Erol Büyükburç

Erol Büyükburç

8 Ağustos 1936 tarihinde, Adana’da doğdu. Lise yıllarında bir müzik grubu kurdu, bu grupla birlikte Florya plajında müzik yaptı. İstanbul Belediyesi Konservatuvarında öğrenim gördü, bir taraftan da şan dersleri aldı. 

Müzik hayatına 1961’de “Little Lucy” adlı bestesini plak yaparak başladı. Balkan Festivali’nde En İyi Şarkıcı ödülünü aldı. Uzun yıllar Efsaneler Orkestrası ile çalıştı.

Erol Büyükburç Vokal Grubu’nu kurdu ve sahne almaya devam etti. Bütün bu başarılarından dolayı kendisine “Yerli Elvis” denilmeye başlandı.

Bir yarışma programında sinirlenmesinin üzerine: “Niye bana sormuyorsunuz? Ben burada saksı mıyım? Ben saksı değilim! Bana saksı muamelesi yapamazsınız! En çok bana soracaksınız! Ben dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biriyim!” sözleriyle büyük etki yarattı.

Nasrettin Hoca, kendisi için çocukluğundan kalan bir duyarlılık idi. Çocukluğunda eline geçen bir çocuk dergisinde Orhan Veli Kanık’ın, Nasrettin Hoca’nın fıkralarını şiirleştirdiği sevimli resimlere rastladı. O fıkraları ezberledi ve annesinin kabul günlerinde arkadaşlarına okuyarak dinleyenleri neşelendirmeyi amaçladı. İlerleyen yıllarda tiyatrocu ve kuklacı arkadaşı Nevzat Açıkgöz’ün isteği üzerine Nasrettin Hoca’nın çevresindeki kişilikleri oluşturan kuklalar yaptı. Bu tiyatro kadrosu Gülhane Etkinlikleri’nde 5 yıl gösterime devam etti.

Menajeri Osman Nuri Yazıcı’nın, dönemin Akşehir Belediye Başkanı Abdülkadir Oğul Bey ile yaptığı anlaşma sonucunda Nasrettin Hoca’nın on fıkrasını şiirleştirdi ve besteledi.

20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45’lik, 200’e yakın ödül, 1800 civarında beste sahibidir. 

12 Mart 2015 tarihinde, İstanbul’da vefat etti. 

50’den fazla filmde rol aldı. Bazıları şunlardır:

Horoz Nuri (1965)

Gençlik Türküsü (1967)

Yasemin’in Tatlı Aşkı (1968)

Menekşe Gözler (1968)

Turist Ömer Boğa Güreşçisi (1971)

Kader Rüzgârı (1976)

Enayiler Kralı Murtaza (1987)

Hayalet Dayı (2014)

 

Erol Büyükburç: “Ben nasıl Erol Büyükburç oldum biliyor musun? Ezberleri bozarak. Şöhretin üç hâli vardır: Sıcak, ılık ve soğuk. Bir önemli hadise yaparsınız; şöhretiniz soğukken ılık olur, ılıkken sıcak olur. Bu yaşına gelip hâlâ şöhretini sıcak tutan kaç sanatçı var? İlginç çıkışlarımın hepsi bilinçli. Yoksa ben kafayı yemedim herhâlde.”