Mütevekkil Alellah
Cafer b. Muhammed El Mutasım, 822 yılının Mart ayında Bağdat yakınlarındaki Femüssılh’ta doğdu. Annesi Türk asıllı Şuca Hatun olan Cafer b. Muhammed El Mutasım’ın çocukluğu ve gençliği Samarra’da geçti. İlk resmî görevini 842 yılında hac emîri olarak üstlenen Cafer b. Muhammed El Mutasım, ağabeyi Vasık Billah veliaht tayin etmeden vefat ettiği için Abbasi tarihinde seçimle göreve gelen ilk halife oldu. Yeni halifeyi seçmek için Vezir Muhammed b. Abdülmelik El Zeyyat’ın başkanlığında devletin bütün üst düzey yetkilileri aralarında bir toplantı yaptılar. Toplantı sonunda Vasık Billah’ın oğlu Muhammed’i halifeliğe getirmeye karar verdiler. Ancak Muhammed’in büluğ çağına erişmemiş olması, Cafer b. Muhammed El Mutasım’ın önünü açtı. Türk komutanların da desteğini alan Vasık Billah’ın kardeşi Cafer, Mütevekkil Alellah lakabıyla 11 Ağustos 847 tarihinde halife ilan edildi. Mütevekkil’in ilk işi, Vezir Abdülmelik El Zeyyat’ı azletmek oldu. Ardından kendinden önceki dönemi inceletip yolsuzlukla suçlanan bazı divan başkanları ile çeşitli devlet görevlilerinin işlerine son verdi ve mal varlıklarının müsadere edilmesini emretti. Bir yıl süreyle işlerini kendisi takip eden Mütevekkil, 848 yılı sonlarında vezirliğe Muhammed b. Fazl El Cercerâî’yi getirdi. İbn-i Fazl’ın çalışmasından memnun kalmayınca da bu göreve 850 yılında Türk asıllı Ebü’l Hasan İbn-i Hakan’ı tayin etti.
Mutezileyi Resmî Mezhep Olmaktan Çıkarttı
Mütevekkil, devletin işleyişine iyice vâkıf olduktan sonra Memun döneminde başlatılıp babası ve kardeşi döneminde devam ettirilen devlet uygulamalarında değişikliklere giderek halkı memnun edecek uygulamalara yöneldi. Bu doğrultuda önce mutezile mezhebinin görüşünü benimsemeyenler üzerinde uygulanan baskıları kaldırdı. Ardından Kur’an’ın mahluk olduğu konusundaki tartışmaları yasakladı. 851 yılında da Başkadı Ebü’l Velid Muhammed’i görevden uzaklaştırarak Sünni din âlimlerini sarayın koruması altına aldı. Mutezile mezhebinin görüşlerini benimsemeyenleri hapisten çıkarttıktan sonra Sünniliğin yaygınlaştırılmasına çalıştı. Dönemin büyük âlimlerinden Ahmet b. Hanbel’i affederek himayesine alırken devlet görevlerine Hanefi âlimleri getirdi.
Komutan İnak’ı Öldürttü
Abbasi Devleti’nde Samarra şehrinin çok belirleyici olması ve Türk komutanların nüfuzunun artması, Arapların ve İranlıların tepkisini artırmıştı. Bu durum Halife Mütevekkil’i denge siyaseti izlemeye itti. Bunun üzerine komutanı İnak El Türkî’yi, hac dönüşü Bağdat’ta 849 yılında düzenlenen bir suikast sonucu öldürttü. Mütevekkil aynı yıl oğulları Müntasır, Mu’tez ve Müeyyed’i sırayla veliaht tayin etti. Harun Reşid’in daha önce Mekke’de yaptığı gibi bu tayindeki amacını etraflıca açıkladığı uzun bir ahitname çıkarttı.
