Max Ernst
2 Nisan 1891 tarihinde Köln şehrinde doğdu. 1909 yılında felsefe eğitimi için Bonn’da üniversiteye girdi, kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu yıllarda resim yapmaya karar verse de Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasının ardından Alman Ordusu’na yazıldı. Bu savaş, sanat alanındaki çalışmalarının önemli ölçüde sekteye uğramasına yol açtı. Kaleme aldığı otobiyografisinde bu dönem için “1 Ağustos 1914'te öldü.” ifadelerini kullandı. Savaştan yepyeni fikirlerle döndü. Jean Arp ve sosyal aktivist Alfred Grünwald ile birlikte, Köln Dada Grubu’nu kurdu. 1918 yılında ise sanat tarihçisi olan Luise Straus ile kısa sürecek bir evliliğe adım attı. Çiftin 1920 yılında dünyaya gelen çocuğu Jimmy ise İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin kurduğu toplama kampı Auschwitz’de vefat etti.
1919 yılında, Paul Klee’yi ziyaret ederek onunla birlikte çeşitli alanlar ve malzemelerle resimler, baskılar yapmaya başladı. 1922 yılında Montparnasse semtindeki sanat çevrelerinde Dadaist akıma bağlı arkadaşları André Breton, Tristan Tzara, Gala ve Paul Éluard’a katıldı. Sürekli deneysel çalışmalar yaparak 1925’te frotaj tekniğini geliştirdi. Bu teknik, bir yüzeyin dokusunun, üzerine sürülen kalem veya başka bir resim malzemesinin sürtülen kâğıda geçirilmesi esasına dayanmaktadır. Sonraki yıl ise ressam Joan Miró’nun desteğiyle, tuvalde kuruyan boyaların kazınması prensibine dayanan grataj yöntemini ortaya koydu. Ayrıca resmin iki yüzey arasında ezilmesi prensibine dayanan dekalkomanya tekniğini de denedi.
Kuşları sevdiği için resimlerinde kuş unsuruna önemli yer verdi. Resmettiği ve Loplop adını verdiği kuş aslında ikinci benliğidir. İkinci benliğinin, kişiliğinin uzantısı olduğunu ve kuşlarla insanlar arasında eski bir karışıklık nedeniyle doğduğunu iddia etti. 1926 yılında yaptığı “Kutsal Bakire İsa'yı Üç Şahit Huzurunda Döverken: André Breton, Paul Éluard ve Ressam” adlı eserle tartışmaların odağı oldu. 1927 yılında Marie-Berthe Aurenche ile evlendi. Bu yıl imza attığı erotik anlatımlı “Öpücük” ve diğer eserlerinde bu evliliğinden esinlendiği tahmin edilmektedir.
İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte, Fransa devleti tarafından “düşman bir yabancı” olduğu suçlamasıyla tutuklandı. Şair Paul Eluard ve gazeteci Varian Fry gibi dostlarının devreye girmesiyle 1 hafta gibi kısa bir süre içinde serbest bırakıldı. Hitler Almanyası’nın Fransa’yı işgal etmesinden sonra ise Hitler’in gizli polis teşkilatı Gestapo tarafından tutuklandı.
Daha sonra Peggy Guggenheim'ın yardımıyla hapisten kaçarak ve ABD’ye sığındı. Bu dönemde kızı toplama kampında vefat etti. Savaştan kaçarak New York şehrine sığınan arkadaşları Duchamp ve Chagall ile soyut dışa vurumculuk adlı akımı geliştirdi. 1948 yılında “Resmin Ötesinde” adlı makaleyi yazdı ve kazandığı ün sayesinde maddi olanaklara kavuştu. Nazi İşgali altındaki Fransa’dan kaçmak zorunda kaldı. 12 yıl sonra ülkenin güneyinde küçük bir kasabaya yerleşerek çalışmalarını orada sürdürdü. Paris'teki Galeries Nationales du Grand-Palais ve The City, ürettiği sanat eserlerinin tam katalogunu yayımladı.
1 Nisan 1976 tarihinde Paris'te vefat etti ve Père Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.