İsmail Kemal Aşkar
İsmail Kemal Aşkar
1907 Yılında Afyonkarahisar’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Afyonkarahisar’da tamamladıktan sonra, 1920’de Ankara Hukuk Fakültesi’ne girdi. 1929’da mezuniyetine müteakip, Fransa’ya giderek, Grenoble Üniversitesi’nde doktora yaptı.
Afyonkarahisarlı Abdurrahman Efendi ile Nesibe Hanıma oğlu olan İsmail Kemal Aşkar, Ankara’da raportörlük ve hakimlik yaptığı sıralarda, devrin iktidar-gazetesi olan Ulus ve Altıok gazetelerinde çeşitli konularda makaleler yayımladı. Uzun yıllar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Afyonkarahisar İl Başkanlığı’nı yaptı. Partinin Genel İdare Kurulu Üyeliğine seçildi.
1941 yılında Afyonkarahisar Belediye Başkanlığına seçilen Aşkar, 1945 yılına kadar bu görevi başarıyla sürdürdü. Bilâhare İstanbul’a yerleşti ve İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak uzun süre çalıştı. Bu arada, Afyonkarahisarlı birkaç kişi ile birlikte Kızılcaham Maden Suyu İşletmesini kurdu. Bu su, Kızılay
Afyonkarahisar Maden Suyu’ndan sonra, Türkiye’nin en güzel ikinci maden suyudur.
i. Kemal Aşkar, 1972 yılında, geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etti.
Dönemin iktidar partisi olan C.H.P. içerisinde İsmail Kemâl Aşkar’ın sivrilip, kendisini tanıtması, Atatürk’ün bir Afyonkarahi¬sar seyahati sırasında oldu. O günlerin gazetelerindiler alan olay şöyle cereyan etti:
Atatürk, Büyük Zafer’den sonra, yanında eşi Lâtife Hanım da olduğu halde, Fahrettin Altay Paşa, Ticaret Bakanı Ali Cenani Bey, Konya ve Afyonkarahisar Mebusları ile birlikte Afyonkarahisar’a gelirler. Tarih: 21 Ekim 1925’dir. Ata’yı karşılayan Afyonkarahisar’lılar adına Türk Ocağı’ndan bir genç (İsmail Kemal Aşkar) heyecanla şu konuşmayı yapar:
"Gazi Reis;
Sizi tazim ve şükranla selâmlayan Afyonkarahisar halkının, dünyanın her adamından esirgediği, kalbinin en gizli köşesinde, sizin için beslediği çok büyük hürmeti, hakiki kuvvetiyle ifade et-meye, benim aciz lisanım kâfi değildir. Görüyorsunuz: Hepimiz bütün Karahisar sevinç heyecanları içerisinde çırpınıyoruz. Kendimize soruyoruz? Yoksa, kurtuluş bayramında mıyız? Hayır , hayır. Fakat kurtuluş, zafer bugün bizim içimizde, Büyük Gazi...
Tarihte iki Mustafa Kemal vardır. Birisi ölen, Türk Milletine’, hayat veren, İstiklâl kahramanı Asker Mustafa Kemal...
Paşa, O Mustafa Kemal vardır. Birisi ölen, Türk Milletine hayat veren, İstiklâl kahramanı Asker Mustafa Kemal...
Paşa, O Mustafa Kemal, son büyük eserini bugün beraber bulunduğumuz şu yurttan bavlıyarak, 13 gün zarfında Akdeniz, kıyılarında ikmal etti. O büyük adamın zekâ ve dehası, düşmanların şimşeklerine zarif bir ipek, yakıcı elektriklerine bir kauçuk oldu. Tarih o büyük adam için hükmünü vermiştir. Bunu bütün’ cihan tarihinden dinleyebiliriz.
