Marquis de Sade
Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu:maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat’ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı.
Yaklaşık 29 yılını hapisanede, 3 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Sodom’un 120 Günü’nü hapishanede yazmıştır. Bir diğer önemli eseri de Justine’dir. Sadizm’in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir.
Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris’te (on yılı Bastille’de geçti), bir ay Conciergerie’de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes’de, üç yıl Bicêtre’de, bir yıl Sainte-Pélagie’de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir.
Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.
Sade, Pariste Condé Sarayında doğdu. Babası comte Jean-Bastiste François Joseph de Sadedir. Annesi Condé prensesinin uzaktan kuzeni ve yardımcısı olan Marie-Eléonore de Maillé de Carmandir.
Çocukluğunda Katolik rahip olan amcası de Sadenin yanında eğitim gördü. Daha sonra Jesuit lycée (erkekler okulu)na gidip askeri eğitim aldı. Yedi yıl savaşlarında süvari sınıfının komutanı olarak görev aldı. 1763te savaştan döndü ve gönlünü zengin bir devlet adamının kızına kaptırdı ancak bu beraberlik aynı yılın kızın büyük ablası Renée-Pélagie de Montreuil ile evlenmesini düşünen babası tarafından reddedildi.
Ömrü boyunca tiyatroya olan ilgisi 1766 yılında Provencede Lacoste kalesinde inşa ettirdiği özel tiyatroyla açığa çıktı.
Ailesi comte ve marquis unvanlarını seçti. Büyükbabası, Gaspard François de Sade, ailede marquis unavını kullanan ilk kişiydi. Genellikle marquis de Sade olarak bilindi ancak bazı belgelerde marquis de Mazan olarak da bilinir. Ancak Donatien de Sadenin yaşadığı yerde ne onun ne de atalarının hakkında bir belge bulunamadı ayrıca Provence parlamentosu tarafından marquis ya da comte unvanlarını onaylayan yasal bir belgeye ulaşılmadı. Soyluluk unvanını kullanabilmek için böyle legal bir onaylama gerekliydi. Noblesse d’épéenin yani eski Fransız soylularının üyesi olan Sade ailesi soyluluklarının eski Avrupalılardan geldiğini iddia ediyordu. Aslında ailenin atası Laura de Novesdi. Verilen mağrur unvanların kral tarafından onaylanması gelenekseldi. Ailenin marquis ve comte unvanlarını farklı şekillerde kullanması Fransızların unvan hiyerarşisinin göreceli olduğunu yansıtır. Teoride marquis unvanı birkaç gemiye sahip olan soylular için uygundur. Ancak bu unvanın belirsiz kişilerce kullanılması itibardan düşmesine neden oldu. Mahkemede öncülük unvana değil soyluluğun kıdemine ve kraliyet onayına bağlıydı. Evliliğinden önceki yazışmalarda Sade, babası tarafından marquis şeklinde ifade edildi. Ancak ondan sonraki nesiller bu şerefli ama gayri resmi unvanı kullanmayı reddederek kendilerine comtes de Sade dediler.
Sadenin olaylı ve ahlaksız bir yaşam sürdüğü ve fahişelere olduğu kadar Lacoste kalesindeki kadın ve erkek çalışanlara da kötü muamelede bulunduğu söylenir. Sadenin bu davranışları arasında Lacoste kalesine gelen karısın kız kardeşi olan Anne-Prospere olayı da vardır.
Sadenin en önemli skandallarından biri Rose Keller adındaki bir kadını kendisine cinsel anlamda hizmet ettirmeye zorladığı 1768 yılı Paskalya Yortusu gününde meydana geldi. Kadını Arcueildeki şatosunda zorla tutmasından, fiziksel ve cinsel yönden kötü muamele göstermesinden dolayı suçlandı. Ayrıca bu dönemde önemli bir suç olan hakaretten de yargılandı. Kadın ikinci kat penceresinden tırmanarak kaçtı ve gördüğü kötü muamelenin karşılığını alamadı. Sadenin kayın validesi la Presidente, Sadeyi mahkemeye çıkarmamak için Kraldan bir belge aldı (lettre de cachet). Bu belge (lettre de cachet) daha sonra marquis için felaket olacaktı.
1763 yılında Sade Paris yakınlarında yaşamaya başladı. Birçok fahişe onun kötü davranışlarından şikâyetçiydi ve polis tarafından gözaltına alındı, yaşanan olaylar hakkında detaylı raporlar tutuldu. Birçok kısa tutuklamadan sonra serbest bırakıldı ve 1768de Lacoste kalesine geri döndü.
1772 yılında Marseillede, uşağı Latour ile birlikte öldürücü olmayan, afrodizyak olarak kullanılan kurutulmuş kuduzböceği tozu ile zehirlemekten ve sodomi suçlarından yargılandı. Bu yıl içerisinde ölüm cezasına çarptırıldı. Karısının kız kardeşini de alarak İtalyaya kaçtı ve kayınvalidesi bu suçu yüzünden onu asla affetmedi. Bu sefer lettre de cachet belgesini onu tutuklatmak için aldı.
