Kaim Biemrillah

Kaim Biemrillah

Yirmi altıncı Abbasi halifesi olan Ebu Cafer El Kaim Biemrillah Abdullah b. Ahmet El Kadir Billah El Abbasi 9 Ekim 1001 tarihinde Bağdat’ta doğdu. Babasının ölümü üzerine 1 Aralık 1031 tarihinde halife oldu. Horasan’da Büyük Selçuklu Devleti’nin yükselişe geçtiği dönemde halifelik makamına geçen Kaim Biemrillah, devletini Büveyhoğulları’nın vesayetinden kurtarmak için çaba gösterdi. Onun halife olduğu dönemde Bağdat’ta asayiş son derece bozuktu. Büveyhoğulları’ndan Celalüddevle, Fars bölgesinin hükümdarı Ebu Kâlîcâr’ın tehdidinden kurtulmak için Bağdat’la ilişiğini kesti. Aynı şekilde topladıkları vergiden Bağdat’a ödemeleri gereken kısmı ödememeye başladılar. Kaim Biemrillah, Büveyhoğlu hükümdarı Celalüddevle’nin 1043 yılında kendisine göndermesi gereken vergi veya cizyeye el koymasından ve yaptığı baskılardan duyduğu rahatsızlığı ifade ederek vergileri göndermediği takdirde camileri kapattırıp Bağdat’ı terk edeceğini söyledi. Bir yıl sonra tarihte İfrikiye diye geçen Tunus merkezli Zîrîler, Fâtımî devletinin egemenliğini reddederek Kaim Biemrillah’a biat ettiler ve adına hutbe okuttular. Aynı şekilde Halep’te de Abbasi halifesi adına hutbe okunmaya başlandı. Muhyiddin lakabıyla Celalüddevle’nin yerine geçen Ebu Kâlîcâr döneminde Bağdat’ta kısmi bir otorite sağlanmakla birlikte onun ölümünden sonra Bağdat tekrar Sünni-Şii mücadelesine sahne oldu. 

Büyük Selçuklu Devleti Tarih Sahnesine Çıktı 

11. yüzyılın ikinci çeyreği Horasan Türkmenlerinin kendi coğrafyalarını terk edip batıya yöneldikleri dönem oldu. Tuğrul Bey’in hükümdarlığında Merv’den yola çıkan Büyük Selçuklular, 1038 yılında Gazneliler Devleti’nden Nişabur’u aldığında Bağdat halifesi Kaim Biemrillah ile ilk siyasi irtibatlarını kurdular. Kaim Biemrillah, Tuğrul Bey’e elçi gönderip bölgede yağma ve tahribattan vazgeçilmesini istedi. Tuğrul Bey de halifeye Türkmenleri yağmacılıktan vazgeçirmeye çalışacağını bildirdi. 1040 yılında ise Orta Asya’da bütün dengeler değişti. Bu tarihte Gazneliler Devleti ile Dandanakan mevkisinde karşılaşan Büyük Selçuklular, tarih sahnesine yeni bir güç merkezi olarak çıktılar. Dandanakan Savaşı’ndan sonra Gazneli Devleti tarihe karışırken Tuğrul Bey’in hükümdarlığındaki Büyük Selçuklu Devleti tarih sahnesindeki yerini aldı. Savaşın ardından halifeye elçi yollayıp saltanatının tasdik edilmesini isteyen Tuğrul Bey, 1043 yılında Rey’e hâkim olduktan sonra fethettiği yerlerde Abbasiler adına hutbe okuttu. Meşruiyet kaynağı olmaktan başka elinde hiçbir iktidar aracı olmayan Kaim Biemrillah, başkadısı Maverdî’yi 1044 yılında Tuğrul Bey’e elçi gönderip halka adil muamele etmesini istedi. Sultanın yanında bir yıl kalan Maverdî dönüşünde Tuğrul Bey’in halifeye itaatkâr ve emirlerine hürmetkâr olduğunu bildirdi. Bu durum halifenin Tuğrul Bey’e olan güvenini arttırdı. Tuğrul Bey de Bağdat’ı elinde tutan Irak Büveyhî Hükümdarı Celalüddevle’ye elçi yollayıp halifeye ve Bağdat halkına iyi davranmasını istedi. Ayrıca Kaim Biemrillah 1044-45’te Tuğrul Bey’e bir elçi göndererek elde ettiği ülkelerle yetinmesi, geri kalan yerleri Arap emîrlerine bırakması, kendisine mutlak şekilde tabi olması, halka adil davranması ve fethettiği topraklardan hilafet makamına vergi ödemesi dileğinde bulundu. Tuğrul Bey, halifenin isteklerinin egemenliğine ortaklık anlamı taşıdığı için elçiye bunlardan ancak bir bölümünün yerine getirilebileceğini bildirdi. 

