, bunların karşılıklı hakları ve yükümlülüklerini madde madde tanımlamalıdır.”
Lütfi Ömer Akad’ın kaleminden Ayhan Işık: “Osman Seden’in burada da gözü kara. Hiç tereddüt etmiyor, en iyi oyuncuları arıyor... Başoyuncu olarak Ayhan Işık adında birinden söz ediyor. Tanımıyorum, ‘Sen gördün mü?’ diyorum. Geçen yıl ‘Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan’ adında bir filmde görmüş; boylu poslu, yakışıklı… Oyun yeteneği hakkında hiçbir fikri yok. Bir görelim diyoruz. Yazıhanede buluşuyoruz. Gerçekten dediği gibi boylu poslu ve yakışıklı, kibar ve terbiyeli. Güzel Sanatlar Akademisinde resim eğitimi görmüş. Babıali’de resimli roman çiziyor. ‘Yıldız’ adlı sinema dergisinin ‘Geleceğin Oyuncuları’ yarışmasında birinci seçilmiş. Ama bu yarışma akademik bir yarışma değil. Oyuncu adayları önceden hazırladıkları bir oyun bölümünü jüri önünde sergilemiyorlar. Jürinin baktığı sadece görünüş... İkimize de uygun geliyor.”
…
“ ‘Kanun Namına’ giriyor sinemalara. Büyük bir iş yapıyor. Ayhan Işık, birden tartışmasız bir yıldız oluyor. İşte o zaman, oyuncu olmayan birinden bir sinema oyuncusu yarattığımı görüyorum ve sinemanın gerçekte ne olduğunun bilincine varıyorum, bu da benim artık bir yönetmen olduğumu kanıtlıyor.”
Çolpan İlhan’ın gözünden Ayhan Işık: “Bir görünen star Ayhan vardı; bir de dost, arkadaş, sevecen, bize yakın Ayhan Işık vardı. Star Ayhan Işık, starlığın bütün özelliklerini taşıyan ve ondan asla ödün vermeyen, her şeyin en iyisini yapan, her konuda çok dikkatli prensipleri olan ve sinemayı çok seven, mesleğinde en ufak bir taviz vermeden oyunculuğun onurunu her zaman iyi taşımış bir stardı. Bence Türk sinemasında Ayhan Işık bir efsaneydi. Onunla Türk sineması pek çok şey kazanmıştır.”