Müsterşid Billah
Yirmi dokuzuncu Abbasi halifesi olan Ebu Mansur El Müsterşid Billah El Fazl b. Ahmet El Mustazhir Billah El Abbasi, 2 Eylül 1093 tarihinde Bağdat’ta doğdu. Babasının vefatının ardından Müsterşid Billah lakabıyla 6 Ağustos 1118’de hilafet makamına geçti. Müsterşid Billah’ın 25 yaşında halifelik makamına geçtiği yıl, Büyük Selçuklu Devleti’nin Irak Genel Valisi Muhammed Tapar hayatını kaybetti. Bu ölümü fırsata çevirmek isteyen Müsterşid, Abbasi Devleti’ne 945 yılındaki Büveyhoğulları vesayetinden sonra kaybettikleri siyasi egemenliği yeniden kazandırmak istedi. Berkyaruk’un vefatından sonra Merv’i Büyük Selçuklu Devleti’nin başşehri yapan Sultan Sencer, Irak ve Suriye topraklarının da aile içi iktidar çekişmesinin merkezi olmasına göz yumdu. İmparatorluğun batısını Irak Selçuklu tahtına oturttuğu yeğeni Mahmut b. Muhammed Tapar’ın yönetimine bırakmıştı. Sultan Sencer’in bu tercihine itiraz eden Mahmut’un kardeşi Mesut b. Muhammed Tapar, Mezyedî Emîri Dübeys b. Sadaka ile bazı Türkmenlerin desteğini alarak 1120 yılında isyan etti. Halife Müsterşid, isyana son vermesi için Dübeys’e bir mektup gönderdi. Ancak bu mektup Dübeys’i iyice tahrik etti ve Bağdat’a kadar gelip halifeye tehditler savurdu. Dübeys’i ikna edemeyen halife, kardeşi Sultan Mahmut’u 1120 yılının Ekim ayında Bağdat’a gelmeye ikna etti.
Halife Siyasi Gücü Ele Geçirmeye Çalıştı
Dübeys, Sultan Mahmut’un kuvvetleri karşısında geri çekilip kayınpederi Necmeddin İlgazi’ye sığınmak zorunda kaldı. Sultan Mahmut, kardeşinin eylemlerinden dolayı halifeden özür dilese de özürleri kabul görmedi. Hatta halife kendisi bir ordu hazırlayarak Dübeys’in üzerine yürüdü ve 1123’te onu yenerek Bağdat’a döndü. Halifenin bu tavrı, Sultan Sencer’i rahatsız etti. Bunun üzerine halifenin faaliyetlerini kontrol altında tutmak için yanına kendi belirlediği bir vezirin atanmasını sağladı. Sultan Sencer’in adamının yanına vezir olarak atanması Müsterşid’i durdurmaya yetmedi. Halife kendi ordusunu kurmak için harekete geçti. Ancak bu durum, halifenin asker beslememesi ve Bağdat’ın güvenliğinin Selçuklular tarafından sağlanması esasına dayanan Abbasiler’le Selçuklular arasındaki antlaşmanın ihlali demekti. Sultan Sencer, Sultan Mahmut’a bir mektup göndererek halifenin antlaşmayı bozduğunu söyledi ve halifeyle ittifakına son verip Bağdat’a yürümesini emretti. Ocak 1127’de Bağdat’ı kuşatan Selçuklu ordusu halifeyi yeniden Sultan Mahmut ile anlaşmak mecburiyetinde bıraktı. Sultan Mahmut gerekli saygıyı gösterip Müsterşid’i yeniden hilafet makamına oturttu. Bu sırada Dübeys, Sultan Mahmut’un kardeşi Melik I. Tuğrul’u Irak Selçuklu tahtını ele geçirmeye teşvik etti. Bunun üzerine Sultan Mahmut, Tuğrul’a karşı halifeyle ittifak yapma yoluna gitti. Mahmut ve halife karşısında güçsüz kaldıklarını anlayan Dübeys ve Tuğrul, Sultan Sencer’e sığınmak zorunda kaldılar ve Mahmut’u halifeyle iş birliği yapmakla suçladılar. Sencer, Hamedan’da bulunan yeğeni Mahmut’u huzuruna çağırdı. Mahmut amcasına itaat ederek Rey’e geldi. Tuğrul ve Dübeys’in şikâyetinin asılsız olduğunu gören Sencer, Mahmut’u yanında tahta oturttu. Müsterşid Billah’a güvenini kaybeden Sultan Mahmut, yeni halife belirlemek için hazırlık yaparken 1131 yılında vefat etti. Bunun üzerine Irak Selçuklu Devleti’nin başına Sultan Mahmut’un küçük yaştaki oğlu Davut oturdu. Tabii bu durum, ülkede ayaklanmalara neden oldu. Müsterşid, çocuk yaşta bir hükümdar adına hutbe okunması isteğini kabul etmedi. Yeğeni Davut’un küçük yaşta Irak Selçuklu Devleti’nin tahtına oturması, Mesut’u harekete geçirdi. Mesut, Hamedan’a yürüyüp şehri ele geçirdi. Ardından halifeden kendi adına hutbe okutmasını istedi. Ancak bu isteği kabul görmedi. Camilerde adına hutbe okutulması hükümdarlar için meşruiyet göstergesi olduğu için egemenliği ele geçiren her hükümdar adayının halifeden ilk isteği adına hutbe okutulması oluyordu. Halifeden yeterli desteği alamayan Sultan Sencer’in yeğeni Mesut, Musul Atabeyi İmadeddin Zengi ile ittifak kurdu. Bağdat, emîrlerin iktidar çekişmesinin arenasına dönünce karşılıklı çatışmalar da kaçınılmaz oldu. Mesut’un İmadeddin Zengi ile kurduğu ittifakın aleyhlerine olacağını düşünen Huzistan Emîri Selçuk Şah, hızlı bir manevra ile doğrudan İmadeddin Zengi’ye saldırıp onu yendi ve Mesut’u karşısında yalnız bıraktı. Müttefikinin yenilmesi Mesut’u zor durumda bıraktı. Huzistan Emîri Selçuk Şah, küçük yaşlarda hükümdarlık koltuğuna oturan çocuklara vasi tayin edildikleri için atabey unvanını alan emîrlerden biri olan Atabey Karaca’nın da katılmasıyla gücünü daha da artırdı. Artık Bağdat egemenliği karşılıklı tehditler ve blöflerle ele geçirilmeye çalışıldı. Nihayetinde bir orta yol bulundu ve Mesut’un Irak Selçuklu Devleti’nin hükümdarlığı tanındı. Selçuk Şah’ın da veliaht olması kabul edildi. Ardından Mesut Bağdat’a girerek Nisan 1132’de saltanat sarayına yerleşti. Mesut ile halife arasında varılan anlaşmada Sultan Sencer adı hutbelerden tamamen çıkartıldı. Bunun üzerine Sultan Sencer büyük bir orduyla Hamedan’a hareket etti, ancak asıl hedefi Bağdat’tı. Bu durum Bağdat halkını korkuttu.