Ehl-i Beyt’e Düşmanlık Besleyenleri Ödüllendirdi
Öte yandan Vasık Billah döneminde üzerlerindeki baskı kalkan Hz. Ali ailesine mensup kişilere karşı yeniden şiddet ve baskı politikalarına dönüldü. Halife Mütevekkil bu konuda o kadar ileri gitti ki, Hz. Ali soyundan gelen kişilere duydukları nefretle öne çıkan kişileri devlette üst düzey yöneticiliklere tayin etti. Ehl-i Beyt aleyhinde şiir yazan şairleri ödüllendirdi. Hz. Ali ile sürekli alay etti ve Ali evladının her hareketinden şüphe duydu. Hatta Hz. Muhammed’in (s.a.v.) kızı Fatıma’ya bağışladığı Fedek arazisini Ehl-i Beyt’ten alarak daha önce Muaviye’nin yaptığı gibi yakınlarından birine ikta etti. Şiilerin 10. imamı Ali El Hadi’yi Samarra’da göz hapsine aldırdı. Aynı şekilde Ehl-i Beyt’ten Muhammed b. Muhammed’i Rey’de yürüttüğü çalışmalarından dolayı yakalatarak hapse attırdı. Şiilerin önde gelenlerinden Yahya b. Ömer El Hüseynî’yi de Bağdat’ta hapsettirdi. Halife Mütevekkil, Ehl-i Beyt’e düşmanlığı o kadar ileri götürdü ki, 851 yılında aldığı bir kararla, Hz. Hüseyin’in türbesinin ve etrafındaki yapıların yıkılmasını emretti. Türbeyi halkın ziyaretine yasaklayan Mütevekkil, aynı yıl Mısır Valisi İshak b. Yahya’ya verdiği emirle, Mısır’daki Ehl-i Beyt mensuplarını Medine’ye sürdürdü. Mısır’daki Ehl-i Beyt mensuplarına 856’da ikinci bir sürgün kararı aldı. Yine Ehl-i Beyt’ten toplumda sevilen isimlerden olan Kasım b. Abdullah b. Hüseyin’i de Samarra’da zehirleterek öldürttü. Ehl-i Beyt’e karşı sürek avına dönen bu baskılar sonucu, daha önce Mütevekkil’in affıyla hapisten kurtulan mezhep imamı Ahmet b. Hanbel’in, Ehl-i Beyt mensuplarını sakladığı gerekçesiyle evi arandı. Yapılan bu baskılar, Muhammed b. Salih’in Medine yakınlarında isyan etmesine neden oldu. Ayrıca Rey, Taberistan ve diğer bölgelerde de küçük çaplı ayaklanmalar çıktı.
Sınır Bölgelerinde İsyanlar Çıktı
Mütevekkil’in döneminde Bizans’la uzun bir barış dönemi yaşanırken sınır bölgelerinde isyanlar meydana geldi. İsyanların ilki 848 yılında Azerbaycan’da İbn Buays tarafından başlatıldı. İsyanı Türk komutan Boğa es-Sagir bastırdı. Başkaldırıların en tehlikelisi ise 852’de İrmîniye’de patlak verdi. Ermeni beyleri vali ile beraberindeki askerleri öldürdüler. İsyanın büyümesi üzerine Mütevekkil, Boğa El Kebir’i büyük bir orduyla bölgeye sevk etti. Boğa El Kebir dört yıl boyunca bölgede kaldı ve karışıklıkları tamamen önledi. Bu arada Doğu Sudan’daki Nûbe bölgesinde Beceliler 856 yılında Müslümanlara yönelik saldırılarını artırdılar. Doğu Sudan’daki asayişi, Komutan Muhammed b. Abdullah El Kummî komutasında gönderilen büyük bir ordu sağlayabildi.
