Muhammed Hüseyin Fadlallah
Muhammed Hüseyin Fadlallah
Ayetullah el-Uzma Muhammad Hussein Fadl-Allāh (Arapça:محمد حسين فضل الله veya Seyyid Muhammad Hussein Fadl-Allāh) (d. 16 Kasım 1935, Lübnan - ö. 4 Temmuz 2010, Lübnan) ünlü bir Şii ve Müslüman din adamıdıydı. Lübnan’daki İslamcı örgüt olan Hizbullah ile bağlantısı olduğu ileri sürülmekteydi. Kimi araştırma kuruluşları kendisini Lübnan’daki Hizbullah örgütünün ruhani lideri olarak kabul etmekteydi. Şeyh Fadlallah’ın kendisi Hizbullah’la ilişki içinde olduğu iddialarını yalanlamaktaydı.
Lübnanlı bir ailenin oğlu olarak Irak’ın Necef kentinde doğdu. 1952 yılında Lübnan’a göç etmeden önce Necef’te İslami İlimleri okudu. Takip eden yıllarda yüksekokullarda ders vermip kendini yoğun bir şekilde dini ilimlere vermiş, onlarca kitap yazmış, çok sayıda Medrese’nin yanı sıra ’Mabaret Cemiyeti’ni kurmuştur. Bu cemiyetin çatısı altında ayrıca bir kütüphane, bir kadın kültür merkezi ve bir polikliniğin kurulmasını sağlamıştır.
İran İslam Devrimi hedeflerini savunmuş ve aynı ideolojiyi paylaşan Lübnan’daki islami hareketleri savunmuştur. Vaazlarında İsrail’in Lübnan topraklarını, Batı Şeria ve Gazze Şeridi işgaline karşı silahlı direnişe çağırmış, Siyonizm’e karşı bir tutum göstermiştir. Kadınların İslam’daki rolü hakkında nispeten liberal görüşlere sahiptir.
Fazlullah birkaç kez canına kast eden saldırılara maruz kalmıştır. Bunlardan biri CIA’nin sponsorluğu ve Suudi Arabistan tarafından finanse edilen, 80 kişinin ölümüne neden olan 8 Mart 1985 tarihinde Beyrut’ta düzenlenen bombalı araçlı saldırıydı.
Fadlallah Irak’ın Şii inancına göre kutsal sayılan Türbeler kenti Necef’te 16 Kasım 1935 tarihinde Abdulrauf Fadlallah ve El-Hacce Raufe Hassan Bazzi’nin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi daha önce 1928 yılında dini eğitim almak için Güney Lübnan’daki Aynata köyünden Necef’e göç etmişti. Fadlallah doğduğunda, babası henüz tanınan bir İslam alimi olmuştu.
Fadlallah ilk olarak Kur’an ilmi ile temel okuma yazma yetenekleri edinmek için Kuttab denen geleneksel okullardan birinde okumaya başladı. Bu okullar genellikle bölgedeki muhafazakar şeyhler tarafından işletilmektedir. Fadlallah’ın bu okuldan kısa süre içinde ayrılıp yayıncı Cemiyet Muntada El-Naşer tarafından işletilen modern bir okula geçmesi, olasılıkla şeyhlerin bıraktığı olumsuz izlenimlere bağlıdır. Fadlallah bu okulda iki yıl kalarak ilkokulun 3. ve 4. sınıflarını bitirmiştir.
Bundan da Fadlallah’ın dini eğitimine çok genç yaşta başladığı anlaşılır. Henüz dokuz yaşındayken bir nahiv ders kitabı olan Ecrumiye’yi okuyup, daha sonra İbn-i Hişam’ın Katru’n-Neda kitabını bitirmiştir.