Tuğrul Bey Bağdat’a Girdi 

Büveyhoğulları hükümdarı Celalüddevle döneminde Türk emîri Arslan Besasiri, Bağdat’ın garnizon komutanlığına getirilmişti. Arslan Besasiri, artan gücüne paralel olarak Kaim Biemrillah’ın tepkisini çekmeye başladı. Onun denetiminden kurtulmak için 1052’de Tuğrul Bey’i Bağdat’a davet etti. Tuğrul Bey 18 Aralık 1055’te Bağdat’a girdi. Böylece Bağdat’a ayak basan ilk Türk hükümdarı Tuğrul Bey oldu. Tuğrul Bey’in askerlerinin Bağdat’a girişine direnmek isteyen Büveyhoğulları askerleri, çıkan çatışmada hayatlarını kaybettiler. Tuğrul Bey, çıkan çatışmadan Büveyhoğulları’nın komutanlarından Hüsrev Firuz’u sorumlu tuttu ve onu diğer komutanlarla birlikte tutuklatarak 21 Aralık 1055’te Bağdat’ı vesayetten kurtardı. Tuğrul Bey, İslam dünyasındaki nüfuzunu artırmak için Çağrı Bey’in kızı Hatice Arslan Hatun’u, 1056 yılında Kaim Biemrillah ile evlendirerek iki hanedan arasında akrabalık bağı kurdu. Bağdat’ta 13 ay kalan Tuğrul Bey, Fâtımîler’in desteğini sağlayan Arslan Besasiri’yi ortadan kaldırmak üzere Kuzey Irak’a hareket etti. Mayıs 1057’de Musul’u ele geçirdi. Arslan Besasiri Rahbe’ye kaçtı. Tuğrul, Ocak 1058’de tekrar Bağdat’a döndü. Şehre girişinde muhteşem bir törenle karşılandı. Halife Kaim Biemrillah İslam’a yaptığı hizmetlerden dolayı ona teşekkürlerini sundu, başına çok kıymetli bir taç koydu, hilatler, sancaklar verdi, altın kılıç kuşattı ve kendisini “Doğunun ve Batının Hükümdarı” ilan etti, ayrıca “Rükneddin” ve “Kasîmü Emîr-ül Müminin’’ lakaplarını verdi. Tuğrul Bey, İbrahim Yınal’ın isyanını bastırmak için 1059 yılında Bağdat’tan ayrıldı. Bu ayrılışı değerlendirmek isteyen Arslan Besasiri, Hille Mezyedî Emîri Dübeys ve Ukaylî Emîri Kureyş’in de desteğiyle Bağdat’a girip Fâtımî halifesi Mustansır Billah adına hutbe okuttu. Fâtımî ve Büyük Selçuklu dengesi arasında piyona dönen Kaim Biemrillah’ı Ukaylî Emîri Kureyş’in esaretinden kurtaran yine Tuğrul Bey oldu. Tuğrul Bey, İbrahim Yınal’ın isyanını bastırdıktan sonra Kureyş’e haber gönderip Ocak 1060’ta Kaim Biemrillah’ın yeniden makamına gelmesini sağladı. Tuğrul Bey, kardeşi Çağrı Bey’in kızını vererek akraba olduğu halifenin kızını alarak halifelik makamıyla siyasi bağlarını güçlendirmek istedi. Halife başlangıçta onay verdiği hâlde daha sonra vazgeçti. Ancak 22 Ağustos 1062 tarihinde bu evlilik gerçekleşti ve Tuğrul Bey, Kaim Biemrillah’ın damadı oldu. Tuğrul Bey, halife damadı olduktan bir yıl sonra 1063 yılında vefat etti. Bu ölümü fırsata çevirmek isteyen Kaim Biemrillah, Selçuklular’a tabi yerel emîrlerin desteğini sağlayarak Irak’ta yeniden siyasi egemenliğini tesis etmek istedi. Amacına ulaşmak için önce Tuğrul Bey’in adını hutbelerden çıkardı. Ardından Bağdat’ta görev yapan Selçuklu vergi memurların görevine son verdi. Ancak Tuğrul Bey’in yerine Alparslan’ın geçmesi üzerine, hutbeleri onun adına okuttu. Kaim Biemrillah, Alparslan ile de sorunlar yaşadı. Fakat bu sorunlar karşılıklı olarak giderildi. Alparslan’ın 1071’de kazandığı Malazgirt Zaferi Bağdat’ta sevinçle kutlandı ve gönderdiği fetihname görkemli bir törende okundu. Kaim Biemrillah, Melikşah’ın tahta geçmesi üzerine onun saltanatını da onaylayıp adına hutbe okuttu. Ekim 1074’te hastalanan Kaim Biemrillah 2 Nisan 1075’te vefat etti. Edebiyat, kitabet ve inşa sanatına vâkıf olan Kaim Biemrillah adil, sabırlı ve müsamahakâr bir insandı. Onun döneminde Bağdat, çeşitli huzursuzluk ve karışıklıklara rağmen ilim ve kültür merkezi olmayı sürdürdü. Ayrıca döneminde Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizamülmülk tarafından 1067 yılında Nizamiye Medresesi öğretime başladı.

Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.