Bizans’a Seferler Devam Etti
Abbasi-Bizans çatışmaları Halife Mütevekkil döneminde de devam etti. Abbasi ordusunun kara gücünden çekinen Bizans, donanma gücüyle saldırılara ağırlık verdi. Bu amaçla önceliğini Girit’i Müslümanlardan almaya veren Bizans donanması, 853 yılında büyük bir deniz filosuyla ani olarak Mısır sahillerinde Dimyat’a saldırdı. Bizans donanmasının beklenmeyen saldırısı üzerine Mütevekkil, sahillerdeki önemli merkezlere kaleler inşa edilmesini emretti. Bizans’a karşı denizde de üstünlük sağlamak amacıyla donanmayı yeniden düzenleyerek Suriye sahil şehirlerine yerleştirip buralarda harekâta hazırlıklı deniz birlikleri meydana getirdi. Bu arada, Sügûr denilen Kahramanmaraş, Adana, Osmaniye, Hatay bölgesi valisi Ali b. Yahya 854 yılından itibaren Bizans topraklarına seferler düzenleyip iç kısımlara kadar ilerledi. Bu seferler sonunda esir değişimi yapıldı. Aynı yıl Bizans, Suriye sınır hattındaki Aynizerbâ’ya saldırdı. Bunun üzerine Ali b. Yahya Şam sınırından Bizans topraklarına girdi. Aynı şekilde Komutan Boğa El Kebir, kış mevsiminde sefere çıkarak 858 yılında Orta Anadolu’daki Samâlû’yu fethetti. Abbasi kuvvetlerine çok sayıda esir veren Bizans, 859 yılında esir değişimi istedi. Ancak bu talepten kısa bir süre sonra Samsat’a saldırdı. Bu saldırıya karşı Ali b. Yahya harekete geçip Bizans hâkimiyetindeki Ulukışla yakınlarındaki Lü’lüe Kalesi’ni ele geçirdi. Aynı yıl Fazl b. Karin komutasındaki Abbasi donanması Bizans’ın Akdeniz’deki en önemli ticaret limanı olan Antalya Kalesi’ni ele geçirdi.
Başkenti Şam’a Taşımak İstedi
Komutanı İnak’ı 849’da öldürten Mütevekkil, Samarra şehrindeki Türk askerlerinin devletteki nüfuzunu kırmak için Arap nüfusun ağırlıkta olduğu Şam’ı yeniden başkent yapmak istedi. Bu amaçla divan üyelerini de alarak 858 yılının Mayıs ayında Samarra’dan ayrılıp Şam’a geldi. Devletteki nüfuzlarını kaybedeceklerini anlayan Türk askerler, Şam’a ulaştıktan sonra yeniden Irak’a dönmek için gösteri yaptılar. Öte yandan Mütevekkil de Şam’ın iklimine uyum sağlayamadığı için aynı yılın sonunda tekrar Samarra’ya dönmek zorunda kaldı. Mütevekkil, sarayın koruyucu kalkanı olan Türkleri tehdit olarak görmeye başlayınca Caferiye adını verdiği bir şehir inşa edilmesi emrini verdi. Şehir bir yıl gibi kısa bir zamanda inşa edildi ve Mütevekkil devletin merkezini 860 yılında Caferiye’ye taşıdı. Burada kendine Arap ve Farsların ağırlıkta olduğu yeni bir ordu kuran Mütevekkil, böylece devleti daha iyi yönetebileceğini düşündü. Ancak aldığı bu kararla devlet içindeki hizipleşmeleri daha da körükledi.