Halifenin Ordusu Savaş Kazandı
Sultan Sencer’in Merv’den ordusuyla Bağdat’a doğru gelmesi, karşısında oluşan ittifakın dağılmasına neden oldu. Sultan Sencer ile savaşı göze alamayan Mesut, Azerbaycan’a dönmek istedi. Ancak Sencer ani bir manevra ile Dinever yakınlarında Mesut’a yetişti. İki ordu 25 Mayıs 1132 tarihinde Dinever yakınlarında karşı karşıya geldi. Savaş Sultan Sencer’in zaferiyle neticelendi. Mesut affedildiği haberini aldıktan sonra Sencer’in huzuruna gelerek bağlılığını sundu. Sencer de kendisine Gence’yi ikta etti ve Azerbaycan’ın idaresiyle görevlendirdi. Aynı günlerde İmadeddin Zengi ve Dübeys b. Sadaka’ya Müsterşid üzerine bizzat yürüyüp Bağdat’ı ele geçirmelerini emretti. Zengi 7000 kişilik kuvvetle Hısnülberâmike’ye geldi. 13 Haziran 1132 tarihinde halifenin de katıldığı savaşta Zengi ve Dübeys yenildi. Bu olayın ardından Melik Mesut, amcası Tuğrul’a karşı Halife Müsterşid Billah ile iş birliği yapabilmek için Bağdat önlerine geldi. Neticede anlaşma sağlandı. Melik Davut da amcası Mesut’a bağlılığını sundu. Halife, Kasım-Aralık 1132’den itibaren her yerde hutbeyi Mesut adına okutmaya başladı. 14 Ocak 1133’te büyük bir merasimle halife tarafından kılıç kuşatılan ve saltanat sancağı verilen Mesut ertesi gün yeğeni Davut ile birlikte Azerbaycan’a hareket etti. Abbasi Devleti’ni vesayetten kurtarmak için diplomasinin bütün inceliklerini kullanan Müsterşid Billah, Melik Mesut’a kılıç kuşandırdıktan sonra İmadeddin Zengi’yi cezalandırmak üzere Musul üzerine yürüdü. Ancak bir sonuç alamadan üç ay sonra geri dönmek zorunda kaldı. Bu arada amcası Tuğrul’un güçlerine boyun eğmek zorunda kalan Melik Mesut da 1134’te Bağdat’a geldi. Ancak bir süre Türk emîrlere düşmanlık yapmasından dolayı halife ile arası açıldı. O esnada amcası Tuğrul’un vefat etmesini fırsat bilerek aynı yıl Hamedan’a giderek Irak Selçuklu Devleti’nin başına geçti.
Vesayetten Kurtulmaya Çalıştı
Halife, Mesut’tan kaçıp kendine sığınan Türk emîrlere güvenerek Mesut’a aleyhtarlık yapmaya başladı. Onu yendiği takdirde Abbasi Devleti’ni vesayetten kurtaracağını düşünüyordu. Bu nedenle hazırladığı ordusuyla üzerine yürüdü. Hamedan yakınlarında Daymerc’de yapılan savaşı kaybetti ve 24 Haziran 1135’te esir düştü. Halifeyi esaretten kurtaran Sultan Sencer oldu. Müsterşid ile ordu kurmaması ve yüklü bir tazminat ödemesi şartıyla anlaşmak üzere olan Irak Selçuk Devleti Hükümdarı Mesut’a mektup yazan Sultan Sencer, halifeyi derhâl bırakmasını emretti. Sultan Sencer’in emrini yerine getirmeye hazırlanan Mesut’a ikinci bir heyet geldi. Ancak bu heyet arasında İsmaili mezhebine mensup Hasan Sabbah’ın militanları da vardı. Müsterşid Billah heyetin karşısına çıktığında düzenlenen suikast ile 29 Ağustos 1135’te Meraga şehri yakınlarında öldürüldü. Naaşı, Meraga şehri kapısındaki Ahmedek Medresesi’nin haziresine defnedildi. Yerine oğlu Raşid Billah geçti. Müsterşid’in öldürülmesi Bağdat’ta üzüntüyle karşılandı. Öldürülüş biçiminin klasik İsmaili suikast yöntemlerine benzemediği ileri sürülerek Selçuklu hükümdarları tarafından öldürtüldüğü düşünüldü.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.