Talebenin bir kitabı okuyup hocanın okunanlarla ilgili açıklamalarını dinlemesi şeklinde uygulanan Sutuh (ictihad) derslerini tamamladı. Ayrıca Arap dilini, mantık ve fıkıh ilimlerini okumuştur. Fıkıh ilminde, Şeyh Mücteba el-Lenkarani adlı İranlı bir hocada gördüğü ’Kifayet el-Usul’ isimli ikinci kısma kadar hocaya gerek duymamıştır. Hocanın belli bir kitaba bağlı kalmadan serbest dersleri verdiği ’Bahs el-Haric’ şeklinde öğrenim gördü. Fadlallah Lübnan’a gitmeden önce küçük bir dergiyi yayınlamıştı. Kabiliyetli ve erken gelişmiş bir erkek çocuğuydu: on yaşındayken, bazı arkadaşlarıyla birlikte elle yazdıkları bir mecmumayı yayınlamışlardı.
Necef’teki ilahiyat üniversitelerinin tanınmış hocalarının yanında 21 yıl ders aldıktan sonra, eğitimini 1966 yılında tamamlayıp Lübnan’a dönmüştür. Daha önce 1952 yılında Lübnan’ı ziyaret ederek, Muhsin el-Emin’in cenazesinde methine bir şiir okumuştur.
1966 yılında, Fadlallah "Usrat Ataahi" isimli (Kardeşlik Ailesi) bir cemiyetten doğu Beyrut’a gelip orada Nebbe bölgesinde onlarla birlikte yaşama davetini aldı. Necef’teki koşullar da onun ayrılmasını gerektirdiğinden, bu daveti kabul ederek Lübnan’a gitmiştir.
Nebbe’de Fadlallah, kültürel seminerler organize ederek ve sosyal konuları da ele alan dini konuşmalar yaparak işe başlamıştır.
Herşeye rağmen, Fadlallah’ın birincil düşüncesi, akademik çalışmalarına devam etmekti. Bunun için "İslami Şeriat Enstitüsü" adında bir medrese kurmuştur. Bu medresede, Şehit Ragıb Harb gibi ünlü alimler yetişmiştir. Ayrıca bir açık kütüphane, bir kadın kültür merkezi ve bir poliklinik kurmuştur.
Lübnan’daki iç savaş nedeniyle bölgeyi terk etmek zorunda kalınca, güneydeki kasabalara yerleşip orada halka eğitim ve tebliğe öncelik vermiştir. Kendi merkezi bünyesinde bulunan camide günlük farz namazları sonrasında Kur’an Tefsiri üzerine ders vermiş ve özellikle Aşure Günü gibi dini münasebetlerde din ve ahlak konulu vaazler vermiştir. Akademik çalışmalarına çok zaman geçmeden devam etmiş ve İslam İlkeleri, Fıkıh ve Ahlak konularında günlük dersler vermeye başlamıştır. Kendini sabahın erken saatlerinde evinde ziyaret eden talebeleri gösterdiği ilgi ve azme daima şaşırmışlardır.
8 Mart 1985 yılında, 200 kg dinamite eşdeğer bir araç bombası Beyrut’taki evinden 9-45 metre kadar uzakta infilâk ettirilmiştir. Patlamada 7 katlı bir apartman binası ile bir sinema yerle bir olurken, 80 kişi hayatını kaybetti ve 256 kişi yaralanmıştır. Saldırı, Cuma Namazı’ndan dağılan cami cemaatini vurmak üzere zamanlanmıştı. Ölenlerin çoğu kadın ve kızlardı. Patlama aynı zamanda yoğun nüfuslu Batı Beyrut semtinin ana caddesini tahrip etmiştir ancal Fadlallah bu saldırıdan yaralanmadan kurtulmayı başarmıştır. O zaman korumalığını yapanlardan biri, İmad Muğniye idi; Muğniye 2008 yılının Şubat ayında düzenlenen bir araç bombalı saldırıda hayatını kaybetmiştir.
Bu saldırıların sorumlusu olarak ABD elçiliği ile Beyrut’taki Amerikan ve Fransız Barış Gücü Karargahlarının Hizbullah tarafından bombalanmasına (Ekim 1983) karşılık olarak İsrail veya CIA’den şüphelenilmekteydi.
