Cemal Gürsel

Cemal Gürsel

10 Haziran 1895 yılında Erzurum’da, dört erkek çocuğun ikincisi olarak dünyaya geldi. Nüfusa kaydolduğu yer, çocukluk ve ilkokul yıllarını geçirdiği Ordu’dur. Annesi Zekiye Hanım’dır. Babası subay olan Abidin Bey’dir. Abisi Kemal, babası gibi askerliği seçti; Kuleli’de okurken genç yaşta vefat etti. Cemal’in diğer kardeşleri Sırrı ve Celal’dir. Sırrı ve Celal, ağabeyleri gibi askerliği seçmediler; özel sektöre girdiler. Sırrı Gürsel 1989’da vefat etti, en küçük kardeş olan Celal Gürsel ise 1981’de vefat etti. 

İlkokula Ordu’da başladı ve çocukluk günlerini bu kentte geçirdi. Gürsel ailesi, Abidin Bey’in Refahiye Jandarma Kumandanı olarak atanması üzerine Erzincan’a taşındı. Cemal Gürsel ortaokul eğitimi için Erzincan Askerî Rüştiyesi’nin “sınıf-ı mahsus” denilen subay çocuklarının alındığı özel yatılı bölümüne girdi ve burada tüm sınıflarını birincilikle geçti. Ortaokulu bitirdikten sonra Erzincan Askerî İdadisi’ne devam etti. Bu arada babası Abidin Bey emekli oldu, ailesiyle beraber Ordu Ünye’ye yerleşti. Erzincan Askerî Rüştiyesi’nde son sınıftayken Balkan Savaşları başladı. Babası Abidin Bey emekli olmasına karşın tekrar askere çağrıldı ve Balkan Savaşlarına katıldı. Cemal Gürsel, Erzincan’dan sonra eğitimine İstanbul’da devam etti ve Kuleli Askerî Lisesine girdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı çıktı. O zaman tüm okullar gibi Kuleli Askerî Lisesi öğrencileri de vatan savunması için kısa eğitimlerin ardından cepheye gönderildi. Gürsel bu sırada Kuleli’yi bitirerek topçu sınıfında bulunuyordu. Subay namzedi olarak 16 Ekim 1914’te 4. Kolordu Komutanlığı’nın emrine girdi. İlk askerlik deneyimini Çanakkale gibi çatışma sayısı çok yüksek ve güç bir cephede gerçekleştirdi. Altı ay sonra askerî sınavlara girdi ve başarılı olarak 30 Nisan 1915’te Çanakkale Cephesi’nde 12. Tümen Topçu Alay 2. Batarya Takım Komutanı olarak atandı, bu görevini 30 Eylül 1916’ya kadar sürdürdü. Seddülbahir ve Anafartalar muharebelerine katıldı. Düşman Çanakkale’den çekilince Tümen Müstakil Bataryası’na komutan olarak atandı. Filistin ve Suriye cephesinde görev aldı. Kurtuluş Savaşı’nın Batı cephesindeki bütün savaşlarına katıldı. Ardından Gazze muharebelerine katıldı ve bu esnada rahatsızlandı. Yine de görevini aksatmadan sürdürdü. Güç iklim ve arazi ve koşulları sonucu ordu bozuldu ve 19 Eylül 1918’de, İngilizlere esir düştü. Cemal Gürsel bu sırada tifo oldu. Esir kampından 6 Ekim 1920’de serbest bırakıldı. Esir kampından İstanbul’a geldi ve bir aya yakın burada kaldı. Savaş Madalyası’na layık görülerek iki yıl kıdem aldı. Bu sırada Mustafa Kemal, Anadolu’da kurtuluş mücadelesini başlattı. Ardından Atatürk’ün emrinde çalışmak ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Anadolu’ya geçti. Kasım 1920’de yeni ordunun 1. Tümen Topçu Alay 4. Batarya Takım Komutanı oldu ve İstiklal Savaşı’nın tüm safhalarında yer aldı. 1920-22 yılları arasında 1. Tümen’le birlikte İkinci İnönü, Eskişehir ve Sakarya savaşlarında çarpıştı. İnönü Savaşlarında Kemalettin Sami Paşa ordusunda 4. Batarya Takım Komutanı olarak yer aldı ve Eskişehir’deki çarpışmada da bulundu. Savaşlardaki fedakârlığından ve yararlılığından dolayı İstiklal Madalyası kazandı. Gürsel 1 Eylül 1922’de Yüzbaşılığa terfi etti. 30 Eylül 1922’den 30 Eylül 1926’ya kadar Takım Komutanı olduğu 1. Tümen Topçu Alay 4. Batarya’nın Komutanı olarak görev yaptı. Savaş sona erince kurmaylık eğitimine hak kazandı ve 1 Ekim 1926’da Harp Akademisi’ne girdi. Bu eğitim sırasında Melahat Hanım ile tanıştı ve 1927’de evlendi. Evlendikten sonra sırasıyla Darca, Ankara, Kayseri, Erzincan, İstanbul, Eğirdir, Erzurum, Sarıkamış, Balıkesir, İzmir, Konya, Erzurum ve yine Ankara’da görev yaptı. 