Sade ve uşağı 1772 yılının sonlarına doğru Latour Miolans kalesinde yakalanıp tutuklandı ancak dört ay sonra kaçtılar.
Sade daha sonra suç ortağı olacak olan karısının yanına Lacoste kalesinde saklandı. Bir grup genç işçiyi burada hapsetti ve işçiler cinsel tacizlerinden şikâyet edip kaleyi terk ettiler. Sade tekrar İtalyaya kaçmak zorundaydı. Bu süre içinde İngilizce’ye çevrilmemiş olan yolculuk maceralarını anlatan Voyage d’Italie adlı romanını yazdı. 1776de Lacoste kalesine geri döndü ve yine çok sayıda hizmetçi kızı zapt etti ve birçoğu kaleden kaçtı. 1777de hizmetçi kızlardan birisinin babası, kızına sahip çıkmak ve Sadeyi öldürmek için Lacoste kalesine geldi, silahın ateşlenmemesi Sade için büyük şans oldu.
Sonraki yıl aslında bir yıl önce ölmüş olan annesini ziyaret etmek için Parise gitti. Burada tutuklandı ve Château de Vincennesde hapsedildi. 1778de ölüm cezasının verilmesi için başvurdu ancak tutuklu kaldı. Buradan da kaçtı ancak kısa bir süre sonra yakalandı. Yazmaya tekrar başladı ve burada kendisi gibi erotik yazılar yazan Comte de Mirabeau ile tanıştı ama birbirlerini hiç sevmediler. 1784de Vincennes hapishanesi kapatıldı ve Sade Bastilleye gönderildi. 2 Temmuz 1789 hücresinden dışarıdaki kalabalığa doğru yüksek sesle burada tutukluları öldürüyorlar diye haykırdı. İki gün sonra Paris yakınlarındaki Charenton akıl hastanesine gönderildi. (Fransız İhtilalinin başlangıcı sayılan Bastille Buhranı 14 Temmuzda meydana geldi.)
Sade başyapıtı Les 120 Journées de Sodome (Sodomun 120 günü) için çalışıyordu. Nakil sırasında eserin müsveddesi kayboldu ancak yazmaya devam etti. Yeni Kurucu Meclis lettre de cachet(kraldan alınan belge) uygulamasını kaldırdıktan sonra 1790da Charenton hapishanesinden salındı. Kısa bir süre sonra karısı Sadeden boşandı.
1790dan sonra özgürlüğüne kavuştuğu dönemde Sade birçok anonim eser yayımladı. Eşini terk etmiş, altı yaşında bir çocuk annesi olan eski oyuncu Marie-Constance Quesnet ile tanıştı ve hayatının sonuna kadar Marie-Constance Quesnet ile yaşadı.
İhtilalden sonra kendini politikaya adadı, Cumhuriyeti destekledi ve kendini Uygar Sade olarak tanımladı. Aristokratik geçmişine rağmen birçok resmi görev elde etmeyi başardı.
1789 yılındaki ayaklanmada Lacostadaki birçok mülkünün zarar görmesinden dolayı Parise yerleşti. 1790da Ulusal Delege olarak seçilerek liberal siyasi görüşü temsil etti. Radikal görüşlerinden dolayı dile düşmüş Piques mezhebinin üyesiydi. Doğrudan demokrasiyi öneren birçok siyasi kitap yazdı. Aristokrat geçmişinden dolayı devrimci arkadaşlarından tepki gördü. Sade oğlunu reddetmeye zorlandı ve bir sonraki yıl adı belki hatayla belki kasten Fransız İhtilalinden kaçanlar listesine eklendi.
Terörün hüküm sürdüğü 1793 yılında Jean-Paul Marata makamını koruması için takdire değer bir konuşma yazdı. Orta yolculukla suçlandı ve bir yıldan fazla hapsedildi ve büyük ihtimalle idareden kaynaklanan bir nedenle giyotinden kurtuldu. Bu deneyim onun tiranlık rejiminden ve ölüm cezasına olan nefretini pekiştirdi. 1794te Maximilien Robespierrenin devrilmesi ve infaz edilmesinden sonra serbest bırakıldı ve Terör Hükümdarlığı (Reign of Terror) sona erdi.
1796da Lacoste kalesini yoksulluktan dolayı satmak zorunda kaldı. Kalenin kalıntıları moda tasarımcısı Pierre Cardin tarafından düzenlendi ve burada hala tiyatro festivalleri yapılmakta.
1801 yılında Napolyon Bonaparte Justine ve Juliettenin anonim yazarını tutuklama emri verdi. Sade yayımcısının ofisinde tutuklandı ve yargılanmadan hapsedildi; ilk önce Sainte-Pélagie hapishanesinde kaldı ancak buradaki genç tutukluları baştan çıkardığı için katı kuralları olan Bicêtre kalesine gönderildi.