Al-Manar TV kanalına 21 Mart 2008 tarihinde verdiği bir demeçte Fadlallah şöyle demiştir:
"İbrani Devleti yakında 60. yıldönümünü kutlayacaktır - Filistin’in yağmalanmasının 60. yıldönümü. Bu kutlamalara dünya ülkeleri de katılacaktır, ki bu ülkelerin çoğu İsrail’i desteklemekte ve direniş hareketini terorizm olarak görmektedir. Alman Şansölyesi Merkel’in, Hitler’in Nazi rejiminin yaptıklarını, Yahudilere bir soykırım uygulandığını iddia ederek Almanya’ya şantaj uygulamış ve uygulamaya devam eden bu yağmacı ülkeyi ziyaret etmesinin nedeni de budur. Siyonizm bu soykırıma kurban giden insanların sayısını hayallerin ötesinde bir derecede şişirmiştir. Altı milyon Yahudi’den bahsedilmektedir - altı milyon değil, üç milyon değil - öyle bir sayı bile değil... Ama dünya bunu kabul etti ve kimsenin bunu tartışmasına bile izin vermiyor."
İran İslam Cumhuriyeti ile bulunan bağlarına rağmen, Fadlallah, İran İslam Devrimi’nin mimarı Ayetullah Humeyni’nin Velayet-i Fakih mirasından uzaklaşmıştır. Kendisinin "hiç bir Şii lider, Humeyni bile, hakikat üzerinde tekel sahibi değildir" şeklinde yorum yaptığı bildirilmektedir. Kendisi aynı zamanda Şii’lerin içtihat makamı olarak kabul ettikleri Taklit Mercii olarak Ayetullah el-Uzma Ali el-Sistani’yi İran İslam Cumhuriyeti’nin ruhani lideri Ayetullah Ali Hamenei’den daha çok desteklemiştir. 2009 yılında verdiği bir demeçte, Fadlallah çağdaş Lübnan’da Velayet-i Fakih makamının bir rol oynayacağına inanmadığını söylemiştir.
Muhammad Hussein Fadlallah kadınları erkeklere eşit görmektedir. Kadınların erkekler gibi aynı ölçüde sosyal sorumluluklara sahip olduklarına inanır. Kadınların, kadın ve erkek herkes için örnek olmaları gerektiğine inanır.
Muhammad Hussein Fadlallah aynı zamanda kadınların nefis mücadelesinde erkeklerle aynı yeteneklerle donatıldıklarına inanır. Kendisine göre Tesettür, bir erkeğin bir kadını insan yerine cinsel bir nesne olarak görmesine engel olan bir şeydir. Kadınların yüzleri ve elleri hariç tüm bedenlerini örtmeleri ve dışarıya çıktıklarında makyaj kullanmaktan kaçınmaları gerektiğine inanmaktadır.
Fadlallah ayrıca, Uluslararası "Kadınlara Karşı Şiddetin Kaldırılması" Günü’nde kadınların kendilerine karşı işlenen toplumsal ya da fiziki şiddet girişimlerine karşı kendilerini savunmalarını destekleyen bir fetva vermiştir. Bu fetva ile kadınların hem işyerlerinde hem de evlerindeki hakları güçlendirilmekte ve İslam’ın erkeklerin kadınlara karşı şiddet işlemelerini yasakladığı vurgulanmakta ve ayrıca erkeklerin kadınların haklarını ihlal etmeleri yasaklanmaktadır. Kendi sözleriyle "ancak zayıf kişilikler adaletsiz şiddete başvuracağından dolayı, bir kadın bir erkekten dayak yiyerek fiziki şiddete uğraması, o dayağı atan erkeğin zayıf biri olduğunun ispatıdır"
Çoğu durumlarda Fadlallah kürtaja karşıdır. Ancak bazı koşullar altında izin verilebileceğini düşünmektedir. Örneğin hamileliğin anne adayının olağanüstü hayati bir tehlikeye girmesine neden olacağı durumlarda kürtaj yapılmasına izin verilebileceği görüşündedir.
Akademik çalışmalarının yanında, Fadlallah ayrıca çok sayıda okul, İslam Merkezi ve yetimhane vakfetmiştir.