Veliahtlık Çekişmesini Hayatıyla Ödedi
Mütevekkil, Türkleri tehdit olarak gördüğü gibi 849 yılında veliaht tayin ettiği çocukları arasındaki sırayı da değiştirmek istedi. Büyük oğlu Müntasır’ı birinci veliaht tayin ettiği hâlde, daha sonra Müntasır’la aralarındaki görüş ayrılığını bahane ederek ikinci veliahdı Mu’tez’i onun yerine geçirmek istedi. Babasının kararını kabul etmeyen Müntasır da nüfuzlarını kaybeden Türk komutanlarla iş birliği yolunu seçti. Mütevekkil, oğlu Müntasır’ın Türk komutanların desteği ile düzenlediği suikast sonucunda 11 Aralık 861 tarihinde Caferî Sarayı’nda öldürüldü. Mütevekkil aynı gün sarayda defnedilirken halifelik makamına Müntasır geldi. Mütevekkil, İslam tarihine saray korumaları tarafından öldürülen ilk halife olarak geçti. Bu cinayet, yüz yılı aşkın süre iktidarda bulunan Abbasi Hanedanı’nda hızlı bir gerilemenin başlangıcını teşkil etti.
Telif Dönemi Başladı
Abbasiler’de, Mütevekkil’den önce başlayan tercüme çalışmalarına paralel, Mütevekkil döneminde telif çalışmaları hız kazandı. Mutezile akaidini resmî mezhep olmaktan çıkardıktan sonra, kelam ve felsefe tartışmalarını yasaklayan Mütevekkil’in döneminde, hadis alanındaki çalışmalar hız kazandı. Dönemin muhaddisleri ondan büyük destek gördü. Edebiyattan anlayan ve şiir yazdığı bilinen Mütevekkil, âlimleri, edebiyatçıları ve şairleri verdiği ödüllerle teşvik etti. Türklerin Faziletleri risalesini yazan El Cahiz gibi müellifler, onun himayesini gördü. Müziği de seven Mütevekkil, dönemin ses ve saz sanatçılarını destekledi. Dönemin müzik teorisyenlerinden İshak El Mevsilî, öğrencisi Amr b. Bâne, As’as, Ebu Haşîşe, İbnü’l-Hafsî ve Ahmet b. Sadaka onun yakın dostlarından bazıları idi.
Halka Hoşgörülü, Rakiplerine Acımasızdı
İsyancılara ve halifelik iddiasında bulunanlara son derece acımasız olan Mütevekkil, halka karşı ise son derece adaletli davranmaya özen gösteriyordu. Bu konuda memurlarını uyararak halkın yararına olan faaliyetlerde kendisine danışılmamasını, halkın zararına bir durum söz konusu olduğu takdirde ise mutlaka haberdar edilmesini emretmiştir.
Güneş Takvimini Kullandı
Döneminde vergi tahsilatında düzenlemeler yapan Mütevekkil, mahallî ve kamerî takvimler yerine güneş takvimini kullanmaya başlayarak vergi dönemini hasat mevsiminin arkasına aldı. Güneş takvimini kullanmaya başlamasıyla haraç vergisinin ödenmesi zamanının hasat sonrasına alınması, çiftçilere vergilerini ödeme konusunda büyük bir kolaylık sağladı. Mimariye yeni bir üslup geliştirecek kadar yakın ilgi duyan Mütevekkil giriştiği büyük çaptaki imar faaliyetleriyle başşehir Samarra’yı genişletmiş, burada günümüze kadar ayakta kalabilen meşhur Samerra Ulu Camii ile yirminin üzerinde saray ve köşk inşa ettirmiştir. Nil’in mevsimlere göre su seviyesini ölçmek ve yıllık su taşmalarını hesaplamak için nilometre denilen yeni bir mikyas inşa ettirmiştir. Cömertliği ile bilinen Mütevekkil’in yaptığı harcamalar yüzünden devlet hazinesi tükenme noktasına gelmiştir. Şaraba ve eğlenceye düşkünlüğü nedeniyle sarayda oyun, eğlence ve mizah bir hayli yaygınlaşmış, yakınları ve halk da bu hususlarda onu takip etmiştir. Nevruz törenlerinden büyük keyif alan Mütevekkil’in döneminde satranca dair ilk eser yazılmıştır.
Kaynak: Abbasiler ve Abbasi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ocak 2017, Ankara.