1 Eylül 1930’a kadar Genelkurmay’da çalıştı. 1 Eylül 1930’da 6. Kolordu 1. Şube Müdürü olarak Kayseri’ye tayin edildi ve 25 Ağustos 1933’e kadar bu görevini sürdürdü. Kayseri’den Erzincan’daki 3. Tümen Topçu Alayı’na 2. Batarya Takım Komutanı olarak atandı, 1 Eylül 1936’ya kadar bu görevini sürdürdü. Ardından, Eğirdir Dağ Talimgâh Komutanı olarak 16 Ağustos 1937’den 23 Temmuz 1938’e kadar çalıştı. 1 Ağustos 1938-17 Ağustos 1939 arasında 9. Kolordu 1. Şube Müdürü görevini yürüttü ve 35 yol sonra kurmay yarbay olarak Erzurum Müstahkem Mevki 2. Topçu Alay Komutanı Muavini göreviyle doğduğu kente geldi ve 2 Eylül 1940’a kadar memleketinde çalıştı. Albaylığa 30 Ağustos 1940’ta Erzurum’da terfi etti. 3 Eylül 1940’ta 9. Kolordu 109. Topçu Alay Komutan Vekili olarak Sarıkamış’a gitti, üç ay sonra 12 Eylül 1940’ta 9. Kolordu Kurmay Bakanı oldu, 2 Ağustos 1941’e kadar bu görevini sürdürdü. 1936’dan beri sürdürdüğü birer yıllık görevlerin ardından Balıkesir’e gitti. 8 Ağustos 1941’den 22 Ağustos 1944’e kadar 2. Ordu 1. Şube Müdürü görevini üstlendi. Ağustos 1946’da Tuğgeneralliğe terfi etti ve 21 Ağustos 1946’dan 1 Eylül 1947’ye kadar Bornova’da 65. Tümen’de Tugay Komutanı olarak çalıştı. 30 Ağustos 1948’de Tümgeneral olmasının ardından 1953’te Korgeneralliğe yükseldi. Aralık 1957’de 3. Ordu Komutanı olarak Orgeneral rütbesiyle memleketi Erzurum’a gitti. 21 Ağustos 1958’de Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atandı. İnönü’ye yapılan baskılar, öğrencilere uygulanan şiddet, iktidarın baskısı ve antidemokratik uygulamalardan rahatsız olan Gürsel, kendisiyle temas kuran ihtilalcilere yardım etti; onların stratejik noktalara tayin edilmelerinde rol oynadı. İktidarın yanlış uygulamaları durmayınca dönemin Savunma Bakanı Ethem Menderes’e bir uyarı mektubu yazdı. Ardından Karşıyaka’daki evinde 14 Temmuz 1960’ta gerçekleşecek emekliliğini beklemeye başladı. 27 Mayıs İhtilali’nin yapılması Gürsel’i ülke sorunlarının ve güç mücadelesinin içine çekti. Gürsel’e ihtilal lideri olarak yetkiler verildi. 27 Mayıs 1960 günü gerçekleştirilen askerî müdahaleden hemen sonra MBK’nin başına getirildi. 28 Mayıs’ta devlet ve hükûmet başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yetkilerini üstlenerek yeni hükûmeti kurdu. Yeniden demokratik düzene dönülmesi ve 1961 Anayasası’nın hazırlanmasında önemli rol oynadı. Ekim 1961’de yapılan seçimlerin ardından 25 Ekim’de görevinden istifa edip askerlikten de emekliye ayrılarak, 26 Ekim’de parlamentoda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek aday olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin dördüncü cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı seçilince Çankaya’ya Pembe Köşk’e taşındı. 

13 Aralık 1965’te nükseden rahatsızlığı üzerine doktorların yaptığı tetkik sonucu ABD’ye gitmesine karar verildi. ABD Bakanı Johnson’un gönderdiği uçakla 2 Şubat 1961’de ABD Washington Walter Reed Hastanesinde tedavi altına alındı. 8 Şubat’ta beyin kanaması geçiren Gürsel komaya girdi. Gürsel’in durumundan ümit kesilmesi üzerine 26 Mart 1966’da Ankara’ya Gülhane Hastanesine getirildi, sağlık kurulunun hazırladığı raporla Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdi. 14 Eylül 1966’da tedavi gördüğü GATA’da vefat etti. Büyük bir devlet töreniyle 16 Eylül 1961’de Anıtkabir’deki mezarlığa defnedildi. Gürsel’in naaşı, 12 Eylül yönetimde çıkarılan bir kanunla 1982’de Cebeci Asri mezarlığına taşındı.