Paşa, ikinci Mustafa Kemal sensin. Sen diyordun ki, bu Millet refah istiyor, ilim ve irfanın nurlarıyla aydınlansın. Biz istiyoruz ki, memleketimiz harap, perişan böyle kapkara kalmasın Biz istiyoruz ki Türk Milleti, dünya medeniyet ailesinden uzak bulunmasın.
Büyük Reis,
Türk Milleti, zamanın tabii olan icabatını zekasıyla, hadsi, ilim ve irfanıyla çok iyi anlamıştır. Ona yalnız yolunu gösteriniz. Görsün. Vuzuhla görsün ve anlasın ki bu yol refaha gider, bu yol saadete gider, bu yol medeniyete gider. Şahit olduk ki, bunu anlayan Türk, bu medeniyet yolunda sizinle beraber bilâ tereddüt, kuvvetli, seri adımlarla yürüyor. Karahisar’ımız halkı, Karahisar’ımız gençliği de bu yolda aynı kat’iyyetle, aynı kuvvetle, aynı sür’atle yürümüştür ve yürüyecektir. Bunu size çok samimi vaad ediyoruz.
Paşa, bugünkü Türk medeniyetinin nurusun. Dehânızda taşan bu nurdur ki, Türk Yurdunu aydınlatacak, nuru medeniyet yolunu gösterecektir. Türk Medeniyeti tevakkuf ederse, gerilerse bundan sizin dehânız mes’ulâür. Sen, tarihin malısın. Henüz vazifelerin bitmemiştir. Tarih sizin hakkınızdaki hükmünü.bu vazifelerinizi ifadan sonra verecektir.
Selâm, hürmet, minnet, tazim size büyük Gazi."
İsmail Kemal Aşkar’ın bu tarihi konuşmasından son derece memnun olan Atatürk, Belediye Başkanının, şerefine verdiği yemekte, şu tarihi ve cevabî konuşmayı yaptı:
"Efendiler;
Afyonkarahisar’ın muhterem ahalisi tarafından hakkımda izhar olunan samimi hissiyat, yapılan bu coşkun tezahürata karşı arzı minnet ve şükran eylerim. Halkın hissiyatını tercüme eden genç arkadaşımızın sözlerinden çok mütehassis oldum. Bilhassa kendilerine bir noktadan dolayı teşekkür edeceğim. O da, bana vazifemin henüz bitmemiş olduğunu ihtar etmeleridir. Vazifemin bitmediğini, deruhte ettiğim mes’uliyetin yüksek ve çetin olduğunu müdrikim.
Arkadaşlar, bu vazife bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra dahi devam edecektir. Ben seve seve, sevine sevine bütün mevcudiyetimi bu kutsi vazifeye hasredeceğim ve onun yüksek mes’uliyetini deruhte etmekle mes’ut olacağım. Vazıfeme muvaffakiyetle devam edebileceğim. Çünkü Büyük Milletimizin kâlb ve vicdanında, bana karşı sarsılmaz bir emniyet ve itimat taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük kuvvettir, büyük selâhiyettir.
Efendiler, bu binanın çatısı altında ne mesut, ne tatlı hatıralarımı ihya ediyorum. Bir gece ben şu odada, Fevzi Paşa bu odada, İsmet Paşa da bu odada yatıyorduk. Erkânı Harbiyemiz şu odada çalışıyordu. Düşman ordusunu tamamen sarsmak ve imha etmek kararı şu odadan çıktı. Afyon Karahisar son büyük zaferin kilidi oldu. Esası oldu. Afyon Karahisar tarihi mücadelemizde unutulmaz parlak bir sahifeye mâliktir. Burada; buranın aziz halkıyla beraber bulunmaktan duyduğum zevk ve saadet büyüktür. Bana bu saadeti bahşeden sizlere muhabbet ve teşekkür..."
Atatürk’e bu tarihi konuşmayı yaptıran.sonraları Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı görevini üstlenen.Türk Ocaklı genç İsmaiİ Kemal Aşkar olmuştu...