Ailesinin de desteğiyle 1803 yılında deli olduğu ifade edildi ve bir kez daha Charenton akıl hastanesine gönderildi. Eski eşi ve çocukları da onun burada kalmasını destekliyorlardı.
Constanceın Sadeyle birlikte Charentonda yaşamasına izin verildi. Kurumun merhametli idarecesi Abbé de Coulmier yazdığı oyunları sahnelemesi, Paris halkına sunması ve oradaki hastaları oyuncu yapması için Sadeyi yüreklendirdi. Coulmierin psikoterapiye garip yaklaşımı pek çok tepki çekti. 1803 yılında yeni polis teşkilatı Sadeyi tek kişilik hücreye nakletti. Coulmierin bu uygulamayı ılımlılaştırmaya çalışmasına rağmen kâğıt ve kalemden de yoksun bırakıldı. 1813 yılında Fransa hükümeti Colmiere bütün tiyatro etkinliklerini durdurmasını emretti.
Sade Charentonda hizmetli olan 13 yaşındaki Madeleine Leclerc ile yeni bir maceraya başladı ve bu macera yaklaşık dört yıl, Sadenin 1814teki ölümüne kadar sürdü. Öldükten sonra yakılmayı ve küllerinin savrulmasını vasiyet etti ancak bunun yerine Charentonda gömüldü. Daha sonra iskeleti frenolojik deneyler için mezarından çıkarıldı. Oğlu geniş kapsamlı çalısması Les Journées de Florbelle de dâhil olmak üzere yarım kalmış, basılmamış bütün müsveddelerini toplayıp yaktı.
Özellikle cinsellikle ilgilenen sayısız yazar ve sanatçı Sadea hem hayranlık duydu hem de karşı çıktı. Çağdaş karşıtlarından pornografik yazar Rétif de la Bretonne 1793 yılında Anti-Justineni yayımladı.
Simone de Beauvoir (Must we burn Sade? - Sadeyi yakmalı mıyız? adlı makalesinde) ve diğer yazarların eserleri 150 yıl boyunca Sadenin yazılarındaki radikal felsefi özgürlük anlayışından ve varoluşçu felsefesinden izler taşıdı. Ayrıca Sade Sigmund Freudun psikanalizde ana konusu olan cinsellik ve şiddet dürtüsünün incelemesinde öncü olarak görülür. Sürrealistler (gerçeküstücüler) onu öncüleri olarak görür ve Guillaume Apollinaire onu var olmuş en özgür ruh olarak değerlendirir.
Pierre Klossowski 1947 yılında basılan eseri Sade Mon Prochain (Komşum Sade)de Sadeın felsefesini incelerken Hıristiyanlık değerleri ve maddeciliği reddettiği için onun nihilizmin (hiççilik) öncüsü olduğunu söyler.
Max Horkheimerın ve Theodor Adornonin Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserlerinde bir makale Juliette ya da Aydınlanma ve Ahlak başlığıyla yazılmıştır ve Juliettenin merhametsiz ve çıkarcı davranışarını aydınlanma felsefesinin ifadesi olarak yorumlar. Aynı şekilde psikanalist Jacques Lacan Kant avec Sade adlı makalesinde etiğin Immanuel Kant tarafından oluşturulan kategorize edilmiş zorunlulukların tamamı olduğunu söyler.
William E. Connollyin 1988 yılında yayımladığı Siyasi Teori ve Modernleşme adlı eserinde Sadenin Yatak Odası Felsefesini önceki siyasi filozoflara özellikle Rousseau ve Hobbese ve onların doğa, erdem ve neden kavramlarını toplumla bağdaştırma çabalarına karşı bir tartışma olarak görür.
Angela Carter, "Sadeian Woman: And the Ideology of Pornography (1979)" (Sadenin Kadınları: ve Pornografi Ideolojisi) adlı eserinde feminist bir yorum yapar ve Sadeı ahlaklı ve kadınlara yer veren bir pornografi yazarı olarak niteler. Aynı şekilde Susan Sontag da "The Pornographic Imagination" (Pornografik İmgelem-1967) adlı makalesinde Sade ve Georges Batailleyi haklı görür ve eserlerinin sansürlenmemesini söyler.
Buna karşılık Andrea Dworkin Sadeı ibret alınacak bir kadın avcısı olarak görür ve pornografinin kadınlara şiddete yol açacağını iddia eder. Pornography: Men Possessing Women (Pornografi: Kadınlara Sahip Olan Erkekler1979) adlı eserinin bir bölümünü Sadeyi incelemeye ayırmıştır. Susie Bright Dworkinnin çok sayıda şiddet ve kötü muamele öğesi içeren ilk romanı Ice and Fire (Buz ve Ateş)i Sadeın Juliette romanının yeniden anlatılmış şekli olarak görülebileceğini iddia eder.